Penturk Haber
2014-10-21 20:06:38

Kurt İle Hilal

Hasan ÇELİK

21 Ekim 2014, 20:06

KURT İLE HİLAL

Her şey Kurt ile Hilal'in birleşmesiyle başladı, Türklük davası bu birleşimden sonra irtifa kaybetti diyenlere bir kaç sözüm var..

Türk Milliyetçiliği davası Cumhuriyet tarihi içinde 1944 yılında vukuu bulan Türkçülük-Turancılık davalarıyla kamuoyunda konuşulmaya başlandı ve bu talihsiz ve yıldırmaya yönelik davaların ardından kendisini koruma iç güdüsüyle teşkilatlanan Üniversite öğrencileri Türkiye'nin bir çok yerinde yaptıkları nümayişlerle kendilerinden söz ettirmeye başladılar..

Türkçülük-Turancılık fikir ve düşünce hareketi, Türklük davası Cumhuriyet tarihini baz aldığımız takdirde başını Hüseyin Nihal Atsız'ın çektiği sayısı az ama nitelik olarak güçlü isimlerin etrafında şekillendi.. Bu isimler Türk Milliyetçiliği üzerinde tarihe ışık tutacak, geçmişle bugünü harmanlayacak, Türk tarihini bir bütün olarak kabul ederek tarihin parçalanmasına müsaade etmeyerek ve Türk tarihinin hanedanlar etrafında şekillenmemesi için eserler vücuda getirdiler. .Bu isimler dönemin iktidarı tarafından siyasi hesaplar gözetilerek, avrupa’nın ve dünya’nın büyük devletlerini ürkütmemek için Dünya’da var olan Türkler için mücadele eden fikir adamlarının sesini kesmek adına o büyük, karakterli ve nitelikli insanları tabutluklara attılar.. Türklük davasını güden insanların çekecekleri eziyetler 1944 yılından başladı ve hızını kesmeyerek günümüze ulaştı.. Bugün de Milliyetçi vatan evlatlarının çektikleri sıkıntıları yaşayarak görüyoruz..
Fikir adamları ve üniversite öğrencilerinin etrafında şekillenen Türkçülük Hareketi toplum nezdinde 1969 yılına kadar istenilen ölçüde bir karşılık bulamadı.. Bunun o dönem Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi çıkmazlar, kardeş kavgaları, sosyolojik, psikolojik ve ekonomik sebepleri olduğu yadsınamaz bir gerçektir.. Özellikle Hüseyin Nihal Atsız’ın eserleri etrafında şekillenerek ve yaşamayı sürdürmeye çalışarak İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde bir dernek hareketi olarak kalmaya mahkum olacakken, Başbuğ Alparslan Türkeş ve dava arkadaşlarının meseleye el atması ve ruhlarını katması Türklük davasının bu günlere gelmesine vesile olmuştur..
Üniversite hareketi olarak derneklerde yaşamını sürdürmeye mahkum olan kutlu bir hareket, Alparslan Türkeş tarafından siyasete katılarak yaşamını büyüyerek sürdürmüştür.. Bozkurt ile Hilal’in birleşmesinin temel amacı budur.. Bozkurt ve Hilal’i birbirinden ayırmak tarihe ve gerçeğe ihanet olacaktır.. Türklük , hilal’in hayatımıza zuhur etmesinden öncede vardı ,Türkler İslam’dan önce de şerefli bir milletti doğrudur bunda herkes hemfikir olmak zorundadır.. aksini düşünmek te tarihe ihanet olacaktır.. Türkler İslam ile sonradan tanıştı, Türklerin İslamlaşması süreç aldı fakat bu süreç içerisinde Türkler İslam’ı özümseyerek Milli dinleri ilan etti.. Bu tarihi gerçekler ışığında geleceğimiz şekillendirmek zorundayız.. Türkler, İslam’ı kendi kültürel değerleriyle, gelenekleriyle harmanlayarak yorumladılar ve ortaya yeni yorum çıkardılar.. İmam Maturidi, Ahmet Yesevi, Yunus Emre ,Taptuk Emre, Hacı Bektaşi Veli gibi isimler İslam’a diğer milletlerden farklı olarak özgün bir yorum getirdiler.. Kurt ile Hilal’in birleşmesi Türk toplumunun Türklük davası ile tanışmasına ve özümsemesine büyük katkıda bulundu. .Kurt ile Hilal’in birleşmesi Türk’ün seciyesine ve ahlakına son derece uygun bir birleşmedir.. Türklük gururu şuuru, İslam ahlak ve faziletini benimseyerek çıkılan yolda belirlenen hedefleri aşmak zor olmayacaktır.. Kızıl Elma uzak bir hedef olabilir, her toplumun her siyasi hareketin kızıl elmaları farklılıkta gösterebilir, bu hedeflere ulaşmak için karakterimize yön veren olguları birbirinden ayıramayız..
Bugün Kurt ile Hilal birbirine ihtilaf oluşturuyorsa ve buna inanılıyorsa bunun sebebi bu hükme varanlardır.. Bir elit hareketi olarak doğan Türkçülük hareketi topluma yön veren argümanları oluşturmaktan uzak ise bunun sebebi bu ayrımı yapanlardır.. Temelinde bilim, ilim ,irfan olan bu hareket topluma aktarılmayacaktı da ne olacaktı ? Türk toplumuna çağlar atlatacak ,Milletler yarışında birinci yapacak hareket olan Türkçülük hareketi ona yön verecek olan aydınların ve münevverlerin ilgisizliği altında kan kaybetmektedir.. Toplumdan üst seviyede olan bu insanlar eser vermeyi bırakarak , kendi aralarında toplanıp filtreli kahveler içerek sohbetler yapmayı bir görev zannediyor olabilirler fakat bu halleriyle Türklük davasına zarar veriyorlar. .Bu insanlar bildiklerini içinden çıktıkları topluma aktarmak zorundadırlar.. Mesele kurt ile hilal’in birleşmesi değil mesele bunu topluma aktaracak dimağların yetişmemesi veya var olan kişilerin bildiklerini aktarma noktasında ki eksikleridir..
Bir an Kurt ile Hilal’in birleşmediğini düşünelim, Türkiye’nin ve Türk Milletinin son 70 yılına damgasını vuran bu hareket nasıl topluma aktarılacaktı ? bunun muhasebesini yapmadan tümden toptancı yaklaşımlar meseleyi sadece düğümleyecektir.. Türk Milliyetçiliği davası siyaset ve paralel olarak bir çok kurumun çabalarıyla varlığını sürdürmektedir.. Eleştiri getiren kişiler özellikle Ülkü Ocakları’nın varlığı ve konumundan yola çıkarak eleştiri getiriyorlar fakat Ocaklarda yetişen gençlerin özverilerinden ötürü Türk Milliyetçili fikir sistemi varlığını hissettirmektedir.. Eleştiri getiren kişiler öncelikle bu davayı hakim kılmaya çalışan oluşumların muadili birkaç kurum oluştursunlar da görelim varlıklarını ne kadar sürdürecekler yaşayıp görelim..
Türk Milliyetçiliği davasını özümseyen bütün bireyler davalarının gelişimi için gayret göstermek zorundadırlar.. Türk Milliyetçiliği davasına katkıda bulunmak isteyenler yeni eserler vücuda getirmek, Atsız’ın, Alparslan Türkeş’in, Erol Güngör’ün , Dündar Taşer’in, Galip Erdem’in ve bu davaya katkıda bulunan kişilerin eserlerinin ve öğretilerinin üzerine koymak zorundadırlar.. Çözüm az laf çok iş yapmaktan geçer..
ALLAH Türk’ü korusun ve yüceltsin..
21.10.2014

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.