Turancılık Nedir?

Fransız ihtilali dünyada milli devletlerin kurulması fikrini uyandırdı. İmparatorlukların parçası olan devletler özellikle 19.yy itibariyle bağımsızlıklarının peşine düştüler. Osmanlı Devleti de bu düşünceden nasibini acı tecrübelerle almış oldu.

19.yy'ın son çeyreği itibariyle Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Türkler de kimliklerinin farkına varmaya başladı. Öncelikle dilde Türkçeleşmenin ve sadeleşmenin tartışmaları yapıldı, ardından ise devleti ayakta tutmak için içinde Türkçülüğün de olduğu fikirlerin tartışıldığını görüyoruz.

Türkçülük fikrinin öncüleri de Rusya'nın işgali altında olan Türk devletlerinin mensupları oldu. Bu isimler Osmanlı topraklarında yeni bir heyecan uyandırdı. Türk entelijansı Türk milli kimliğini tanımaya başladı.

Osmanlı Devleti'nin dağılma döneminde devleti ayakta tutmak için mücadele eden ve canını verenler devletin kuruluşunda da olduğu gibi Türklerdi. Bu sosyal gerçek bağımsızlık savaşının da yeni kurulan Türk devletinin de çıkış noktası oldu.

1. Dünya Savaşı sırasında Çarlık Rusya'nın yıkılışı Türk dünyasında heyecan yarattı. Özellikle Türk kimliğine atıf yapılan yıllara rast gelmesi Türk birliği hayallerini de güçlendirdi. Bütün dünya savaştaydı ve sınırlar her gün değişiyordu. Böyle bir ortamda Türk birliğini sağlamak askeri operasyonlarla olası bir hal alıyordu.

1. Dünya Savaşı'nı kaybeden ülkelerden olmamız önceliği Anadolu'nun düşman işgalinden kurtarılması düşüncesi aldı. Başkenti işgal edilen, toprakları itilaf devletlerince pay edilen bir milletin ilk düşüncesinin vatanı kurtarmak olması gayet anlaşılır bir tavırdı. Vatan olmadan bağımsızlık olmazdı, bağımsızlık olmadan da Turan'a varmak mümkün değildi.

1. Dünya Savaşı sonunda sınırlar değişti. Türk devletleri arasına başka sınırlar koyuldu. Türk devletlerinin sınırlar aracılığıyla birleşmesi mümkün değildi artık. Güçlü olmazsanız kuralları başkaları koyar, sınırları da başkaları çizer.

Elbette gönlümüze sınırlar çizmedik. Cumhuriyetin ilanından sonra Türk Milliyetçisi düşünce ve fikir adamları Turan hayalini hep canlı tuttu. Turan hakkında kitaplar yazıldı, şiirler okundu, müsamereler yapıldı. Türk gençliği bu yayınlar sayesinde Turancılık fikrini yaşatmaya çalıştı. Türk Milliyetçisi aydınların, siyaset adamlarının ve öğrencilerin ödediği bedeller Turancılık fikrinin ölmeyeceğinin bir göstergesidir. 

Bugün geldiğimiz noktada Turancılık fikri ilk zamanki ham halinden başka bir noktaya evrildi. Türk gençleri sınırları aşıp Türkleri birleştirme hayalini daha gerçekçi bir zeminde tartışıyor artık.

Türk Milleti olarak büyük idealimizin yani Kızılelmamızın Turan olduğunu söylüyoruz. Hayallerimiz Turan'a dairdir. Bu ölmez bir dilektir. 

100 yıl önce Türk ülkelerinin sınır birliğinden oluşan bir yapıyı düşünebilirken ya da hayal edebilirken bugün o günün şartlarından doğan bir düşünceyi hayata geçirme şansımız yok.

Turancılık fikri de dünya şartlarının gelişimine bağlı olarak değişti ve gelişti. Bunun idrakinde olmamız gerekir. Bugün hala sınır birliğinden oluşacak bir yapıyı düşünürsek hayal kırıklığına uğramamız kaçınılmaz olur.

Ben bir Türk olarak Türk birliğinin gerçekleşmesini hayal ediyorum. Bu birliğin blr sınır birliği olamayacağını da biliyorum.

Bugün olası bir Türk birliği Avrupa Birliği konseptinde teşekkül edebilir. Türk ülkeleriyle bir siyasi birlik oluşturup, dil birliğinin ve ortak tarihi geçmişin kazanımlarıyla birlikte sosyo ekonomik ve kültürel bir birleşim sağlanabilir.

Bu birleşimin sonucu olarak ortak pazar kurulur, birliğin üyesi ülkeler ihracatını ve ithalatını yapar. Yer üstü ve yer altı kaynaklarının bu ortak pazar aracılığıyla dağıtımı sağlanır. 
Bu birliğin oluşmasıyla birlikte birliğin mensubu ülkeler arasında seyehat serbestliği olur.

21.yy dünyasında sınır birliğinden oluşan bir yapıyı uygulanabilir kılmak mümkün değildir. Daha akılcı olup, pratik davranarak tarihi bir zorunluluğu ve misyonu yerine getirmeliyiz.

Yüreği Turan ile atan dava arkadaşlarımız da hayal dünyasından bir an önce çıkıp gerçek dünya ile tanışmalıdır.

Yaşasın Türk Birliği-Yaşasın Turan