20.09.2013, 05:24

7 Eylül 1961'de Hindistan'dan Gelen Mektup

 Orgeneralim,
 
Size asla yazmak niyetinde değil idim. Fakat bugün memleketin yüksek menfaatleri bakımından bazı hususların dikkatinize sunulması zaruri oldu. Şöyle ki:
 
Yüksek Adalet Divanı birkaç güne kadar eski iktidar mensupları hakkında hükmünü verecektir. Adaletin hükmüne müdahale etmemek ve daima hürmetkâr bulunmak şarttır. Ancak, hükümlerin infazı yurtta mevcut durumun nezaketi göz önüne getirilince ayrıca incelenmeye değer görülmüştür.
 
Yüksek Adalet Divanı'nın vereceği cezalar içinde idam hükümleri mevcut bulunduğu takdirde bunların tadil edilerek hafifletilmek cihetine gidilmesi çok faydalı olacaktır. Çünkü:
 
a) İdam cezalarını infazı 13 Kasım'dan beri atılan çok hatalı adımlar dolayısı ile memlekette meydana gelmiş olan huzursuzluğu daha çok artıracaktır.
 
b) Ölüm cezalarının infazı, yurt dışında Milletimiz ve Devletimiz aleyhinde tepkilere yol açacaktır.
 
c) Ölüm cezalarının infazı halinde; Milletimizi bölen kin ve garaz duyguları şiddetlenecek ve 27 Mayıs'ın amacı olan Milli Birlik ruhunun geliştirilmesi güçleşecektir.
 
ç) Yukarıda sıralanan mahzurlarına karşılık, cezaların infazı ile memlekete sağlanacak hiçbir fayda yoktur.
 
Esasen siyasi suçlardan dolayı, ölüm cezaları verilmesi, bugünün insanlık duygularına uymamaktadır.
 
Buraya kadar sıralanan mütalaalara ilaveten, hukuk bakımından da şu hususların incelenmesi lüzumludur.
 
1) Yüksek Adalet Divanı'nın vereceği idam kararlarının nihai incelemesi, bununla ilgili kanunun yürürlüğe girdiği tarihte tek meşru yasama organı bulunan 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi' ne ait idi.
 
2) Bugün ise, yasama organı yalnız başına 13 Kasım komitesi değil, Temsilciler Meclisi ile birlikte komiteden meydana gelen Kurucu Meclis'tir.
 
3) Türk Anayasasına göre, idam hükümlerinin nihai incelenmesi, yasama organlarına aittir. Şu halde, bugün Yüksek Divanın vereceği idam kararlarının yalnız 13 Kasım Komitesi'nce incelenmesi hukuki ve meşru olamaz.
 
Aksi halde, millet ve tarih önünde sorumlu olacağınızı hatırlatırım.
 
Saygılarımla.
 
Alparslan TÜRKEŞ - Yeni Delhi /HİNDİSTAN - 7 Eylül 1961
 
Şimdi soracaksınız bana: “Nereden çıktı bu mektup?” diye. Bildiğiniz gibi bizim milletimiz dizilere çok meraklı. Hayatı dizilerden öğrendiğimiz gibi tarihimizi de dizilerden öğrenmeye çalışan bir milletiz. 
  
Bu sezon salı günleri Atv ekranlarında bir dizi başladı: Ben Onu Çok Sevdim
 
Merhum Adnan Menderes'i anlatan bir dizi. Malumunuz üzere Adnan Menderes maalesef ki idam edilen değerli isimlerimizden biri. İdamı yönünde birçok tartışmalar o gün yapıldığı gibi bugün de tekrar bu diziyle filizlenmiş oldu. Ve yalan yanlış sözler sarf edilmeye başladı. 
 
Bu yüzden yeni nesilimize bir şeyleri doğru anlatabilmek için bu yazıyı kaleme aldım. Evet; ben de o günleri gören, yaşayan biri değilim; ama okumam, yazmam var çok şükür. O günlerde yaşamak gerçekten çok zormuş. Fakat asıl zor olan sevdiğiniz birine iftiralar atılmasıdır. Bu da insanı çok yaralar. Benim de yaralandığım nokta Başbuğumuz Alparslan Türkeş'e yönelik iftiralardır. Adı üstünde iftira; lakin bunu tek tek anlatmadıkça hiç kimse hiç bir şeye inanmıyor. Bu yüzden yukarıdaki mektubu sizlerle paylaşmak istedim. Yukarıdaki mektup Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in Cemal Gürsel'e yazdığı mektuptur. Adnan Menderes bildiğiniz üzere 17 Eylül 1961'de İmralı-Bursa'da idam edildi. Bu mektup ise 7 Eylül 1961'de Yeni Delhi-Hindistan'dan gönderildi. Başbuğumuz Bu mektubuyla aslında birçok şeyi anlatıyor. İdam kararının yanlış olduğunu bizzat söylüyor. Fakat bunu görmezden gelen gafiller Başbuğumuza sürekli iftira atıp duruyorlar. “Menderes'in idamında Türkeş'in de parmağı var.” deyip duruyorlar. 
  
Yukarıdaki mektup bu idamın olmaması için buna mani olmak için Başbuğumuzun elinden geleni yaptığının bir göstergesidir, aslında. Fakat kendisi de sürgünde olduğu için yapacak hiçbir şeyi yoktur. Bu mektubu bilenler suçunu bastırmaya çalışmıştır gibi ifadeler kullanarak 27 Mayıs Darbesinin Başbuğumuzda bıraktığı iz olarak görmekteler.
  
Alparslan Türkeş hepimizin bildiği üzere 27 Mayıs'ın sözcüsüydü. O dönemde kendisi Genelkurmay’da bir Kurmay Albaydı. Milli Birlik Komitesi'nin amaçlarına ve ileriye yönelik hedeflerine inanıyordu. 38 kişilik bir komiteydi bu. Lakin 27 Mayıs'ın ardından iç planlar ortaya çıkmış, 13 Kasım 1960'da Başbuğ Türkeş'in de aralarında olduğu 14 isim komiteden çıkartılarak sürgün edilmişlerdi. Bu da 27 Mayıs'ın Türkeş için ihtilal olmadığının göstergesidir. Zaten kendisi de hiçbir zaman 27 Mayıs'ı ihtilal olarak nitelendirmemiştir, darbe olarak görmemiştir. 27 Mayıs onun için, ülkesi için büyük bir adımdır. Hatta bunun için birçok projeleri de vardı. Ama hain planlar 27 Mayıs’ın ardından gelmiş ve bir an önce saf dışı bırakmak için sürgün edilmiştir. 
 
Uzunca anlatmak isterdim fakat biliyorum ki bu tür köşe yazıları sonuna kadar okunmuyor maalesef. O yüzden meselenin özünü vermek istedim. Bu diziyle beraber Başbuğ Alparaslan Türkeş'e yönelik iftiralar tekrar başladığı için bunları dile getirmek istedim.
  
Diğer bir yönden diziye yönelik benim de bazı eleştirilerim olacak elbette. Zaten Adnan Menderes'in hayatını okuduğum zaman da bazı yönlerini çok eleştirmiştim. Bu diziyle beraber tekrar o duygularıma geri döndüm. Adnan Menderes de sonuç da insan, diyerek bazı zafiyetlerini görmezden gelemeyiz.Bugün tıpkı magazin haberlerine kızdığımız gibi millete mal olmuş insanların örnek tavırlar sergilemesi gerektiğine inanıyorum. Millete mal olmasa da aile kavramına saygıdan ötürü bunun yapılması gerektiğine candan inanıyorum. Evli bir erkeğin başka bir bayanla gizli aşk yaşaması gerçekten çok acı. Bir bayan olarak bunu ne sebeple olursa olsun hiçbir şekilde normal göremem. Bu dizide de Adnan Menderes'in tamamen bu yönü üzerine gidiliyor. Dizinin daha çok başlarında olmasına rağmen bu yönüyle Adnan Menderes'in anlatılmasını pek hoş bulduğumu söyleyemem açıkçası. Umarım diğer bölümlerde siyasi tarihimiz açısından değerli bilgiler de edinecek bir senaryoyla karşımıza çıkar ve Adnan Menderes'in bu yasak aşkını unutabiliriz.
 
Saygılar...
Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 34 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17