15.03.2013, 08:24

Yeni Osmanlı ve Yeni Türkiye

 “ “Yeni Osmanlı”da “yeni” olan pek bir şey yok. Sadece ABD’yi ve İsrail’i de denkleme eklemek ve İngiltere’nin yaptıklarıyla beraber anmak yeterli. Ancak bu hadise Kemalistlerin düşündüğü gibi, Cumhuriyetle değil Osmanlı’yla hesaplaşmadır. Verdikleri nişanların bir nedeni olmalı değil mi? Osmanlı’yı değil, yeni Abdülmecit’i taltif etmek için. Bu durum dahi Osmanlı’nın son dönemiyle Cumhuriyetin son dönemlerinin benzeştiğini göstermek için yeterlidir. „

Temcit pilavı diye bir tabir var hani. Bu “Yeni Osmanlı” da öyle işte. Osmanlı’nın yenisi olur mu, bilmiyorum. Eğer Osmanlı olacaksa, ben eskisini ve eskimemiş dönemini istiyorum. “Yeni Osmanlı” sadece kavram olarak yeni. Osmanlının ruhu “yenilendiğinde” Sultan Abdülmecit vardı sahnede. O nedenle, “Yeni Osmanlı” unvanını olarak en iyi Abdülmecit temsil ediyor. 

Sanırım bu nedenle,  geçenlerde Abdülmecit’in 150. ölüm yıldönümünde anma toplantıları yapıldı. Neden Fatih Sultan Mehmet,  Yavuz Sultan Selim, Kanuni değil? Üstelik “Muhteşem Süleyman” dizisi de tam popülarite kazanmışken. Ya da en azından neden 4. Murat anılmadı da, Abdülmecit anıldı? “Ulu Hakan Abdülhamit Han” vardı hani; çöken Devleti, 33 sene ayakta tutan.

Nedeni basit aslında: şu anki “reformların” öncüsü olarak Abdülmecit görülüyor. Daha da ilginç olanı aslında Cumhuriyetin temel felsefesi de Abdülmecit’inkine yakındı. Görünen o ki, haldeki “reformları” tarihten bir Sultan’ın yaptıklarıyla özdeş tutma ve meşrulaştırmak amaç. Çünkü Osmanlı sultanı deyince milletin çoğu ya evliya ya da fatih unvanıyla özdeş tutmaya meyilli. 

Dahası, Osmanlı baştan sona kutsallık halesi içinde sunulur. Ancak Mustafa Kemal söz konusu olunca takvimin algıları farklı işler. Osmanlı’yı vurmak için Cumhuriyet, Cumhuriyeti vurmak için Osmanlı devreye sokulur. “Yeni”lenme çabasında ikisi de birbirini eskitip kaybeder.

Osmanlı, Abdülmecit’e kadar kendisini kendi siyasi, kültürel değerleri ile yeniledi. Abdülmecit ile başlayan “ötekilerin” kalıplarına kendini uydurmak çabası oldu. O nedenle, “yeni”lenmeye başladı Osmanlı. Birinci Yeni Osmanlı Abdülmecit dönemi oldu. İkinci Yeni Osmanlı Meşrutiyetle gerçekleşti. Üçüncü Yeni Osmanlı Cumhuriyetle başladı. Osmanlı ve Hanedanlık bitmişti sadece. Mustafa Kemal’in bir Osmanlı subayı olduğunu sevenleri de unutur sevmeyenleri de.  Yenilenen coğrafyalar ve siyasetin en eski kalan meselesi budur. 

Halbuki“Yeni Dünya” düzenine uyum sağlamak için yapılması gerekli şeyler Osmanlı’nın yenisiyle oldu. Yani yenileriyle… Osmanlı’nın adını banka yaparak Osmanlı Devletinden güç alan Kapitalizm olmadı mı? Bugünlerde yeniden yenilenme çabalarının arkasında da aynı gerçekler var. 

Konuya ilk belirgin atıf 12 Haziran seçimleri öncesinde olmuştu. İktidarın seçim yatırımı olarak ortaya attığı İstanbul’da kanal projesini tanıtırken Başbakan; “Bu proje Marmarayla birlikte Dedem Abdülmecit’e aittir. Bunu benim dedem istedi. Onun için yapıldı bu proje” demişti. Osmanlı’nın adına teşne olunca Osmanlı’nın hangi döneminin esas alındığı arada kaynamıştı.

Peki, “Yeni Osmanlı”nın Sultanı Abdülmecit nasıl biriydi? Abdülmecit, aslında Osmanlı’nın 1920’de değil, ta o zamanlar bittiğini temsil eden bir padişahtı.

Batı kültürüyle yetişmişti. Eğiminde “yerli” denebilecek bir unsur hemen hiç yoktu. Kültür olarak, Osmanlı’nın geleneksel değerlerinden uzaktı. Diplomatik olarak, en ağır anlaşmaların yapıldığı zamanlardan biriydi. Ekonomik olarak, Osmanlı’nın çöktüğü, buna rağmen sefahat sarayları yapıldığı zamandı. İyi Fransızca konuşur ve Batı müziğinden hoşlanırdı Abdülmecit. Yenilenmek ve yenilemek istiyordu Osmanlı’yı. Babası II. Mahmut gibi, aslında Eski Osmanlı’nın varlığına bir antitez geliştirdi. Bükülmeyen Osmanlı onunla resmi olarak bükemediği eli, resmi olarak öptü. Muhafazakâr kesimin yıllarca nefretle andığı Reşit Paşa ve Tanzimat Fermanı onun zamanında zuhur etti. 

Abdülmecit bu eleştiri ve tepkileri  “Mutaassıp” kesimlerden kendi zamanında görmüştü zaten. “Cuma selamlığına çıkarken” resimleri yaptırdı Paolo Verona’ya (1840). Cuma namazını diğer sultanlar da kılardı, ama bunu resmettirtmek Abdülmecit’in mahareti oldu. Sanki kendisini dini ve kültürel yönden eleştirenlere cevaben yaptırtmıştı resmi.

Mısır Valisi, Osmanlı’ya Abdülmecit zamanında meydan okudu, mağlup etti. Osmanlı “şaki” hükmünde olan Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'yı bağışladı. Uzlaştı kendi valisiyle Osmanlı çünkü eski Osmanlı çok uzaklar kalmıştı. Hatta uzlaşmayı bile kendi şartlarında ve kendince yapamadı. İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya ve Prusya ortak nota verdiler. Mısır sorununun “kendilerine danışılmadan” çözülmemesini istediler (27 Temmuz 1839). 

“Yeni Osmanlı” bu notayı Itri’nin bestesini dinler gibi, huşuyla dinledi. Osmanlı Devleti, tamamen Avrupa devletlerinin güdümüne girmiş oldu. Ancak bu devletlerin “inayetiyle” Mısır valiliği Mehmet Ali Paşa'ya bırakılarak, ele geçirdiği topraklar ve Osmanlı donanması geri alınabildi. 

Dahası da var. Tanzimat’ın öngördüğü ilkeleri uygulamak için Meclis-i Âli-i Tanzimat kuruldu (1853). Mâliye, Fransa'daki örgütlenme temel alınarak düzenlendi. Hıristiyanlardan alınan vergilerin toplanmasında patrikhanelerin aracılığı kabul edildi. Fransız ceza kanunu çevrilerek uygulamaya konuldu. Meclis-i Maarif-i Umumiye toplandı (1845). İlk idâdiler açıldı. 1847'de Mekâtibi Umumiye nezareti kuruldu. 1851'de ilk bilim akademisi sayılan Encümen-i Daniş açıldı. Askerlik yasası çıkarılarak (6 Eylül 1843) kura yöntemi benimsendi, askerlik süresi 4-5 yıl olarak sınırlandı.

Devlet ıslahat işleriyle uğraştığı sırada İngiltere ve Fransa'nın çıkar çatışmaları ve kışkırtmalarıyla Suriye ve Lübnan'da Dürzîler ile Marunîler arasında olaylar çıktı (1845). 1848 ihtilâlleri sırasında Avusturya'ya karşı bağımsızlık savaşı veren Macar yurtseverleri Türkiye'ye sığındı. Bab-ı Âli'nin, Avusturya ve Rusya'nın baskı ve tehditlerine karşın sığınanları geri vermemesi Avrupa'da Osmanlı Devleti'nin saygınlığını yükseltti. Yani öyle algılandı, algılatıldı.

Kudüs'teki Katolikleri korumak için başvuran Fransa, Ortodoksların haklarını korumak için Rusya harekete geçti. Abdülmecit, Rusya'ya savaş açtı (4 Ekim 1853); “Gazi” oldu. Osmanlı Devleti, müttefikleri İngiltere, Fransa, Piyemonte ile birlikte Kırım Savaşı'nı kazandı. 

Yalnız, Paris'te imzalanacak barış antlaşmasından önce padişah, Tanzimat Fermanı'nı tamamlayan Islahat Fermanı'nı ilân etmek zorunda bırakıldı (18 Şubat 1856). Azınlıklara, savaştan önce Rusların istediğinden daha fazla haklar veren bu belge, Paris Antlaşması'nı (30 Mart 1856)'da imzalayan İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya ve Piyemonte tarafından senet kabul edildi. Böylece, bir iç sorun olan ıslahat konusunda yabancılara müdahale hakkı tanınmış oldu. 

Ve daha nice olaylar oldu. Yani “Yeni Osmanlı”da “yeni” olan pek bir şey yok. Sadece ABD’yi ve İsrail’i de denkleme eklemek ve İngiltere’nin yaptıklarıyla beraber anmak yeterli. Ancak bu hadise Kemalistlerin düşündüğü gibi, Cumhuriyetle değil Osmanlı’yla hesaplaşmadır. Verdikleri nişanların bir nedeni olmalı değil mi?  Osmanlı’yı değil, yeni Abdülmecit’i taltif etmek için. Bu durum dahi Osmanlı’nın son dönemiyle Cumhuriyetin son dönemlerinin benzeştiğini göstermek için yeterlidir. 
Artık Yeni Türkiye’ye bakmak lazım…
Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 36 61
4. Başakşehir 36 58
5. Beşiktaş 36 55
6. Kasımpasa 36 52
7. Alanyaspor 36 50
8. Rizespor 36 49
9. Sivasspor 36 48
10. Antalyaspor 36 45
11. A.Demirspor 36 44
12. Samsunspor 36 42
13. Kayserispor 36 41
14. Konyaspor 36 40
15. Ankaragücü 36 39
16. Gaziantep FK 36 38
17. Hatayspor 36 37
18. Karagümrük 36 37
19. Pendikspor 36 36
20. İstanbulspor 36 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 58
8. M. United 37 55
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 35 76
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 35 70
5. Athletic Bilbao 35 62
6. Real Betis 35 55
7. Real Sociedad 35 54
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 35 48
10. Getafe 35 43
11. Deportivo Alaves 36 42
12. Sevilla 36 42
13. Osasuna 36 41
14. Rayo Vallecano 36 38
15. Las Palmas 35 37
16. Mallorca 36 36
17. Celta Vigo 35 34
18. Cadiz 36 30
19. Granada 36 21
20. Almeria 35 17