EKRANDAKİ UTANMAZ YÜZLERE BAKIN HELE

Zira Dağlıca baskınının hemen ertesinde,Başbakan   Bülent Arınç'IN, TRT Şeş'in Kuzey Irak'a yönelik Soranice haber bülteninin yayına başlaması dolayısıyla, Mesut Barzani ile yaptıkları  , her halde hayatlarında olmadıkları kadar kahırlanmış ve bu   lanet etmişlerdir.

Mesut Barzani'nin, bu konuşmada bir Kürt   bahsederek, "bizim tavrımız çok açık ve çok belli. Biz Türkiye'deki   de söylüyoruz. Parlamento içinde faaliyetlerine devam etmelerini istiyoruz."Şeklindeki sözleriyle hem TBMM içindeki PKK'nın siyasi uzantısı gibi faaliyet icra eden kesimin, hem de Parlamento'da ki Kürt diye gördüğü bazı   emir ve komutasının kendi ellerinde olduğunu ima etmiştir.

Maatteessüf ki adeta meydan okuyan bu diklenmeyi ve de tüm bu alçakça cümleleri, Başbakan Yardımcısı Arınç'ın da, gözünün içine baka baka sarf edebilmiştir.

Bu cüretkâr tavra rağmen, karşısında oturan ve bu coğrafyanın asıl hâkimi Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu ürkek Bakanı da kalkıp kendisine; "hem gazi Meclisi'mizin hem de ülkemizin iç işlerine karışacak kim olursa olsun, millet ve devlet olarak gözlerini oyarız" diyecek cesareti ortaya koyamamıştır.

Dolayısıyla peşmerge başının bu sözlerinin hangi hedef ve fitneye matuf olduğunu idrak edemeyecek kadar da milli tefekkürden uzak, milli benliğini ve kimliğini kaybetmiş, garabet ve berbat bir zihniyetle karı karşıya olduğumuz bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Etnik-bölücü terör meselesini örtbas edip, sözde "Kürt meselesi var" diyerek ortaya çıkan ve bu olmayan meseleyi sancak yapıp elde dolaştıran ne kadar yandaş ve yanaşma kişi, çevre ve parti varsa başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, hepsini teşekkürle taltif eden ve öpücüklere boğan bu zevatın PKK örgütünün yardakçılarından ve fitne başlarından birisi olduğu bilinmektedir..

Dolayısıyla Küresel güçlerin emrinde olup, onların bölgedeki bekçiliğini yapan, Kerkük ve çevresindeki Türkmen kardeşlerimizin kanını elinde taşıyan böylesi bir hain zihniyetten yardım umacak kadar küçülen bugünkü AKP iktidarını ve sorumlularını milletimiz asla affetmeyecektir.

Bu arada Başbakan yardımcısı Arınç'ın; etnik bölücü PKK terörünün ve açılım projesinin nihai hedefindekiparçalanmış bir vatan, bölünmüş bir millet ve dağılmış bir devlet yaratmak isteyen niyetine destek verip, arka çıkanIrak'ın kuzeyindeki akrep yuvasının başına, 'MHP'yi jurnallemesi' ve"MHP'nin bu ihanet projesine destek vermediğini"ifade etmesi, şüphesiz ki, 'söyleyene değil, 'söyletene bak'hakikatinin yansımasıdır..

Bu irade dışı beyan, çok şükürler olsun ki; Türk milletini ve Devletini Ebed- müddet yaşatmak gayesiyle yola çıkan Milliyetçi hareketliler için farkında olunmasa da bir hakkın teslimidir.

Sayın Arınç bilmelidir ki; en başta, Öcalan'a ev hapsi isteyen arzusu ve şimdi de Barzani'yi aklamaya çalışan çabaları dâhil olmak üzere, ne kadar gayr-i milli söz ve niyetleri varsa tamamı; kendilerinin, PKK'lıların ve onların arkasında duran ihanet odaklarının hoşuna gitse bile, milletimiz böylesi bir kaypak ve korkak siyasi zihniyeti ; "Allah'a havale etmiştir".

Milli tarih şuuru sahibi herkes bilmektedir ki; ayrılıkçı arzulardan beslenen ihanet dalgası geçmişte de böyle başlamış, felaket sinyalleri böyle çalmıştı. O zamanlarda cennet vatanımız bugünkü gibi yangın yerine dönmüş, ocaklar böyle sönmüştü.

Amma velakin ülkenin sevk ve idaresini elinde bulunduran Damat Ferit Paşalar da, tıpkı bugünün AKP hükümeti ve yöneticileri gibi davranmış, ihanetle mücadele yerine müzakere masasına oturmuş, taviz üzerine taviz vermişti.

Sonuç olarak tekrar ortaya çıkmıştır ki; Türk milletinin ve devletinin bağımsızlığını, milletimizin birlik ve bütünlüğünü yaşatmaya, vatanımızı böldürmemeye kararlı ve azimli Milliyetçi Hareket Partisi ve mensuplarından başkası kalmamıştır.

Erbil ile Ankara arasında döşenmeye çalışılan bu ihanet taşlarını, Milliyetçi-Ülkücü Hareket er veya geç sahiplerinin başında parçalayacaktır.Bu böyle biline. Ne Mutlu Türküm Diyene