VELHASIL PENDİK’TE GELDİK SONA!

Herkesin bir cevabı vardır mutlaka…

Ve bu cevapları da “cem” ettiğinizde; Halk içinde,

Hakla beraber olmalı sonucuna varmalısınız.

Efendim! Onu yaptım, bunu yaptım, daha şunları da yapacağım…

Eyvallah da, başka? Ne demek başka?  Evet, daha başka? Allah Allah!

Ya, bu işler böyle işte. Gün gelir daha başka ne yapacaksın derler.

Çünkü halk bu maddi hizmetleri zaten yapmalısın kanaatinde.

Yol, su, kanalizasyon, köprü, sığınma evleri vesaire vesaire…

Demek ki, daha başka şeyler de yapılmalı(ydı)!  Halktan biri olmak gibi mesela…

Çaycıyla çaycı, köylüyle köylü, yaşlıyla yaşlı, gençle genç. Ne bileyim işte…

Toplumun tüm kesimlerinden her bir şeyi temsil etmeli başkan.

Olur mu yahu? Olmalı.

“Mahalli idare, mahallinde yapılan idaredir ” der dururum.

Dinleyen, sorgulayan yok ne demektir bu diye.

Toplum mühendisliği yapmaya gerek yok elbette…

İnsanların seçme, seçilme, serbest konuşma, inanç ve…

Fikir hürriyeti gibi hakları da olmalı değil mi?

Mahallesinde kendisini temsil edecek birini niçin kendisi seçemesin?

Binlerce üyesi olan bir parti neden önseçim yapamasın?

Belediye başkanını neden kendisi belirleyemesin?

Hadi canım sen de! Evet, başımıza ne geliyorsa bundan geliyor…

Bu hadi canım sendecilik yok mu? Baş belası bir şey!

Neyse ortam zaten gergin!

Özellikle AK Partide sıkıntılı bir bekleyiş hakim.

Herkes sn. Başbakan’a saygılı ve derin bir sevgi besliyor…

Ancak bu “Aday” olmak için yeterli mi? Hiç sanmam.

Bir de, gözden kaçan bir durum söz konusu!

Pendik’te AK Parti de “aday adayları uyum içinde” imiş…

Mümkün mü böyle bir şey? Bence eşyanın tabiatına aykırı!

Bir önceki seçimlerde sn. Davut Çakır:

“ Seçilen başkan en az iki dönem devam etmeli” demişti.

Oysa bugün kendileri de yeniden aday! Yadırgamam da.

Demek ki ciddi boşluklar ve eksiklikler görmüş olmalı.

Bazı dostlar sürekli iğneleyip dururlar…

“Genç, dinamik, teşkilatçı adaydan kastın Tarık Ziyansız mı? “Diye.

Evet, şablon aynen uyuyor.

Bendenizde onlara  “Tam da aranan aday değil mi? Diye sormuşumdur.

Cevaplar onlara göre farklı…

Fakat mühim olan “Halk temayülleri” olmalı değil mi?

Bu yerel seçim bir provadır. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var!

Oy’u bir puan da olsa artırmak önemli değil mi?

Hemen refleksler gelişiyor ”Otur oturduğun yerde”

Huyum kurusun; oturamam, susamam, duramam…

Bu arada MHP’nin çalışmaları dikkat çekici!

Bu sefer güçlü ve kaliteli bir aday bulmuşlar.

Evet, sn. İbrahim Coşkun değerli bir “Eğitimcidir.”

CHP’nin durumu da ilginç! Hala ne oluyor sorusuna cevap yok…

Büyük Birlik Partisi boş durmuyor…

Saadet Partisi “Bu sefer” oyuna gelmeyecek gibi.

İçlerinden çıkarmış olsalar da, AK Partiye kredileri bitmiş!

Velhasıl, Pendik’teki seçimi AK Partinin Adayı belirleyecek.

Bu aday, sn. Salih Kenan Şahin olursa başka…

Sn. Davut Çakır olursa daha başka…

Sn. Tarık Ziyansız olursa bambaşka sonuçlar doğurur.

Ha, seçili büyüklerimiz “başka bir isimle” sürpriz yaparsa ne olur?

Valla AK Partili seçmen: Sırtındaki bitli yorgana; hem söylenir…

Hem kaşınır… Hem de, durmadan yoluna devam eder.

Vesselam.