13.02.2013, 05:43

Yakın Coğrafyasına Yabancılaştırılan Türkiye

 Batılı ülkelerin ektiği fitne tohumlarıyla kan ve ateş deryasında yüzen İslam dünyası; barışa,  huzur ve   sükûna susamıştır. Bilhassa Türkiye ve Orta Doğu bölgesi içinde bulunduğumuz dönemden daha zor   ve acılı günlere gebedir. Fitilini sömürgeci global güçlerin tutuşturduğu bölgesel yangının bütün dünyayı sarma tehlikesi mevcuttur. Bölge vedünya barışı, hiç olmadığı kadar büyük tehlike altındadır.
 
Çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür misali, vaktiyle Osmanlı Devleti'nin parçası olan Irak ve Suriye'deki ayrılıkçı kolların uzantılarıgeçmişi unutmuş, yeni bir serüven için silahlanmaktadır.Yangın yerine dönen Orta Doğu coğrafyasında yaşayan masum topluluklar ise Türk milletinin adaletini, hoşgörüsünü ve sağladığı huzur ve barışı aramaktadır.
 
Ders alınmadığı için maalesef bugün tarih tekerrür etmektedir ve Türklerle bir arada bin yıldır yaşayan bugünün ayrılıkçıları, eski kirli tezgâhların çarkına kapılmıştır. İçerideki ve dışarıdaki işbirlikçi ihanet şebekeleri, bölgedeki kaosu fırsat bilerek ellerine verilen ihanet silahlarını üzerimize doğrultmaya hazırlanmaktadır. Tarihle birlikte ihanet de tekerrür etmektedir.
 
Batı dünyası da pekâlâ bilmektedir ki bölgedeki yangını söndürecek yegâne devlet Türkiye'dir. Tek millet de Türk milletidir. Çünkü geçmişimiz ve emperyal mirasımız bu misyonla örtüşmektedir. Tarih milletimize yeniden dünyaya ve bölgeye nizam verme, huzur ve sükûn getirme görevi biçmektedir. Bunu iyi bilen büyük güçler, önümüze engeller çıkarmak için taşeronları vasıtasıyla kanlı terörü vatan sathına ve coğrafyamıza yaymaya çalışmaktadır.
 
Batı dünyasının güdümündeki AKP patentli Türk diplomasisi ise bölgede yangına körükle gitmektedir. AKP yöneticileri, dillerinden düşürmedikleri Osmanlı mirasına sahip çıkmak yerine ağababalarının verdiği emirleri yerine getirmektedir. AKP iktidarı içeride de, dışarıda da başımıza sorunlar yumağı dolamış, çoraplar örmüştür.
 
Türkiye gerek Irak ve gerekse Suriye ile ilgili politikalarında sınıfta kalmıştır. Türk Dışişleri Bakanlığı'nın yanlış öngörüleri ve stratejileri yüzünden sadece Türkiye belirsizliğin uçurumuna yuvarlanmamış, bölge ülkeleri de uluslararası boyutta derin bir krizin içine gömülmüştür.
 
Mevcut siyasi iktidar bölgesel bir aktör olarak sağduyu ve soğukkanlılıkla yürütebileceği bir Suriye politikasında, başta ABD olmak üzere küresel aktörlerin yanlış yönlendirmeleri yüzünden garip şekilde açık taraf durumuna düşmüştür. Türkiye'nin yanlış diplomasi planlamaları, bölgedeki oyuna gireceği öngörülmesi gereken yeni küresel aktörler Rusya ve Çin'in daha başından etkin şekilde devreye girmesine yol açmıştır. Özellikle Rusya'nın devreye girmesiyle Moskova-Şam arasındaki yeni flört havası, soğuk savaş dönemindeki stratejik işbirliğine yeniden dönüşe vesile olmuştur.Böylece siyasi iktidarınyanlış adımları Esad'ın siyasi ömrünü uzatmıştır.
 
Türkiye'yi yönetenlerin diplomasi satrancındaki acemilikleri, bölgesel sorunları içinden çıkılmaz hâle getirmiş, Suriye konusunda bölge ülkeleri de bölünmüştür. Arap ülkeleri arasında sorunun çözümüne ilişkin fikir birliği sağlanamazken,Türkiye'nin kendine tayin ettiği konum, Irak ve Suriye'yi İran'a yaklaştırmıştır.
 
Diğer taraftan Ankara'nın Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimiyle ekonomik boyuttan öteye taşınan münasebetleri, Irak hükümetiyle ilişkilerin bozulmasına ve İran yönetiminin Bağdat'la daha da yakınlaşmasına yol açmıştır. Üstelik İran, İsrail ile arasındaki gerginliğe karşılık Suriye ve Irak'la ittifak ederekeline önemli bir koz geçirmiş bulunmaktadır. İran bölgede Türkiye'den daha etkin bir rol üstlenmekle kalmamış, Rusya ve Çin gibi küresel aktörlerin desteğini de fiilen arkasına almıştır.
 
Yıllardan beri beşli çete hâlinde uluslararası platformda her mevkii işgal ederek BM'yi işlemez hâle getiren daimi üyelerin Suriye konusunda ipe un serecekleri de öngörülememiş, BM'nin aktif şekilde devreye gireceği sanılmıştır. Batı dünyası Suriye krizinin çözümünü uzun zamana yayarak Türkiye'nin elini fazlasıyla zayıflatırken, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Esad'ın kısa zamanda iş başından gideceğini ilan ederek daha başından çuvallamıştır.
 
İktidarın Suriye konusunda bölgede egemen olan dinî ve etnik gerginlikleri okumaktan aciz tutumu, bölücü terör örgütüne alternatif fırsatlar hazırlamıştır. Sınırlarımızı kuşatan otorite boşluğundan da faydalanan PKK, yeni stratejiler uygulama fırsatıyakalamıştır. Üstelik Suriye'nin kuzeyindeki ayrılıkçı Kürt unsurların PKK ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimiyle flörtü de meseleyi yeni bir boyuta taşımıştır.
 
Türkiye'nin dış politikasına istikamet veren AKP'li millî görüş talebeleri, kendi modası geçmiş ideolojilerinin romantik dünyasından çıkamamıştır. Vaktiyle kendi davalarının propagandasına yönelik müsamerelerde oynadıkları hamasi rolleri, hayatın ve bölgenin gerçekleriyle buluşturmaya çalışmışlardır.
 
AKP iktidarının ön yargılı, kucaklayıcı olmaktan uzak ve sığ kimliği, coğrafyamızın gerçeklerini görmelerine en büyük engeldir. Bu kimlikle meselelere öyle at gözlüğüyle,hattâ şaşı bakılmaktadır ki Müslüman denince AKP hükümeti Gazze'den başka bir varlık görmemektedir. Musul ve Kerkük'te, Suriye kentlerinde ve köylerinde yaşayan Müslüman Türklerin ve öteki Müslüman toplulukların davalarına iltifat edilmemektedir.
Türk dışişleri ve hükümetin başı, İsrail ile yaşanan Gazze gerginliğine benzer çocuksu bir tavrı bir anda Suriye ile ilişkilerde de sergileyerek acemiliğini göstermiştir. Bu vahim tablo, dış politikada hamaset ve ideolojik yaklaşımlarla sorunların çözülemeyeceğine en çarpıcı örnektir. Oysa AKP'nin beğenmediği evvelki Cumhuriyet idareleri, bölge ülkelerinde ve coğrafyamızda yaşayan çeşitli dinler ve halklar arasındaki dengeyi öteden beri gözeten akılcı politikalar yürütmüşlerdir.
 
Ne yazık ki bugün Washington yönetimi başta olmak üzere Batılı ülkeler, AKP hükümetinin zaaflarından fazlasıyla yararlanmaktadır. Bu nedenle mevcut iktidar Dışişlerinde ülkeyi felakete sürüklemeye devam etmekte ve ateş çemberi içindeki coğrafyamızda meçhule doğru yol almaktayız.
 
Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Konyaspor 34 36
16. Gaziantep FK 34 34
17. Hatayspor 34 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Girona 33 71
3. Barcelona 32 70
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14