05.09.2013, 04:05
Siyasetin Üç Unsuru
Bizim memlekette eyleme değil söyleme bakarlar. “Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” dense de, boştur. “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diye bir atasözü daha vardır. Bizim millet atasözleriyle, özdeyişlerle konuşur, ne var ki; önemli olan söylenenlerdir, sahnede ortaya konulan performanstır, ne yapılan işin, ne de arkadaşın önemi vardır.
Mesela; Şöhret olmak için yemedik halt bırakmayan kaşar hanımefendi şöhret olduktan sonra bir takım kurallar manzumesi uygularsa namuslu kadındır, namus abidesidir.
Kürsüde kahraman kesilen vaizin duruşu yeter; nasıl yaşadığı, ne yaptığı umurunda değildir milletin. Yıllarca “İslamcı Yazar” olarak boy gösteren bunağın sapkınlığı bile tarafgirlik dairesi içerisinde tartılır.
Kamu malını talan eden hırsız için bile “hiç olmazsa namaz kılıyor” derler…
Birde gözyaşlarında gemi yüzdürenler vardır. Ağlarlar… Her köşeye sıkıştıklarında gözyaşlarına sığınırlar.
Zengin züppesinin babasını yumuşatmak için yaptığı tafra gibidir ağlamaları. Jüri, saf Anadolu insanından oluşuyorsa siyasetin en ucuz ve verimli tarlasıdır ağlamak.
Dünyayı Müslümanların kanı ile sulayanların müttefikleri bir kız çocuğu için ağlar, gündem oluştururlar.
Malzeme iyiyse muhalif Rabia’nın “İhvan” dolu eylemleridir İslami olan, mezhep dışı Uygurlar için zulüm olası durumdur. Müslümanlık coğrafi sınırlar ile çizilmiştir, Mısır’dan, Suriye’den Filistin’den öteye geçemez gözyaşları. Müslüman olan Türk’se görmezler, duymazlar, telaffuz etmezler. Zihinlerine yerleştirilen Arabi bir çip vardır; “Takva Ölçer.” Mezhepler konseptinde değer bulur Müslüman, meşrebi farklı olan Gayr-i Müslim’dir çünkü.
Ağladıkları siyasi figürlerdir. “Sümeyye” gibi analar yanar yaktıkları ateşlerde de, vicdanları sızlamaz… Vatandaş; yanan ateşe değil, ateşte cayır cayır yanana değil de, ateş yakarak günahıyla masumları katledenin gözyaşına inanır…
Yaptım ama hele bir sor, niye yaptım? Maho’nun en güçlü silahıdır bu replik. Türk Sinemasının en güzide sosyal içerikli filmlerindendir; Banker Bilo. Saf Anadolu garibanı karın tokluğuna gurbette çırpınıp durur. Her defasında kazık yemesine rağmen “yaptım ama bir sor, niye yaptım?” diyen bir şark kurnazı vardır karşısında… Bizim halimiz de aynen öyledir.
Mısır’ı karıştıran küresel proje taşeronları Rabia için ağlarlar… Dört yaparlar… Arap rüzgârları sayesinde rejim yıkanlar, hesapsız yıkımın enkazı altında can veren masumları hiçe sayarlar. Rüzgâra karşı direnen Suriye ise muhalif pazarında bomba olurlar, karaborsada silah. Kanlı iç savaşların tarafı olur egolu “meşru İslamcı.” Hesap sormaya kalkarsanız “yaptım ama hele bir sor niye yaptım” der, öylece kalırsınız.
BOP denilen kanlı projenin kiralık tetikçileri balık hafızasına güvenirler milletin. Irak’ta milyonlarca Müslüman, Müslüman’ı bırakın her şeyden önce insan katledildi. Katlin kanlı elleri, katilin müttefikleri “kanun yapıcı” olarak İslam’a hizmete devam etmektedir…
Esaretin Bedeli, Stephen Edwin King’in müthiş romanıdır. Sonraları sinemaya da uyarlanan romanda, bir cezaevi müdürü vardır. Müdür; İncil’e olan tutkusu ile tanınır. Gerçekte İncil ve dindarlık kirli işlerinin üzerini örten örtüden ibarettir. ABD’li yazarın son derece önemli bu tespiti ABD’nin dış politikasının reel dayanağıdır. İç politikada laiktir sonuna kadar. Ortadoğu Müslümanlarını ideolojik İslam ile kontrol etmektedir küresel şeytan. Siyasal İslam muhteviyata bakmaz, iktidara giden her yol mubahtır çünkü.
Takiyye mekanizması tüm stratejilerin üzerindedir. Bilim adamları, askerler, liberaller altmışsekiz kuşağı solcular, yetmez ama evetçiler, eski ülkücüler takiyye stratejisinin kurbanıdır. Komplo teorisyenlerin bütün savlarını boşa çıkartan, Oscar’lık oyunlarıdır takiyyecilerin.
Siyasal İslam; rant dağıtmayı meşrulaştırıp, yandaş üretmeyi, yandaşa peşkeş çekmeyi mekanizma haline getirmiştir. Yandaş patronun işçi haklarına olan husumeti göz ardı edilir. Yetim malını gasp ettiği görmezden gelinir, usulsüz rezidanslar, talan edilen ormanlar, kaçak dikilen villalar… Gittiği Umre kadardır esas patrona olan yakınlığı.
Ortaoyunudur milletin izlediği. Sinema izlerken bile senaryo gereği kötü olanı yolda çevirip, evire çevire döven millet, objektif olabilir mi? Duygusal kanaatler hâkim olur karar verirken. Sübjektif heyecan dehlizlerinde kendini kaybeder; Usta’nın bilmem neresinde kıl olur, layıkıyla, Yaratan’a kul olmaz…
Böyle bir millete rağmen milliyetçilik; karşılıksız sevmenin en bariz örneğidir. Bölene, ayrıştırana, milletin arasına husumet tohumları ekenlere karşı, böldürmeyeceğim, ayırmayacağım, etnik ırkçılığa milletimi kurban etmeyeceğim diyen tek milliyetçilik Türk’ün milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçisidir güya, köşe başlarını tutan, iktidardan, güçten nemalanan birçok muhafazakâr kanaat önderi, Milliyetçiliği ayaklar altında pespaye edenlerin kurşun askeridir zevceleri.
Üç unsur vardır; din, makarna ve makam… Dinini istismar edene kul olur millet. Kendi vergisiyle makarna alıp, şahsiyeti karşılığı kendisine satana minnet duyar makarnacı. Vatan makamdan ibarettir bürokrata, teknokrata göre…
Kendisini seveni sevmez bizim millet. Kendinden olanın hükmü sürmez, “Ev danasından öküz olmaz” çünkü. Lağım işçisi gözüyle görüp, geçmişin bütün tıkanmış fosseptiklerini temizlemesini bekler, Vidanjörü bozar küresel sermaye, Vatanseverlik fosseptik çukurunda kaybolur gider… Tuhaf bir ironidir, idealize olmuş tipler. “Ne mutlu Türk’üm” demeye devam ederler.
Siyasetin rekabet denetmenidir ahlak, hukuk ve laiklik. Eskinin statükosu laiklik vurgusuyla haksız rekabet yaparken, yeninin statükosu dini söylemlerle meydanlardadır. İhanet sarmalındadır millet, Siyaset kurumu bir paradokstur aslında. Sen istediğin kadar vatansever ol, din için devlet içi öl! Üç unsur vardır demiştik, en büyük realitedir o üç unsur.
Mesela; Şöhret olmak için yemedik halt bırakmayan kaşar hanımefendi şöhret olduktan sonra bir takım kurallar manzumesi uygularsa namuslu kadındır, namus abidesidir.
Kürsüde kahraman kesilen vaizin duruşu yeter; nasıl yaşadığı, ne yaptığı umurunda değildir milletin. Yıllarca “İslamcı Yazar” olarak boy gösteren bunağın sapkınlığı bile tarafgirlik dairesi içerisinde tartılır.
Kamu malını talan eden hırsız için bile “hiç olmazsa namaz kılıyor” derler…
Birde gözyaşlarında gemi yüzdürenler vardır. Ağlarlar… Her köşeye sıkıştıklarında gözyaşlarına sığınırlar.
Zengin züppesinin babasını yumuşatmak için yaptığı tafra gibidir ağlamaları. Jüri, saf Anadolu insanından oluşuyorsa siyasetin en ucuz ve verimli tarlasıdır ağlamak.
Dünyayı Müslümanların kanı ile sulayanların müttefikleri bir kız çocuğu için ağlar, gündem oluştururlar.
Malzeme iyiyse muhalif Rabia’nın “İhvan” dolu eylemleridir İslami olan, mezhep dışı Uygurlar için zulüm olası durumdur. Müslümanlık coğrafi sınırlar ile çizilmiştir, Mısır’dan, Suriye’den Filistin’den öteye geçemez gözyaşları. Müslüman olan Türk’se görmezler, duymazlar, telaffuz etmezler. Zihinlerine yerleştirilen Arabi bir çip vardır; “Takva Ölçer.” Mezhepler konseptinde değer bulur Müslüman, meşrebi farklı olan Gayr-i Müslim’dir çünkü.
Ağladıkları siyasi figürlerdir. “Sümeyye” gibi analar yanar yaktıkları ateşlerde de, vicdanları sızlamaz… Vatandaş; yanan ateşe değil, ateşte cayır cayır yanana değil de, ateş yakarak günahıyla masumları katledenin gözyaşına inanır…
Yaptım ama hele bir sor, niye yaptım? Maho’nun en güçlü silahıdır bu replik. Türk Sinemasının en güzide sosyal içerikli filmlerindendir; Banker Bilo. Saf Anadolu garibanı karın tokluğuna gurbette çırpınıp durur. Her defasında kazık yemesine rağmen “yaptım ama bir sor, niye yaptım?” diyen bir şark kurnazı vardır karşısında… Bizim halimiz de aynen öyledir.
Mısır’ı karıştıran küresel proje taşeronları Rabia için ağlarlar… Dört yaparlar… Arap rüzgârları sayesinde rejim yıkanlar, hesapsız yıkımın enkazı altında can veren masumları hiçe sayarlar. Rüzgâra karşı direnen Suriye ise muhalif pazarında bomba olurlar, karaborsada silah. Kanlı iç savaşların tarafı olur egolu “meşru İslamcı.” Hesap sormaya kalkarsanız “yaptım ama hele bir sor niye yaptım” der, öylece kalırsınız.
BOP denilen kanlı projenin kiralık tetikçileri balık hafızasına güvenirler milletin. Irak’ta milyonlarca Müslüman, Müslüman’ı bırakın her şeyden önce insan katledildi. Katlin kanlı elleri, katilin müttefikleri “kanun yapıcı” olarak İslam’a hizmete devam etmektedir…
Esaretin Bedeli, Stephen Edwin King’in müthiş romanıdır. Sonraları sinemaya da uyarlanan romanda, bir cezaevi müdürü vardır. Müdür; İncil’e olan tutkusu ile tanınır. Gerçekte İncil ve dindarlık kirli işlerinin üzerini örten örtüden ibarettir. ABD’li yazarın son derece önemli bu tespiti ABD’nin dış politikasının reel dayanağıdır. İç politikada laiktir sonuna kadar. Ortadoğu Müslümanlarını ideolojik İslam ile kontrol etmektedir küresel şeytan. Siyasal İslam muhteviyata bakmaz, iktidara giden her yol mubahtır çünkü.
Takiyye mekanizması tüm stratejilerin üzerindedir. Bilim adamları, askerler, liberaller altmışsekiz kuşağı solcular, yetmez ama evetçiler, eski ülkücüler takiyye stratejisinin kurbanıdır. Komplo teorisyenlerin bütün savlarını boşa çıkartan, Oscar’lık oyunlarıdır takiyyecilerin.
Siyasal İslam; rant dağıtmayı meşrulaştırıp, yandaş üretmeyi, yandaşa peşkeş çekmeyi mekanizma haline getirmiştir. Yandaş patronun işçi haklarına olan husumeti göz ardı edilir. Yetim malını gasp ettiği görmezden gelinir, usulsüz rezidanslar, talan edilen ormanlar, kaçak dikilen villalar… Gittiği Umre kadardır esas patrona olan yakınlığı.
Ortaoyunudur milletin izlediği. Sinema izlerken bile senaryo gereği kötü olanı yolda çevirip, evire çevire döven millet, objektif olabilir mi? Duygusal kanaatler hâkim olur karar verirken. Sübjektif heyecan dehlizlerinde kendini kaybeder; Usta’nın bilmem neresinde kıl olur, layıkıyla, Yaratan’a kul olmaz…
Böyle bir millete rağmen milliyetçilik; karşılıksız sevmenin en bariz örneğidir. Bölene, ayrıştırana, milletin arasına husumet tohumları ekenlere karşı, böldürmeyeceğim, ayırmayacağım, etnik ırkçılığa milletimi kurban etmeyeceğim diyen tek milliyetçilik Türk’ün milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçisidir güya, köşe başlarını tutan, iktidardan, güçten nemalanan birçok muhafazakâr kanaat önderi, Milliyetçiliği ayaklar altında pespaye edenlerin kurşun askeridir zevceleri.
Üç unsur vardır; din, makarna ve makam… Dinini istismar edene kul olur millet. Kendi vergisiyle makarna alıp, şahsiyeti karşılığı kendisine satana minnet duyar makarnacı. Vatan makamdan ibarettir bürokrata, teknokrata göre…
Kendisini seveni sevmez bizim millet. Kendinden olanın hükmü sürmez, “Ev danasından öküz olmaz” çünkü. Lağım işçisi gözüyle görüp, geçmişin bütün tıkanmış fosseptiklerini temizlemesini bekler, Vidanjörü bozar küresel sermaye, Vatanseverlik fosseptik çukurunda kaybolur gider… Tuhaf bir ironidir, idealize olmuş tipler. “Ne mutlu Türk’üm” demeye devam ederler.
Siyasetin rekabet denetmenidir ahlak, hukuk ve laiklik. Eskinin statükosu laiklik vurgusuyla haksız rekabet yaparken, yeninin statükosu dini söylemlerle meydanlardadır. İhanet sarmalındadır millet, Siyaset kurumu bir paradokstur aslında. Sen istediğin kadar vatansever ol, din için devlet içi öl! Üç unsur vardır demiştik, en büyük realitedir o üç unsur.
15
açık
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 36 | 99 |
2. Fenerbahçe | 36 | 93 |
3. Trabzonspor | 36 | 61 |
4. Başakşehir | 36 | 58 |
5. Beşiktaş | 36 | 55 |
6. Kasımpasa | 36 | 52 |
7. Alanyaspor | 36 | 50 |
8. Rizespor | 36 | 49 |
9. Sivasspor | 36 | 48 |
10. Antalyaspor | 36 | 45 |
11. A.Demirspor | 36 | 44 |
12. Samsunspor | 36 | 42 |
13. Kayserispor | 36 | 41 |
14. Konyaspor | 36 | 40 |
15. Ankaragücü | 36 | 39 |
16. Gaziantep FK | 36 | 38 |
17. Hatayspor | 36 | 37 |
18. Karagümrük | 36 | 37 |
19. Pendikspor | 36 | 36 |
20. İstanbulspor | 36 | 16 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Eyüpspor | 34 | 75 |
2. Göztepe | 34 | 70 |
3. Sakaryaspor | 34 | 60 |
4. Bodrumspor | 34 | 57 |
5. Ahlatçı Çorum FK | 34 | 56 |
6. Kocaelispor | 34 | 55 |
7. Boluspor | 34 | 53 |
8. Gençlerbirliği | 34 | 51 |
9. Bandırmaspor | 34 | 50 |
10. Erzurumspor | 34 | 44 |
11. Ümraniye | 34 | 43 |
12. Manisa FK | 34 | 40 |
13. Keçiörengücü | 34 | 40 |
14. Adanaspor | 34 | 39 |
15. Şanlıurfaspor | 34 | 38 |
16. Tuzlaspor | 34 | 38 |
17. Altay | 34 | 10 |
18. Giresunspor | 34 | 7 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. M.City | 37 | 88 |
2. Arsenal | 37 | 86 |
3. Liverpool | 37 | 79 |
4. Aston Villa | 37 | 68 |
5. Tottenham | 37 | 63 |
6. Chelsea | 37 | 60 |
7. Newcastle | 37 | 57 |
8. M. United | 37 | 57 |
9. West Ham United | 37 | 52 |
10. Brighton | 37 | 48 |
11. Bournemouth | 37 | 48 |
12. Crystal Palace | 37 | 46 |
13. Wolves | 37 | 46 |
14. Fulham | 37 | 44 |
15. Everton | 37 | 40 |
16. Brentford | 37 | 39 |
17. Nottingham Forest | 37 | 29 |
18. Luton Town | 37 | 26 |
19. Burnley | 37 | 24 |
20. Sheffield United | 37 | 16 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Real Madrid | 36 | 93 |
2. Barcelona | 36 | 79 |
3. Girona | 36 | 75 |
4. Atletico Madrid | 36 | 73 |
5. Athletic Bilbao | 36 | 62 |
6. Real Sociedad | 36 | 57 |
7. Real Betis | 36 | 56 |
8. Villarreal | 36 | 51 |
9. Valencia | 36 | 48 |
10. Getafe | 36 | 43 |
11. Deportivo Alaves | 36 | 42 |
12. Sevilla | 36 | 41 |
13. Osasuna | 36 | 41 |
14. Las Palmas | 36 | 38 |
15. Rayo Vallecano | 36 | 38 |
16. Celta Vigo | 36 | 37 |
17. Mallorca | 36 | 36 |
18. Cadiz | 36 | 32 |
19. Granada | 36 | 21 |
20. Almeria | 36 | 17 |