Penturk Haber
2013-08-31 03:08:16

Aldatılan ve Kandırılan Türkiye

Hasan ÇELİK

31 Ağustos 2013, 03:08

 Türkiye'de aklın ve vicdanların kabul edemeyeceği şeyler yaşanıyor..Türkiye yandaş ve yandaş olmayan vatansever yada bölücü ,alevi ve sünni olarak ayrıştırılmaya çalışıldığı birlik ve beraberliğin bozulmaya çalışıldığı bir dönemden geçiyor..
İnsanların birbirlerine olan güvenleri ve toplumsal birlikte yaşama istekleri hergeçen gün azalmaktadır..Ahlaki çürümüşlük bütün toplumu sarmaktadır..Türkiye'nin birlik ve beraberliği pazarlık edilir duruma getirilmiştir ve vatandaşlar arasında duygusal kopmalar yaşanmaktadır..

Bu süreç Türkiye'nin dağılıp birden fazla bölgelere ayrılması yada Türkiye'den bir bölgenin bağımsızlığını ilan edip Türkiye'den ayrıldığını ilan etmesine kadar gidebilecek tehlikeli bir süreçtir..

Ne yazıkki iktidarda olanlar siyasi ikballeri ve iktidara geliş süreçlerinde birilerine verdikleri sözlerin gereğini yerine getirmek adına bu süreci devam ettirmektedirler..Türkiye'de toplumu bir arada tutan değerler erozyona uğratıldığı toplumu bir arada tutan toplumun mayası olan Türk Kimliği tasfiye edilmek istenmektedir ve Türk halkını buna sistemli bir şekilde dezorormasyon yöntemleriyle hazırlamaktadırlar..Bunu Türkiye'de yaşanan süreci takip ederek görebiliriz..İmralı canisi apo ile yapılan müzakereler pkk'nın muhattap alınıp siyasallaştırılması ,Akil adamlar heyetinin kurulması ve Akil adamların hazırladığı rapor eş zamanlı Diyarbakır'da toplanan kürt konferansı ve hazırladıkları rapor bu yaşanılanlara hükümetin verdiği 1.derecede destek Türk Halkının karşı karşıya kaldığı tehlikeye örnektirler..

15 Eylül'de Erbil'de Ulusal Kürt Konferansı toplanacak bu toplantıya Türkiye'den siyasal bölücü Bdp tam teşekküllü katılacak ,akp'den ve chp'den katılacağını bildiren milletvekilleri var..bu toplantıda sözde kürt devletinin alınacak kararlarla bir bakıma temelleri atılacak Türkiye için büyük tehlike arz eden bu toplantı siyasi iktidar'ın da desteğini almıştır..Türkiye büyük bir tehlikenin eşiğindedir ve tepkisini gür bir sesle dile getirmek zorundadır..Anayasa çalışmaları devam ederken değiştirilmesi bile teklif edilemez olan maddelere dokunma ve değiştirme girişimleri yaşanmaktadır siyasi iktidar ve işbirlikçisi bdp bu maddelerin değişmesi adına ortak çalışmalar yapmaktadırlar..

Bu maddelerin değişmesi durumunda Devletin yapısı kimliği dili tümüyle değiştirilip ortaya çok kimlikli çok dilli bir yapı çıkacaktır tehlike sanıldığından daha büyüktür..Akp iktidarı devam ettiği takdirde Türkiye kendisini bu duruma hazırlamalıdır tehlike kapımızda ve bu tehlikeyi bertaraf etmek yine Türk Milletine düşmektedir sandıkla getirdiğini yine sandıkla göndermelidir..

Cuma hutbelerinde Milliyetçiliğin kötü olduğu birlik ve beraberlği bozan bir unsur olduğu işlenir oldu..Hutbelerde Türk kimliğinin yapıcı değil aksine yıkıcı olduğu belirtiliyor..Mısır'da Suriye'de Filinstinde yaşanılan olaylar işleniyor bu toplumlara dualar ediliyor fakat esaret altında olan ezilen hor görülen Doğu Türkistan'lu Uygur Türkleri için ve Barzani tarafından tecrit edilen soykrıma tabi tutulan Kerkük'lü Türkmenler için tek bir ses çıkmıyor dualardan mahrum bırakılıyorlar..

Ağustos ayı olması münasebetiyle Hutbede Zafer konusu işlendi..26 Ağustos 1071'in önemi açıklanırken İslamın Anadoluya girişi olarak işlendi Müslüman ordularının zaferi olduğu söylendi sanırsınızki Sultan Alparlan ne kadar Müslüman devlet varsa hepsinden oluşan bir ordu topladı ve Malazgirt savaşını kazandı Malazgirt savaşını kazanıp zafer elde eden Türk Milleti ve Türk Ordusudur Türk Milleti'de Müslümandır..keza 30 Ağustos 1922'de de zafer elde eden Müslüman devletlerden oluşan bir ordu değil Türk Ordusu ve Türk Milletidir bu Millet zaten Müslümandır..Sistemli birşekilde Türk Kimliğini ortadan kaldırıp tasfiye etmek isteyen Akp hükümeti sandıkta Türk Milletinin gazabına uğramalıdır tarihin çöplüğünde kendisine yer bulmalıdır..

Düşününki bir Ülke hiç bir komşusuyla konuşmuyor ilişkilerini dondurmuş yalnızca kendisine 30 yıldır düşmanlık eden terör örgütü ve lideriyle görüşebilmektedir..Türkiye'nin düşürüldüğü bu yalnızlık hayra alamet değildir..sıfır sorun ve stratejik derinlik diye çıktıkları yolda sıfır komuşu ve değerli yalnızlık dedikleri bir duruma düşürüldük..Yanı başımızda cereyan eden olaylarda orta yolu bulan ara düzelten bir Ülke olmalıyken taraf olan şiddeti körükleyen bir Ülke pozisyonuna geldik..BOP projesinin eş başkanlığını yürüterek Ortadoğu'da değiştirilen sınırların ve akan kanların ortağı olduk..Mısır'da Libya'da Tunus'da Suriye'de yaşanılan süreçlerde hep ön planda olduk..

Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikası Yurtta Sulh Cihanda Sulh temelindeyken Yurtta savaş Dünyada savaş temelinde dış politika yürütür olduk..

Suriye'de Esad rejimine karşı ayaklanan Muhaliflere silah ve para yardımı yaptık sınırlarımızı açtık kamplar kurdurduk kamplarda eğitim verdik Türkiye'de kamplarda yetişen ÖSO militanları Suriye'de şiddete sebep oldular bir bakıma Müslüman'ı Müslümana kırdıran bir ülke olduk..Ve şimdi kendi elimizle Haçlı ordularını Suriye'ye davet edip savaş naraları atıyoruz Müslüman'ı haçlıya kırdırmanın çağrısını yapıyoruz..Filinstin ve Mısır davasına boğaz boğaza geldiğimiz İsrail ile bir olup Suriye ile savaş yapacak duruma geldik...

Böyle dibi başı olmayan bir dış politika olmaz bunun adı Stratejik derinlik yada değerli yalnızlık değil bunun adına stratejik çukura düşmektir..

Türkiye için çare vardır
Türkiye'yi bu düştüğü bataklıktan çıkaracak feraset ve güç sahibi olan kadrolar vardır..
 Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda dolaşan asil kanda mevcuttur.. 

 Hasan ÇELİK / İstanbul/Pendik 2013

Yorumlar (1)

11 Yıl Önce

sevgili kardeşim öncelikle sana rahmetli alparslan türkeş'in "türk mi̇lleti̇ne beyanname" sini ve üstad necip fazıl kısaküreğin bu beyannameye ek beyannamesini okumanı tavsiye ederim. senin milliyetçilik anlayışının bunun neresinde olduğunu değerlendirmeni tavsiye ederim.selam ve dua ile...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.