KUTSAL İTTİFAKIN KUTLU İSYANI (!)
Tek başına siyaset olmayacağına göre aynı alanda fikir sahibi olanlar, gibi siyasal kurumlar altında birleşerek millet idaresine talip olur ve siyaset yaparlar.
Ancak bu müşterek siyaset süreci içinde, kişisel hırs, makam-mevki gibi muhtelif beklentilerinin gerçekleşmemesi nedeniyle veya muhtelif memnuniyetsizlikler hasebiyle zaman zaman, 'uğrunda ölürüm' dediğiinanç ve fikir dünyasından kopanlara her zaman rastlanmıştır.
Şüphesiz ki ayrılanlar kendilerine yeni siyasi alanlar açmak için yeni bahaneler seçerken, ömrünü adadığı hareketin içinde kalanlar ise, ülkülerinin emrinde, kendi milli çatılarının içinde mücadelelerini devam ettirirler.
Bu açıdan değerlendirdiğimizde bir takım iddialar öne sürerek 4 Kasım Kurultayında aday olacağını ilan eden kişinin, 1 Eylül'de Anadolu Gösteri Merkezinde yapmış olduğu konuşmanın muhtevasına bakıldığında, gerçekten yukarıda kalın çizgilerle ifade ettiğimiz,bir halet-i ruhiye ile karşılaşmakhiçte şaşırtıcı olmadı.
SayınMilletvekilininMilliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığına niçin namzet olduğunu anlatan konuşması,"temcit pilavı gibi ısıtılıp-ısıtılıp" ileri sürülen bildik iddialarla,önceden galası yapılmış birfilmin yeniden vizyona sokulmasından başkabir şey değildi.
Hele hele 'gündemin gerisinde kalan MHP' tanımlaması tam bir manipülasyon ve komedi. Peki, bir yığın beyhude söz ve hücumların altında yatan ne?
Bu husustaki kanaatimi paylaşmak istiyorum. Lütfen unutmayınız ve bir kenara not ediniz.
Artıkgemileri yaktığını ilan eden bu gidişat; 4 Kasım'daki Kurultay sonrası hareketten kopulacağının işaret fişekleridir. Bu doğrultudaki raylar, şimdiden döşenmektedir.
Baksanıza eğer bir adam,asılsız ve mesnetsiz bir şekilde, vicdan, izan ve akıldan uzak bir şekilde, imani değerleri hiçe sayarak, Milliyetçi hareketin tepeden tırnağa yanlış bir yolda olduğunu, özünden koptuğunu, başkalarının eline geçtiğini iddia ediyorsa,Ülkücü hareketi tamamen mağlup ve telef olmuş şekilde nitelendiriyorsa, bunun anlamı; "ben ve yanımdakiler artık 4 Kasım'dan sonra hareketle beraber olmayacaktır" demektir.
Hayret ki ne hayret.Madem karşınızda böyle bir Milliyetçi Hareket ve kadroları vardı da, neden "Milletvekilliğine talip oldunuz" .
Neden 'milletvekili seçilebilmek için' meydanlarda; "MHP'den başka milletimizin sığınacağı milli bir kale kalmamıştır" dediniz? Gazete röportajlarınızı ne olacak?
Pekâlâ, sormazlar mı adama;Dün mü doğrularla iç içeydiniz? Yoksa bugün mü yanlışlığın sarmalındasınız?
Bir zamanlar içinde çeşitli kademelerinde bulunup, muhtelif kararlara imza atan birisi, şu anda Parti yönetiminden ayrı düşmüş bile olsa, geçmişte karar ve kader ortaklılığı yaptığı kurumuna, liderine ve arkadaşlarına saygı duymaz mı?
Bir mütefekkir dediği gibi,;"Mesai arkadaşlarına hürmet ve sevgi beslemeyenlerin dava ve idare adamlığı,elbette kiher zaman sorgulanmaya tabiidir."
Dolayısıyla Türk Milliyetçiliğinin ideali ve iddiası ile yüklü olduklarını dillendirenler; evvela Ülkücü harekete, Türklüğe, Türk Milletine karşı savaş ilan edenler karşısında TBMM'de veya dışında hangi icraat ve sözlere imza attığınıbelgelemesi gerekir.
Yoksa şu şöyle oldu, bu böyle oldu gibi müphem sözlerle hareket etmek ancak göz boyamak ve kolaycılığa kaçmak demektir.
Nereden ve nasıl, bir virüs gibi bünyemize yerleştirildiğinin farkında olduğumuz bu tanış sözlerin sahipleri ve seyretmekten usanç duyduğumuz bu filmin aktörleri de bilmelidirler ki; Milliyetçi Hareket mensuplarını öyle zannettikleri gibi saf değillerdir.
Elbette ki, konuşmanın bütünü kuşkusuz ki kişinin kendi inanç, ilke ve kişiliği ile de ilgilidir.
Ama buyakıştırma ve kara çalmalar tam bir harici psikolojisidir. Yani "benden olan bana dost, benden olmayan bana düşman"
Ancak kimse unutmasın ki; Milliyetçi Hareket Partisi, ülkemizdeki siyasi partilerin en köklüsü, en şahsiyetli ve en şerefli bir partisidir. Taşımış olduğu fikir mukaddestir. Çünkü yaratılışın idrakinde ve mensubiyet sorumluluğunun bilincindedir.
Ülkücü hareketliler; tarifi imkânsız nice çileler çekmiş, zorlu ve meşakkatli nice on yılları atlatarak bugünlere gelmiş, bedel ödemiş, can vermiş, ceza evlerine tıkılarak genç yaşta hürriyeti çalınmış ve fakat ülkülerini asla çaldırtmamış, kısacası sosyal maliyeti çok ağır bir bedel ödeyerek kutlu yürüyüşünü kesintisiz sürdüren,birer; " iman, aşk ve gönül" erleridirler.
Bu nedenle Türk Milliyetçiliğinin yegâne siyasi oluşumu olan Milliyetçi Hareket Partisi'nde siyaset yapmak isteyenler, zamanla ayrı düşmüş olsalar bile geçmişlerini ve köklerini asla hafife almamalıdırlar.
Derin ideolojik kırılma yaşayabilirler, ya da kişisel yönetim hırsı ile hareket edebilirler yahut davanın lider-teşkilat-doktrin yapısının üstüne çıkmak isteyebilirler. Veyahut partimizi ve ülkülerini terk ederek başka siyasi oluşumlara yelken de açmış olabilirler.
Ancak hiçbirisinin,Türklük düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekten başka bir anlamı olmayan ithamlarla, ortada;"darmadağın olmuş bir hareketten bahsetmeye hakkı yoktur".
Küresel güçlerle ittifak halinde olan bugünkü siyasal iktidar eliyle, ihanetin böylesine tırmandığı bir hassas dönemde, Türk milletinin hem siyasi ve coğrafi hem de hukuki egemenliğini koruyan yegâne milli güç olan Milliyetçisi Hareket'e ve liderine bu tarizlerin yapılması tesadüfi midir dersiniz?
Bugün Türk Milliyetçileri Milli şair Mehmet Emin'de tezahür ettiği gibi; "en hakir bir insanı kardeş sayan bir ruh", "esir yaratmayan bir yaratıcıya iman", "paçavralar altındaki yoksulun yaraladığı bir vicdan", mazlumların intikamını almak için doğduğuna inanan bir erdem" ile yoğrulan yegâne milli mefkûre sahibi dava adamlarıdır.
Öyleyse Bizim milliyetçiliğimiz Türkiye ve Türk milletine odaklanmış sonsuz sevgi anlayışıyla tüm vatandaşlarımızı öz değerlerimizle kucaklamaya çalışan bir sevgi yolunun adı değil mi?
O halde Türk milliyetçiliği ülküsünden yola çıktığını söyleyenler, ne diye bu kadar kin ve intikam bıçağını bileyerek yürümekte, ağıza alınmaz sözlerle hakaretlerini ulu orta her yerde sarf etmektedirler.
Bunlar bilmezler mi ki; Milliyetçi Hareket Partisi, Milliyetçiliğini; kendisine dayatılan fikirlerden ve sulandırılmış tezlerden yola çıkarak şekillendirmez.
Milliyetçi Hareket Partisi;Milli Mücadele kahramanlarının Milli Hâkimiyeti tesis ederken, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken ilham aldığı Türk milliyetçiliğinin heyecan ve iradesinin şekil bulduğu "Türklük-İslam şuurundan beslendiğine göre;bunların aksine söz irad etmek doğru mudur?
Milliyetçi Hareket Partisi, yarım yüzyılı aşkındır sahibi olduğu dünya görüşü istikametinde, sınırlarımız içinde ve ötesinde yaşayan her bir insanımızın bizatihi kendisi değil midir?
Hareketimiz milliyetçi, muhafazakâr olduğu kadar, Türk-cihan hâkimiyetini gerçekleştirecek, cihan şümul yönünü ifade eden bir aksiyonun ifadesi değil midir ki de, şimdi onun; atalet içinde olduğunu ileri sürüyorsunuz?
Türkiye'nin, Türk milletinin, dünya Türklüğünün, İslam Dünyası'nın ve insanlık âleminin meselelerine derman olmayı rehber edinmiş Milliyetçi Hareket Partisi dışında, başka bir siyasi hareket mi var?
Bu sebepledir ki Türk Milliyetçilerine yapılan hücumların ve karalamaların korosuna katılmanızı ne ile izah etmek mümkündür?
Dolayısıyla tekrar ediyorum. Tüm bunların izahı, yeni bir yapılanma ve bununla ilgili bilinçli bir 'yarma' hareketidir. Nafile, beyhude bu çabalar, biroduncu kazığı yöntemidir.
Sonuçları itibarıyla 4 Kasım Kurultayında kocaman bir sıfırla karşılaşacak olan bu ekibin; 'kayyum' girişiminden sonra, şimdi de, Milliyetçi hareketin 'Türk milletinin asla ümidi olamayacağı' şeklindeki sözleri de,zapt altına alınmalı ve bu yaklaşım asla unutulmamalıdır.
Diğer taraftan temel maksadı gözler önüne seren, "Yeni MHP, değişimci MHP" sloganlarının altında ve kendisinin iyi bir Karga kovalayıcısı olduğunu söyleyen Ozan Efendinin; 'kutlu isyan' narasının altında adaylığın ilan edilmesi, gelecekteülkücülerin başının altına hangi yastığın, hareketin altına hangi minderin serilmek istendiğini de gün ışığına çıkarmıştır.
Hatırlatmak gerekir ki Milliyetçi-ülkücü hareketin mektebinden yetişmesine rağmen, bu gün başka partilerde bulunanlar da bir zamanlar bu yol ve yöntemi denemişler, lakin ne yeni bir kimlik oluşturabilmişler ne de gittikleri yerde bir teveccühle karşılaşmışlardır.
Ancak "eski ülkücü" ya da "eski MHP'li" olarak kalmaya devam etmişlerdir…
Yani terk ettikleri milliyetçi-ülkücü hareketin eskisi olmak bile, bu zihniyet sahiplerinin sığındığı yuvaların yenisi olmaktan çok daha güçlü bir kimliği ifade etmişti.
İşte o ne hikmetse partimiz ve ülkücülükle bağı kalmamış bu kişilerin tamamına yakını, 1 Eylül'de Anadolu Gösteri Merkezi'nde ilan edilen "Yeni ve değişimci MHP'lilerle" birleşmek için, "Kutlu İsyana" dâhil olmuşlardır.
Özellikle vurgulamak isterim ki; buradaki adayın yaptığı konuşmanın bütününü alın ve inceleyin. Birde "eski ülkücü ve eski MHP'li veya bağımsız Ülkücü" diye anılan ve aramızdan ayrılarak başka mekânlarda arz- endam edenlerin Milliyetçi Hareket Partisi'ne ve lideri Sayın Bahçeli'ye karşı yaptıkları ağır itham ve hücumlara göz gezdirin. Aralarında cümlesi cümlesine, noktası noktasına bir ortaklığın var olduğunu görürsünüz.
Her ne ise, geçmişte hareketten ayrılanlar veya şimdilerde ayrılma temayülü gösterenlerin bir araya gelip"kutlu isyan" da yer almaları tam tamlar eşliğinde 'ateş dansı' yapmaları çok garip değil mi?
Milletvekilliğini yaptığı partisinin propagandasını ve tanıtımını yapmak yerine, gelecekte tüm bağlarını koparacağının işaretlerini veren birisi bu anlamda kendisinden bekleneni yapmıştır.
Yani Milliyetçi Hareket Partisi'ne ve liderine ağır itham ve bühtanda bulunarak 'misyonunu' tamamlamaya çalışmaktadır.
Dolayısıyla bu laf-ı güzaf sözler ve saldırılar durmayacaktır. Hele hele bu siyasi intikama dayalı fotoğraf karesinin içine "bağımsız ülkücüler" de, girdiğine göre, "isyan kadrosu" tamamlanmıştır.
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 34 | 93 |
2. Fenerbahçe | 34 | 89 |
3. Trabzonspor | 34 | 58 |
4. Başakşehir | 34 | 52 |
5. Beşiktaş | 34 | 51 |
6. Kasımpasa | 34 | 49 |
7. Rizespor | 34 | 49 |
8. Alanyaspor | 34 | 48 |
9. Sivasspor | 34 | 48 |
10. Antalyaspor | 34 | 45 |
11. A.Demirspor | 34 | 41 |
12. Kayserispor | 34 | 40 |
13. Samsunspor | 34 | 39 |
14. Ankaragücü | 34 | 38 |
15. Karagümrük | 34 | 36 |
16. Konyaspor | 34 | 36 |
17. Gaziantep FK | 34 | 34 |
18. Hatayspor | 34 | 33 |
19. Pendikspor | 34 | 30 |
20. İstanbulspor | 34 | 16 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Eyüpspor | 32 | 72 |
2. Göztepe | 32 | 66 |
3. Sakaryaspor | 32 | 57 |
4. Kocaelispor | 32 | 55 |
5. Ahlatçı Çorum FK | 32 | 55 |
6. Bodrumspor | 32 | 53 |
7. Boluspor | 32 | 50 |
8. Bandırmaspor | 32 | 47 |
9. Gençlerbirliği | 32 | 47 |
10. Erzurumspor | 32 | 44 |
11. Keçiörengücü | 32 | 39 |
12. Manisa FK | 32 | 37 |
13. Ümraniye | 32 | 37 |
14. Şanlıurfaspor | 32 | 34 |
15. Tuzlaspor | 32 | 34 |
16. Adanaspor | 32 | 33 |
17. Altay | 32 | 15 |
18. Giresunspor | 32 | 7 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Arsenal | 35 | 80 |
2. M.City | 34 | 79 |
3. Liverpool | 35 | 75 |
4. Aston Villa | 35 | 67 |
5. Tottenham | 34 | 60 |
6. M. United | 34 | 54 |
7. Newcastle | 34 | 53 |
8. Chelsea | 34 | 51 |
9. West Ham United | 35 | 49 |
10. Bournemouth | 35 | 48 |
11. Wolves | 35 | 46 |
12. Brighton | 34 | 44 |
13. Fulham | 35 | 43 |
14. Crystal Palace | 35 | 40 |
15. Everton | 35 | 36 |
16. Brentford | 35 | 35 |
17. Nottingham Forest | 35 | 26 |
18. Luton Town | 35 | 25 |
19. Burnley | 35 | 24 |
20. Sheffield United | 35 | 16 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Real Madrid | 33 | 84 |
2. Barcelona | 33 | 73 |
3. Girona | 33 | 71 |
4. Atletico Madrid | 33 | 64 |
5. Athletic Bilbao | 33 | 58 |
6. Real Sociedad | 33 | 51 |
7. Real Betis | 33 | 49 |
8. Valencia | 33 | 47 |
9. Villarreal | 33 | 45 |
10. Getafe | 33 | 43 |
11. Osasuna | 33 | 39 |
12. Deportivo Alaves | 33 | 38 |
13. Sevilla | 33 | 38 |
14. Las Palmas | 33 | 37 |
15. Rayo Vallecano | 33 | 34 |
16. Mallorca | 33 | 32 |
17. Celta Vigo | 33 | 31 |
18. Cadiz | 33 | 26 |
19. Granada | 33 | 21 |
20. Almeria | 33 | 14 |