08.05.2020, 21:12

Tunceli'ye, özel takıntılı Serok Ahmet!

Türk milleti bölünmesin, Türk vatanı parçalanmasın, Türk devleti zaafa uğramasın, Türk bayrağı inmesin, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşasın diyen Türk ordusunun mensubu kahraman Türk askerleri dağ-taş demeden, sınır içi-ötesi demeden terörle mücadelesini sürdürüyor. Bu mücadeleyi Tunceli’de sürdüren Türk askerleri de terör örgütlerinden temizledikleri Pülümür’deki dağlardan birine aşkla, şevkle “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü yazdılar. Vay siz misiniz bunu yazan! Sanki Türk askeri ABD, İngiliz işgali altındaki Tunceli’de gizlice “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazdı, ABD, İngiliz sözcüleri buna tepki gösteriyor. Gerçi Türk askeri Türk’ün vatan toprağı olan Tunceli’de “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazdı ama buna tepki gösterenlerin ABD, İngiliz sözcüsü gibi davrandıkları da bir gerçektir.

          Tunceli’de askerlerimiz tarafından dağa yazılan “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünden Türkiye’de ilk rahatsız olan, Ahmet Davutoğlu’nun partisi olmuştur. Amerika medyasının, Ahmet Davutoğlu Başbakanlık görevinden uzaklaştırılınca “ABD, Ankara’daki en iyi adamını kaybetti” sözü herhalde “ABD sözcüsü” ironimizi daha güçlü hale getiriyor. Ahmet Davutoğlu’nun parti yöneticileri, Ahmet Davutoğlu çizgisindeki Memur-Sen sendika yöneticileri, PKK ile hep sıcak temasları olmuş Mazlum-Der (Eski Genel Başkanları Ayhan Bilgen PKK’nın siyasi uzantısı HDP’de sözcü olmuştu, şimdi HDP’den Kars Belediye Başkanı), bu konuda Ahmet Davutoğlu ile aynı düşündükleri anlaşılan Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, İsmail Kılıçarslan ve iktidar muhaliflerinin sembolleştirdiği, nerede ihanet var orada biten Levent Gültekin “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözüne alerjilerini ilk yansıtanlar olmuştur. Bunların mantığına göre Türk devletinin kurumlarındaki “Türk” ismi geçen herşeyi silmek gerekiyor. Çünkü “Türk” ismi geçen her şey onlara göre ayrımcı, bölücü!

Hem de bunu Türkiye Cumhuriyeti’ni savaş meydanlarında canla, kanla verilen mücadele sonrası kurmuş Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüne karşı çıkarak yapıyorlar. Diğer etnik kökenler çok üzülür, çok darılırmış… Ne diyelim size Türk’ün vatanında, “Türk’üm” demeyi bile çok gören karakterinizin Allah belasını versin.

          Diğerlerini geçelim de bu Ahmet Davutoğlu’nun inanın bir Tunceli ve Türk takıntısı var. Kendisi Seyit Rıza’nın, Şeyh Sait’in akrabası da olabilir. Onlara da toz kondurmuyor çünkü… Ahmet Davutoğlu Başbakan iken de “Siz bu üslupla Tunceli’ye gidebilirseniz gidin. Cesaretiniz varsa gidin. Sayın Bahçeli’ye meydan okuyorum. Tunceli bu ülkenin bir parçası ve cesaretin varsa git bu hain, terörist sözlerini Tunceli’de söyle. Haydi git aynılarını söyle” sözleriyle, aklınca MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin cesaretini ölçmeye kalkmıştı. MHP Lideri Devlet Bahçeli de Tunceli’ye gitmiş, şehir meydanında “1937-1938’de Tunceli’de baş gösteren hadiseler bir isyandır, bu isyana karışanlar da devrin bölücü teröristleridir” diye haykırmış ve konuşmasını da “Ne mutlu Türk’üm diyene” haykırışıyla bitirmişti.

Belli ki Ahmet Davutoğlu’nun bir Tunceli, bir Türklük, bir Devlet Bahçeli takıntısı ve kuyruk acısı vardır.

Şimdi de “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözüne alerjisini açık açık yansıtmış… Zaten Gelecek Partisinin sosyal medya ve parti yöneticileri bu konuda Türkiye’de ilk yolu açan ve tepki gösterenlerdi. Türkiye’de büyük bir talihsizlik sonucu Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık yapmış “Serok Ahmet” kameranın karşısına geçip “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünün dağlara yazılmasına alerjisini bakın nasıl göstermiş:

Kadrolardan ve iltifatlardan başlayan bu eski Türkiye alışkanlıkları siyasi söyleme ve sloganlara da yansımaktadır. Demokrasiden nasibini almamış ülkelerin ortak özelliklerinden birisi; dağlara, taşlara, meydanlara toplumu bölen, ayrıştıran sloganların yazılmasıdır.

Türkiye sloganlardan yıllarca yeterince çekti. Demokratik ülkelerde kimlik sorunu sloganlarla ve dikte edici bir üslupla değil, ülke vatandaşlığı etrafında birleştirici kapsayıcı ve kucaklayıcı bir yaklaşımla çözülür…

Aynı akıl hocası, siyasi yaşam koçu Abdullah Gül gibi…

Onun izinde, düşüncesinde…

Abdullah Gül de 19 Aralık 1992 tarihinde, Refah Partisi Kayseri Milletvekili iken Ankara’da katıldığı Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3. İstişare Toplantısı’nda “Ne mutlu Türk’üm diyene lafını her yere yaza yaza, Türkiye ilkel bir hale dönmüştür” demişti.

Ama aynı Ahmet Davutoğlu siyasette ne zaman köşeye sıkışırsa “Ben Yörük’üm, ben Türkmen’im” diye bol bol laf eveler, geveler ve nutuk atar. Yine ihanetleri yüzünden köşeye sıkıştığı bir zamandaki miting konuşmasında “Gelirken dediler ki ‘biz Yörük’üz.’ Dedim ki ben de Yörük’üm. Buradaki Bayındırlılar gibi bizler buraları Türkleştiren, buraları vatan kılan ecdadın torunlarıyız” demişti.

Buradan tüm Yörüklere, tüm Türkmenlere sesleniyor ve soruyorum: Yörük ve Türkmen olup da “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünden rahatsız olan bir tane Yörük ve Türkmen gördünüz mü?

Görmeniz mümkün değildir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünden rahatsız olan Ahmet Davutoğlu zaten Yörük olsa “Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda da bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü anlar ve ona karşı bu küstahlığı yapmazdı.

Alenen Atatürk düşmanlığını yapan ve Türklüğe alerjisini gösteren Ahmet Davutoğlu’na, büyük bir talihsizlik sonucu Atatürk’ün miras bıraktığı CHP’yi yöneten Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yancısı Meral Akşener bir tepki gösterdi mi? Cumhur İttifakı’nın her adımını mercekle takip eden, her şeyi suçlamak için kullanan Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu’na niçin susuyorlar?

Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı çok dikkatli takip ettiğini ifade ederek “Millet ittifakının öngördüğü benzer ortak noktalarımız çok fazla. Hatta yüzde 99 diyebilirim” demesini nasıl unutabiliriz?

Ya da “Yeni partilerden birinin genel başkanı sizden 20 milletvekili isterse, verir misiniz?” sorusuna, “Sonuç olarak ben bunu Sayın Kılıçdaroğlu’ndan nasıl gidip istediysem benden de Sayın Babacan veya Davutoğlu böyle bir talepte bulunduğu zaman elbette evet derim. Prensip olarak evet derim. Kamuoyu nasıl karşılar onu bilmiyorum” diye yanıt veren Meral Akşener ne diyebilir ki?

Belki de Meral Akşener, şu an Ahmet Davutoğlu’na göndereceği milletvekillerini seçmek için meşgul durumdadır.

Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu’nu, Ali Babacan’ı, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Temel Karamollaoğlu’nu, HDP’yi yönetiyor ve yönlendiriyor da Meral Akşener’i yönetmediğini mi sanıyorsunuz?

          Meral Akşener “Bizim partimizi kurarken Sayın Gül ile görüştüm, fikir aldım, tavsiye aldım. Sayın Gül’den ona yakın olan bazı isimleri istedim. Mümkünse partimizin kuruluşunda bulunmalarını istedim. Kendisine karşı kötü hiç fikrim yok” itirafı her şeyin deşifresi değil mi? O yüzden Abdullah Gül’ün çizgisinde yürüyen Ahmet Davutoğlu’na hiçbir tepki gösteremezler. Zaten bu konularda bir hassasiyetleri olsa PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ittifak yapmazlar ve HDP-PKK ilişkisindeki her şeye sahip çıkmazlardı. Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı, Başbakan olduğu dönem gerçekleştirdiği ihanetleri bir kenara koyalım. Çünkü say say bitmez. AK Parti’den uzaklaşınca yaptıklarını hatırlatmak yetecektir. Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, Barzani’nin sözde “Bağımsız Kürdistan” için referandum girişimine çok büyük tepki göstermişti. Ahmet Davutoğlu ise Barzani’ye “Şimdi dondur, sonra yaparsın” mealinde çağrıda bulunmuştu. Nihayetinde Türk devletinin kararlı duruşundan dolayı Barzani, Kerkük’ten arkasına bile bakmadan kaçmıştı. Bu nasıl Türkmen ki kadim Türkmen şehri Kerkük’ü bölücü Kürdistan projesine peşkeş çekip “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözüne alerji besliyor?

Gelecek Partisini kurunca da teröre örgütüne hizmet eden HDP belediyelerine kayyum atanmasına karşı çıkmış, terörist Demirtaş’ın tahliyesini istemişti. Böyle bir adam elbette “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü bölücü görür, bölücüleri de baş tacı yapar. Ne demişti Başbakan iken: PYD’yi terör örgütü olarak görmüyoruz.

Boşuna “Serok Ahmet” demiyorlarmış…

Yine ispat etti, yine sıfatının hakkını verdi.

Ahmet Davutoğlu’nun “Ben Türkmen’im, Yörük’üm” hikâyeleri de böylelikle sonlanmış oldu. Onun Tunceli takıntısına bakınca Seyit Rıza’nın, Şeyh Sait’in akrabalarını daha iyi incelemek hepimize şart oldu.

Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14