11.06.2013, 01:47
Demokrasi Gezi Parkında mı?
Ülkemizde “ilerici” olmak değerlidir.
“Çağdaşlık” da ilerici olmakla at başı gider.
Evrimciler ileridir, devrimciler de.
İlericilik bir defaya mahsus ve bütün zamanlar için geçerli sayılınca da geriye saymaya başlar.
Bütün medeniyetlerin sıkıntısı ve çöküşü de zaten, ileriyi ilericilikten ötesinde görememek oldu.
İleri olan zaten ileriydi ve daha ötesine gidersek--dünya yuvarlak ya!--geriye ulaşırdık.
İleriye giderken, karşımızda her zaman aydınlık vardır.
Oysa güneş çoktan batmıştır artık.
Demek ki, bu ilericilik konusu güneşin doğuş ve batışından öte bir şey.
Güneşi gökte arayınca sorun oluyor.
Dünya döndüğü kadar güneşten ışık alır.
Durdukça ayı güneş sananlar olur.
Ve aslında ışık görmeye yardımcı olur, körlük de yapabilir.
Eflatun’un “mağara” mecazı bunu anlatır.
Ayrıca ışığa yönelmeler sonucunda bazen ısının içine düşmeler de olur.
Tarih hafızası güçlü milletiz, tarihimiz aydınlattığı kadar körleştirir bizi.
Tarih hafızamızın gücü halde tarihteki ihtişamı aramaktan ibaret kalır.
Dahası, Osmanlı ve TC ile farklı hafıza müsveddelerini karalamaya devam ederiz.
Halde neyi yücelmek istersek tarih ona göre değişir.
Geleceğe nasıl yön vermek istersek, tarihi ona göre yorumlarız.
Tarih deyince akla geriye gidiş olduğu bu açıdan anlamsızdır.
Her ne kadar Rönesans ve Reform ve “aydınlanma” çağı geriye, öze giderek olduysa da o ileri-geriydi.
Batı geriye giderek ileri ve aydınlık olur, Doğu tarihsel ve fikirsel olarak geriye gidince tehdit olurdu.
Karanlık Çağlar aslında Batı’nın, daha doğrusu Batı Avrupa’nın karanlıklarını anlatırdı.
Yani İslam medeniyetinin an parlak çağları Avrupa’nın karanlık çağlarına denk gelirdi.
Geriliklerimiz de ileridir.
İlericilik bizde zaman geçtikte ilerleme olur mantığıyla çalışır.
Değerlerin esasında değil, zamanın tik taklarına saklanır ilericilik.
İslam öncesi Cahiliye dönemi, Cumhuriyet öncesi, Batıcılık öncesi o nedenle gerilikler silsilesi olur.
Çünkü tarihsel dönemler, eski üzerinden yeninin meşruiyetini aramak ister.
Ve her dönemin bir öncekini yok saymakla, yok etmekle sonrakini ikame etmek yanılsaması olur.
İlericilik biz de öyle ileri bir tabudur ki, geri kaldığımız konular da onun janjanlı paketiyle gelir.
Din bile “terakki” mantığına eşit olmakla algılanır.
O halde karşı olduğuna şeklen benzemekle ilerici olmak bir olur.
Çünkü aslında öz değil, görünüş ileriyi tayin eder.
İleri teknolojiyi satın almak, onunla resim çektirmek bunun parçası.
O nedenle, demokrasimiz de ileri olur bizim.
Demokrasi ileri olunca, geri vitesi olmaz.
Gezi Parkı olaylarıyla başladı sanırız demokrasiyi.
Demo’suna razı oluruz demokrasinin.
“Demos” zaten gazdan ibarettir.
İleri demokraside geri vites çalışmaz.
Gezi Parkı, Taksim etti bilincimizi.
Pire için yorgan yakar milletimiz.
Ağaç için de orman yakmaktan geri durmaz.
Bunu da “karanlık dış güçler” bilirler.
Sonra aydınlık iç güçlerdeki enerjilere uyarı gönderirler.
Onlar da “ampulü” söndürmek için karanlıklara dalarlar.
Doğru işleri yanlış nedenle, yanlış işleri doğru nedenle yapmakta maharetliyiz.
Gördüklerimiz ve göstermek istediklerimiz arasında, samimiyet uçurumlarımız olur.
İdealar aklın, gönlün pencereleridir.
İdeolojik bakışlar ise, gözümüze gönlümüze, aklımıza duvar örerler.
“Fatih-Harbiye” ikilemini son dönem Osmanlı’da yaşadık, TC döneminde yaşadık.
Herkes Batıcıydı aslında, sadece Batı’dan almak ve anlamak istedikleri farklıydı.
Çünkü Batı’ya bakışımız ideolojikti, amaç Batı’yla yüzleşmek değil, içimizdekiyle halleşmekti.
Taksim olayları aslında yıllar önce AKM’nin yeniden yapılması planıyla başlamıştı.
Bir kesim AKM’nin yeniden yapılmasını Cumhuriyet değerleri olarak algıladı, algılattı.
Sonrasında hafızalarda ta Erbakan dönemine giden, Taksim’e cami projesi canlandı.
Yani bir “karşı-devrim” ile karşı karşıya kalmıştık.
Bilirsiniz, ülkede devrimler meşru, ama karşı-devrimler antidemokratiktir.
Hangi devrimlerin karşısındaysak, karşıtları birden atış poligonu olur.
Az önce can-ciğer kuzu sarması olan insanlar, birden tekinsiz olur.
Sonrasında hem Fatih hem Harbiye kaybeder.
Taksim taksim oluruz.
Hükümete açık çağrı: Bundan sonraki eylemlerde çadır yakmak yerine Otağ dağıtılması; gaz yerine, çay ve ayran sıkılması hem ucuz hem sağlıklı hem de para-vakatörlere karşı bir önlem olacak, tarihle milleti yeniden buluşturacaktır. Vakaların artması, hareketin değil patinajın göstergesidir. Bazen ileri vites yerine geriye takmak patinajdan kurtarır ve ileriye gitmeyi kolaylaştırır.
Gezi Parkını Gazi parkı yaparsak, hem kışla hem kışkışla anıtı olarak yeni bir demokrasiye geçeriz.
“Çağdaşlık” da ilerici olmakla at başı gider.
Evrimciler ileridir, devrimciler de.
İlericilik bir defaya mahsus ve bütün zamanlar için geçerli sayılınca da geriye saymaya başlar.
Bütün medeniyetlerin sıkıntısı ve çöküşü de zaten, ileriyi ilericilikten ötesinde görememek oldu.
İleri olan zaten ileriydi ve daha ötesine gidersek--dünya yuvarlak ya!--geriye ulaşırdık.
İleriye giderken, karşımızda her zaman aydınlık vardır.
Oysa güneş çoktan batmıştır artık.
Demek ki, bu ilericilik konusu güneşin doğuş ve batışından öte bir şey.
Güneşi gökte arayınca sorun oluyor.
Dünya döndüğü kadar güneşten ışık alır.
Durdukça ayı güneş sananlar olur.
Ve aslında ışık görmeye yardımcı olur, körlük de yapabilir.
Eflatun’un “mağara” mecazı bunu anlatır.
Ayrıca ışığa yönelmeler sonucunda bazen ısının içine düşmeler de olur.
Tarih hafızası güçlü milletiz, tarihimiz aydınlattığı kadar körleştirir bizi.
Tarih hafızamızın gücü halde tarihteki ihtişamı aramaktan ibaret kalır.
Dahası, Osmanlı ve TC ile farklı hafıza müsveddelerini karalamaya devam ederiz.
Halde neyi yücelmek istersek tarih ona göre değişir.
Geleceğe nasıl yön vermek istersek, tarihi ona göre yorumlarız.
Tarih deyince akla geriye gidiş olduğu bu açıdan anlamsızdır.
Her ne kadar Rönesans ve Reform ve “aydınlanma” çağı geriye, öze giderek olduysa da o ileri-geriydi.
Batı geriye giderek ileri ve aydınlık olur, Doğu tarihsel ve fikirsel olarak geriye gidince tehdit olurdu.
Karanlık Çağlar aslında Batı’nın, daha doğrusu Batı Avrupa’nın karanlıklarını anlatırdı.
Yani İslam medeniyetinin an parlak çağları Avrupa’nın karanlık çağlarına denk gelirdi.
Geriliklerimiz de ileridir.
İlericilik bizde zaman geçtikte ilerleme olur mantığıyla çalışır.
Değerlerin esasında değil, zamanın tik taklarına saklanır ilericilik.
İslam öncesi Cahiliye dönemi, Cumhuriyet öncesi, Batıcılık öncesi o nedenle gerilikler silsilesi olur.
Çünkü tarihsel dönemler, eski üzerinden yeninin meşruiyetini aramak ister.
Ve her dönemin bir öncekini yok saymakla, yok etmekle sonrakini ikame etmek yanılsaması olur.
İlericilik biz de öyle ileri bir tabudur ki, geri kaldığımız konular da onun janjanlı paketiyle gelir.
Din bile “terakki” mantığına eşit olmakla algılanır.
O halde karşı olduğuna şeklen benzemekle ilerici olmak bir olur.
Çünkü aslında öz değil, görünüş ileriyi tayin eder.
İleri teknolojiyi satın almak, onunla resim çektirmek bunun parçası.
O nedenle, demokrasimiz de ileri olur bizim.
Demokrasi ileri olunca, geri vitesi olmaz.
Gezi Parkı olaylarıyla başladı sanırız demokrasiyi.
Demo’suna razı oluruz demokrasinin.
“Demos” zaten gazdan ibarettir.
İleri demokraside geri vites çalışmaz.
Gezi Parkı, Taksim etti bilincimizi.
Pire için yorgan yakar milletimiz.
Ağaç için de orman yakmaktan geri durmaz.
Bunu da “karanlık dış güçler” bilirler.
Sonra aydınlık iç güçlerdeki enerjilere uyarı gönderirler.
Onlar da “ampulü” söndürmek için karanlıklara dalarlar.
Doğru işleri yanlış nedenle, yanlış işleri doğru nedenle yapmakta maharetliyiz.
Gördüklerimiz ve göstermek istediklerimiz arasında, samimiyet uçurumlarımız olur.
İdealar aklın, gönlün pencereleridir.
İdeolojik bakışlar ise, gözümüze gönlümüze, aklımıza duvar örerler.
“Fatih-Harbiye” ikilemini son dönem Osmanlı’da yaşadık, TC döneminde yaşadık.
Herkes Batıcıydı aslında, sadece Batı’dan almak ve anlamak istedikleri farklıydı.
Çünkü Batı’ya bakışımız ideolojikti, amaç Batı’yla yüzleşmek değil, içimizdekiyle halleşmekti.
Taksim olayları aslında yıllar önce AKM’nin yeniden yapılması planıyla başlamıştı.
Bir kesim AKM’nin yeniden yapılmasını Cumhuriyet değerleri olarak algıladı, algılattı.
Sonrasında hafızalarda ta Erbakan dönemine giden, Taksim’e cami projesi canlandı.
Yani bir “karşı-devrim” ile karşı karşıya kalmıştık.
Bilirsiniz, ülkede devrimler meşru, ama karşı-devrimler antidemokratiktir.
Hangi devrimlerin karşısındaysak, karşıtları birden atış poligonu olur.
Az önce can-ciğer kuzu sarması olan insanlar, birden tekinsiz olur.
Sonrasında hem Fatih hem Harbiye kaybeder.
Taksim taksim oluruz.
Hükümete açık çağrı: Bundan sonraki eylemlerde çadır yakmak yerine Otağ dağıtılması; gaz yerine, çay ve ayran sıkılması hem ucuz hem sağlıklı hem de para-vakatörlere karşı bir önlem olacak, tarihle milleti yeniden buluşturacaktır. Vakaların artması, hareketin değil patinajın göstergesidir. Bazen ileri vites yerine geriye takmak patinajdan kurtarır ve ileriye gitmeyi kolaylaştırır.
Gezi Parkını Gazi parkı yaparsak, hem kışla hem kışkışla anıtı olarak yeni bir demokrasiye geçeriz.
15
açık
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 35 | 96 |
2. Fenerbahçe | 35 | 90 |
3. Trabzonspor | 35 | 58 |
4. Başakşehir | 35 | 55 |
5. Beşiktaş | 35 | 54 |
6. Alanyaspor | 35 | 49 |
7. Kasımpasa | 35 | 49 |
8. Rizespor | 35 | 49 |
9. Sivasspor | 35 | 48 |
10. Antalyaspor | 35 | 45 |
11. A.Demirspor | 35 | 44 |
12. Samsunspor | 35 | 42 |
13. Kayserispor | 35 | 41 |
14. Ankaragücü | 35 | 39 |
15. Karagümrük | 35 | 37 |
16. Konyaspor | 35 | 37 |
17. Gaziantep FK | 35 | 35 |
18. Hatayspor | 35 | 34 |
19. Pendikspor | 35 | 33 |
20. İstanbulspor | 35 | 16 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Eyüpspor | 34 | 75 |
2. Göztepe | 34 | 70 |
3. Sakaryaspor | 34 | 60 |
4. Bodrumspor | 34 | 57 |
5. Ahlatçı Çorum FK | 34 | 56 |
6. Kocaelispor | 34 | 55 |
7. Boluspor | 34 | 53 |
8. Gençlerbirliği | 34 | 51 |
9. Bandırmaspor | 34 | 50 |
10. Erzurumspor | 34 | 44 |
11. Ümraniye | 34 | 43 |
12. Manisa FK | 34 | 40 |
13. Keçiörengücü | 34 | 40 |
14. Adanaspor | 34 | 39 |
15. Şanlıurfaspor | 34 | 38 |
16. Tuzlaspor | 34 | 38 |
17. Altay | 34 | 10 |
18. Giresunspor | 34 | 7 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. M.City | 36 | 85 |
2. Arsenal | 36 | 83 |
3. Liverpool | 36 | 78 |
4. Aston Villa | 36 | 67 |
5. Tottenham | 36 | 63 |
6. Newcastle | 36 | 57 |
7. Chelsea | 36 | 57 |
8. M. United | 35 | 54 |
9. West Ham United | 37 | 52 |
10. Brighton | 36 | 48 |
11. Bournemouth | 37 | 48 |
12. Crystal Palace | 37 | 46 |
13. Wolves | 37 | 46 |
14. Fulham | 37 | 44 |
15. Everton | 37 | 40 |
16. Brentford | 37 | 39 |
17. Nottingham Forest | 37 | 29 |
18. Luton Town | 37 | 26 |
19. Burnley | 37 | 24 |
20. Sheffield United | 37 | 16 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Real Madrid | 35 | 90 |
2. Girona | 35 | 75 |
3. Barcelona | 34 | 73 |
4. Atletico Madrid | 34 | 67 |
5. Athletic Bilbao | 35 | 62 |
6. Real Sociedad | 34 | 54 |
7. Real Betis | 34 | 52 |
8. Villarreal | 35 | 48 |
9. Valencia | 34 | 47 |
10. Getafe | 34 | 43 |
11. Deportivo Alaves | 35 | 42 |
12. Sevilla | 35 | 41 |
13. Osasuna | 35 | 40 |
14. Las Palmas | 35 | 37 |
15. Mallorca | 35 | 35 |
16. Celta Vigo | 34 | 34 |
17. Rayo Vallecano | 34 | 34 |
18. Cadiz | 34 | 26 |
19. Granada | 35 | 21 |
20. Almeria | 34 | 17 |