11.06.2013, 02:17

Ortadoğu’da Güdümsüz Devrim Olur mu?

 rtadoğu’da güdümlü olmayan tek devrim son yıllarda Gazeteci El-Zeydi’nin devrimi olmuştur. Hani sivil itaatsizlik tadında, ama devrim niteliğinde. Hatırlarsanız, Aralık 2008’de Washington’dan gizlice ayrılan ABD Başkanı George W. Bush, Irak’a gerçekleştirdiği son gezide bir gazetecinin ayakkabılı saldırısına uğradı. Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile ortak bir basın toplantısı düzenlediği sırada meydana gelen olayda, Iraklı gazeteci Muntazar El Zeydi iki ayakkabısını da çıkarıp peş peşe Başkan’a fırlattı.

Bush'a hakaretler eden muhabir, "Bu, sana Irak halkından hoşça kal öpücüğü!" demişti. Vakıa, daha önce de Saddam’ın heykeline terlik atanlar görmüştük. Ancak Saddam bittikten sonra heykeline atılan terlik anlamlı olmadı. Hani dünyanın bu tarafında biz, yağmurdan kaçmasak da doluya hep tutuluruz.

Mısır’da olanlar El-Zeydi’in “veda öpücüğü” değil. Sadece bir yanaktan öptün, diğerini de buyur anlamında bir çağrışımı var. Eh İsa’nın öğretilerinin modern bir yorumu olsun dedim ben de! İşte bu nedenle Mısır’da olanlar bence sadece bir Karaoke devrimidir. Müzik alt yapısı ve oyun kurgusu ithal. Mikrofon’da ses verenler de mahalleden “bizim çocuklar” işte! 

Clementine şarkısı bitince, “I shot the Sheriff”e geçecekler. O zaman asıl hararet değil, “hürriyet” gerçekleşmiş olacaktır. O nedenle şimdi de şikâyetler Mısır’ın yeni anayasasına dair. Efendim, “İslamcı” kitleler anayasa yapımında daha etkinmişler. Kıptiler azınlıkta ve Başbakan Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, “laiklik dinsizlik değildir” mi demek gerekiyor?

Yoksa El-Zeydi İslamcı mıydı?

La havle vela kuvvete...

Time Dergisi bir önceki yıl “özel” baskısının kapağına “Revolution.”ı çekmişti. Hem de noktalı “Revolution”. Sonraları durum noktalı virgüle dönüştü. Nasılsa kışın soğuğunda bir “bahar” çıkarıvermiştik. Hatırlayan var mı ne zaman oldu bu devrim? Nasıl oldu? Yoksa ABD ve İsrail birden hidayete ermiş ve Mısırlı İslamcıların “good guy” olduklarını mı hatırlamıştı ki?

“Revolution” devirmekten öte, dönmeyi ifade eden bir kelime aslında. Güneşin yörüngesi etrafında dönmesi böyle bir şey. 15. yüzyılda kelime “gidişatta bir değişiklik” durumu anlamında karşımıza çıkıyor. Siyasi anlamda ilk defa 1600’lı yıllarda Stuart Hanedanının kovulması ve hükümranlığın 1688 yılında William ve Mary’e verilmesi anlamında kullanılmış. Yani ironik çağrışımları olan bir kelime vesselam. Asıl mesele nöbet değişimi; “Change, yes we can!”

Batı’da eskilerde “devrimler” kanlı oldu. Doğu’da ise yenilerde “demokrasi” katliamlar getirdi. Hani nerdeyse, “canını albız alsın!” yerine, “demokrasilere gelesin!” diyesi geliyor insanın! Bizim coğrafyada demokrasi Azrail’le beraber geliyor nedense. Belki demokrasiyi getiren sistemin Azrail’le bir anlaşması var. Dünyanın bu tarafında biz çookk devrimler gördük. Onlar bile demokrasi kadar katliam getirmemişti. Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas ve en son Suriye bunun örneklerinden. Dahası Afrika’da bölünen ülkeler de cabası. İran istim üstünde. Belli ki İsrail’de sıkıntı yok!

Türkiye’ye gelince, evirilip devrildi epeydir. Önceki yüzyılın devriminde “Devlet-i “ebed müddet”i kaybettik, 20. yüzyıl başlarında. Henüz İsrail yoktu. Sonra geriye kalan kan damarlarımızla yeni bir devleti oluşturduk, büyüttük. Osmanlı ile neler gittiğini daha anlayamadık. Anlayana kadar 21. yüzyıla gelmiş olduk. Ta ki vaktiyle Osmanlı’ya karşı kışkırtılan ülkeler eski filmlerin “retro”sunu yeniden izlemeye başladı.

Bolşevik Devrimi gördük, bir asır dayanamadı. Rusya sonraları “NATO’ya beni de alın!” diye Charlie Chaplin’e taş çıkarttı. Biz “Komünist Çin” filan derken Çin’in Kapitalizmle 40 yıldır flört ettiğini gördük.Bolçevik Devrimi de gördük, on yıl dayanamadı. Hatta “muhafazakâr” bir holdingde saygın, sivil bir CEO olduğu ortaya çıktı. (Buna literatürde “tevafuk” deniyor sanırım.)

Mısır’da ve bölgemizde olan ise, karaoke devriminden ibaret. İpler nerde koptu henüz tam belli değil. Hani bizim coğrafyada herkes tecahül-ü arifaneyi sever. Herkesin bildikleri herkese meçhuldür ya! Mübarek ile Küresel Karadulun arası açıldı. “İki asırlık tarihi olmayan bir devlet,  yetmiş asırlık tarihi olan devlete akıl veremez”di. Sonra ortalık toz duman oldu. Mübarek “demokrat” idi, “diktatör” oldu; İsrail’in büyük dostu kaplan idi, kafese kondu.

Sonrasında El-Cezire kanalında Slavoj Zizek’in heyecanlı konuşmalarını dinledik. Hani Necip Fazıl’ın şiirini uyarlarsak, “Divanesi ikimiz kaldık sosyalizm yolunun” der gibiydi. Zizek’e Mark’sın temel tezi olan şeylerin Mısır’da “devrim” heyecanı unutturmuş gibiydi. Neyi kimin devirdiği mühim değildi.
Hâlbuki Marks mealen –ki en temel tezidir—diyordu ki: “Bu zamana kadar felsefeciler tarih hakkında sadece konuştular. Şimdi tarihi değiştirme zamanıdır. Tarih ezenle ezen arasındaki çatışmadan ibarettir. Sermaye üretim ve dağıtım araçlarını elinde tutmak için, tüm üstyapıyı kendine göre şekillendirmek ister. Buna yasalar da dâhildir. Altyapı ile üstyapı arasındaki çatışma bu anlamda sermaye ve emeğin çatışmasının yansımasıdır.”

Yirminci asrın başlarında eski devletler ve imparatorluklar bitti. Yerini 19. yüzyıldan ilham alan ulus-devletler almıştı. Bunu Rusya “emek” temelli olarak Çarlığı yıkmada ve yeniden şekillendirmede kullandı.

Hepsi güzeldi, tamam. Sömürülen halk Çarlık Rusya’sına karşı devrim yapmıştı. Bu da güzel! Zulme karşı olmak güzeldir, insanlığın şiarıdır. Hatta Allah’ın arzuladığı hakikattir. Zulme rıza göstermek, “dilsiz Şeytan olmak demektir.” Zulme karşı olmak adaleti her zaman getirir mi ona da bakmak lazım.
Bir uykudan uyanış bir başka uykuya da dönüşebilir. 1917’deki Bolşevik Devrim’in ciddi bir finansmanı Rothschilds’lerden geldi. Engels’i haddi affettik diyelim, babasının haylaz evladı idi, babadan kapitalistti. Ve Rothschild ailesinin Sosyalist olmadığını biliyoruz. J Lenin’in “devrim”ine finansal destek veren bankerler meşhurdur hani.

Ya “Osmanlı Bankası” olarak hafızamızda yer eden bankanın marifetleri? Bu arada Amerikan Merkez Bankasının ABD Devletinin kamu bankası olmadığını bilirsiniz de, ya Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının tamamının TC Devletinin tamamen “Milli” bir bankası olmadığını? Sanırım son zamanlarda yüzde 55 civarında olan Milli hisseden kalanların kimlerin ellerinde olduğu sizce önemliyse o zaman “devrim”den bahsetmek lazımdır. Yerel “zinde güçleri” anladık da, ya küresel olana ne yapmalı? Minareden atamıyoruz işte! İmana gelecek gibi de görünmüyor...

Biz devrimde dönelim gene. Ortadoğu askeri “devrim”lerin haricinde ne oldu? Ömer Muhtar’ın kıyama kalkışı mı? Ya İran “İslam” Devrimi filan. Filistin’de sapanlarıyla tanklara meydan okuyan çocuklar haricinde hangisi gerçekti?

Şimdi David kim, Goliath kimdir?
Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14