2002 yılında iktidara gelen AKP devlet kadrolarına yerleştirecek yetişmiş kadrolar bulmakta zorluk çekiyordu zira bünyesinden koptukları Milli Görüş bu kadrolara fazlasıyla sahipti..Milli Görüş gömleğini çıkarıp üzerine yeni bir gömlek giyen (bir tarafında abd diğer tarafında ab yazan) akp,kısa sürede elde ettikleri iktidarlarını sağlamlaştırmak adına yöntemleri farklı olan nihai amaç olarak ise aynı yolda oldukları Fethullah Gülen Cemaati ile birlikte aynı yolda iş birliği yaparak yürümeye karar verdiler..
Kendilerinin eksik yanlarını Cemaatin yetişmiş insanlarıyla kapatmaya gayret gösterdiler belirlenen nihai sonucu olmak için sayısına,cismine ve niteliğine bakmaksızın okullardan mezun olan bütün cemaat mensuplarını devlet kadrolarına yerleştirdiler..ileriki süreçte aralarında çıkan ihtilaf sonucunda Başbakan Cemaate seslenerek ne isteniz de vermedik dedi aslında bu bir itiraftı Muhalif kalemler bunun üzerine gitmek isteselerde bir yerden sonra önleri tıkandı sordukları soruların cevaplarını alamadılar..
Sandıktan çıkarak iktidar olan zümre iktidarını seçilmeyen sadece ekonomik olarak büyüyüp holdingleşen bu yolda medya hakimiyeti kuran bir cemaatle paylaşmak zorunda kaldı..Bu işbirliği sonucunda Türk Devletinin temel yapıları bir bir al aşağı edilmeye başlandı..Hedeferine ulaşmak zaman alacaktı ve kendilerinin de söylemiyle sindire sindire halka kabul ettireceklerdi Ülke’de olup biteni..Tekrar belirtmekte fayda var nihai amaçları aynı olan bu iki grup Türk Ordusunu tasfiye etmekle başladılar ilk büyük icraatlarına..
Sözde Darbe girişimleri,Hükümeti düşürme planları,cemaati yok etme eylem planları,Sarıkız,Ay Işığı vb isimler koydukları kumpas dosyaları yüzünden Türk Ordusunun Komutanları,Subayları ve diğer mensupları yıllarca içerde yatmak zorunda kaldılar..
12 Eylül 2010 Referandumunda Anayasa mahkemesinin ve Hsyk’nın yapısı değiştirilerek Yargı tamamiyle bu iki grubun eline geçti..Artık nihai hedeflerini gerçekleştirmeye bir adım kalmıştı bunun için yeni bir anayasa gerekiyordu ve bu anayasa’da Türk Devleti’nin emniyet subabı olan ilk 4 madde değiştirilmeliydi ayrıca Anayasal Vatandaşlık tanımı bir etnik unsura değiniyor ırkçı bir söylem teşkil ediyor Türk Kimliği yerine Türkiyelilik kimliği anayasa yer almalıydı bu iki grubun Cumhuriyet kurulduğu andan itibaren Cumhuriyet ve Cumhuriyetin çizgisini belli eden Hukuk devleti ve Laik ilkelerine düşmanlığı dost düşman herkes tarafından biliniyor ve bu ilkeler ortadan kalkmalıdır onlara göre..Laikliğin nasıl bir emniyet subabı olduğu Ortadoğu’da yaşanan mezhep savaşlarıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır..Türkiye’de mezhep tahakkümü isteyen unsurlar bu gerçeği değerlendirmek durumundadırlar.
Terör Örgütü Pkk ile yürütülen pazarlıklar,İmralı canisi ile yapılan anaysa çalışmaları bu iki grubun azami desteğiyle sürmüştür..Bu çevrelerden Türk diye bir Irk yoktur zırvası duyuldu,imralı canisi için serbst bırakılması gerektiği söylendi birisi iktidarını diğeri ise medya unsurlarını kullanarak bu yaşananlarıtopluma doğru bir şeymiş gibi gösterdiler.
12 Eylül Referandumundan sonra Devletin sahibi kim olacak sorusu sorulmaya başlandı bu süreçte iktidar da kadrolarını yetiştirme imkanı buldu cemaat ise kadrolarını kökleştirdi tam da bu sırada Erk kimde olacak diye bir kavga baş gösterdi.
Cemaat ilk adımını MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı savcılığa sorgu için çağırmakla attı Hükümet Cemaatin kadrolarını tasfiye etmeye başlamakla devam etti ve dersanelerin kapatılması gündeme geldi bu yolla cemaatin kolu kanadı kırılcaktı ve bir daha onarılamayacak yaralar alacaktı.
17-25 Aralık operasyonlarıyla ortay dökülen ses kayıtlarıyla devam eden bu kavga Türkçe Olimpiyatlarının Türkiye’de yapılmasına izin vermemekle devam etti ve ileriki zamanda bu kavganın sonucunda Türkiye hangi gerçekleri öğrenecek hep birlkte göreceğiz..
Balyoz davası AYM tarafından berataraf edildi ve Ordu mensupları tahliye oldu..Daha önce Ordu bağırsaklarını temizliyor diyen akp bizim sayemiz de tahliye oldular başlangıcında da Ordu’ya kumpası Cemaat kurdu dedi..Akp şimdi günah çıkarmaya çalışıyor.
Engin Alan’ın deyimiyle tv’ler bir analarına sövülmedi bu insanların..ne mahkum edilen ordu mensupları ne de bizler olup biteni unutmayacağız..Türk Ordusuna kumpas kuran bunun destekleyen kim varsa herkesten hesap sorulacaktır..Devlet Bahçeli’nin de deyimiyle Milliyetçi Ülkücü Hareketin mensupları sırasını savmıştır bundan böyle hükümetin mensupları ve cemaat unsurları yaptıklarının hesabını verecektir
Hasan ÇELİK
UNUTMAYACAĞIZ
Paylaş