21.09.2012, 02:39

Davudizmin stratejik dehlizi

  Türk dış politikasına son 10 yılda sürekli gelişen bir Davudizmhâkim oldu. AKP Hükümeti hemen hemen hiç sorgulamadan Davutoğlu’nun politikaları arkasında durdu. Davutoğlu’nun ‘Stratejik Derinlik’ adlı kitabının yaşama geçirilmesi şeklinde gerçekleşen Türk dış politikası, stratejik bir derinlik ortaya koymaktan ziyade ülkemizi ve bölgemizi stratejik bir dehlize soktu. Ve bu dehliz bölge ülkelerini parçalanma sürecine götürüyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun öncelikle Irak’ın ve Suriye’nin parçalanması sürecine tarihsel bir katkı yaptığını daha önce gerçekleştirdiğimiz bir değerlendirmemizde ele almıştık. Bundan dolayı bu konuyu tekrar burada ele almayacağız. Davutoğlu, özellikle öngörü eksikliğinin iyice ortaya çıktığı Suriye politikası sürecinde kendisine yönelik eleştirilerin gittikçe arttığı bir süreçte, bir yandan halkla ilişkiler kampanyaları düzenleyerek imaj çalışması yaparak hatalarının üstünü örtmeye çalışıyor. Ancak bu kamuoyu çalışmalarının bir parçası olarak 17 Eylül 2012’de Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamalar, Ahmet Davutoğlu bölme/şekillendirme sırasında Türkiye Cumhuriyeti’nin de olduğunu gösterdi. Davutoğlu, bu konuşmasında Türk milliyetçiliği ile hesaplaşmanın zamanının geldiğini açıkladı. Türk milliyetçiliği ile hesaplaşmak, İstiklal Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkeleri ile hesaplaşmaktır.  

Çünkü Türk milliyetçiliği, İstiklal Savaşı’nın fikri ve ruhi dinamosu olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini oluşturmaktadır. Davutoğlu, söyleşide şöyle demektedir;  “19. YY ideolojisi olan ulusçuluk Avrupa’da feodalite ile bölünmüş yapıları bir araya getirip ulus devletleri doğurdu. Bizde ise tarihten gelmiş organik yapıları dağıtarak geçici ve suni karşıtlıklar ve kimlikler ortaya çıkardı. Hepimizin bu ayrıştırıcı kültürle hesaplaşma zamanı geldi.( ...) Herkesin toplumsal kültürel kimliği, dili, başlı başına insanlık birikimi açısından değerlidir. Ama bu, bölünme değil birleşme vasıtası olarak değerlendirilmeli ortak aidiyet bilincini güçlendirecek şekilde yorumlanmalıdır.”  

Davutoğlu’na göre, Türk milliyetçiliği ve Türkiye Cumhuriyeti, tarihten gelen organik yapıları dağıtmıştır.Oysa, Türk milliyetçiliği Osmanlı Devleti sınırları içinde en son doğan ve etkinleşen milliyetçiliktir. Önce Balkan halkları sonra Orta Doğu, Rusya-İngiltere ve Fransa’nın teşvik ve destekleri ile milliyetçilik esasında bir tepki geliştirmiş ve 1774 sonrasında Türk devletinden kaderlerini ayırmışlardır. Bazılarına ise Cezayir’de, Tunus’da Libya’da olduğu gibi seçme şansı dahi verilmeden Batı orduları tarafından işgal edilerek, Türk devletinden koparılmıştır. 

Türk milliyetçiliğinin devlet yaşamında etkin olması 1911’de Balkan Savaşı’nı kaybetmemizden sonradır.Osmanlı ordusunun gayrimüslim unsurları bir anda dağılmış veya arkadan vurmuştur orduyu. İşte bu savaştan sonra, artık Türk milliyetçiliğinden başka çıkar yol kalmamıştır. Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi de Türk milliyetçiliğinin ruhi ateşleyici zemini oluşturduğu savaşlardır. Türk Milliyetçiliği Osmanlı İmparatorluğunu dağıtan değil, dağılan imparatorluktan Türkün hukukunu savunan ve kurtaran düşüncedir. 

Türkiye Cumhuriyeti, Türk milliyetçiliği üzerine kurulmuştur ancak millet anlayışı Avrupa şovenizminin millet anlayışı gibi üstün gören, ırkçı, dışlayıcı değil, Türk kültür dairesi içindeki bütün Müslümanları Türk kabul eden bir anlayışa dayanmıştır. Bundan dolayı, Hıristiyan Türkler Yunanistan’a yollanırken, Balkanlardan gelen Türk olmayan Müslümanlar, Türk olarak kabul edilmiştir. Ne yazık ki,  “Ne mutlu Türküm diyene”  temeline dayanan, her vatandaşlık bağı ile Türkiye Cumhuriyetine bağlı olan herkesi Türk sayan anayasal zemin, Davutoğlu’na göre “geçici ve suni karşıtlıklar” ortaya çıkarmıştır. Bu yaklaşım, A. Öcalan’a taviz politikasının devamıdır.Davutoğlu’na göre etnik ve mezhepsel kimlikler ön plana çıkmalıdır ancak bu da ortak aidiyet bilincini güçlendirecek bir şekilde olmalıdır.  

Davutoğlu’na sorulması gereken soru; Türk milletini ayrıştırıcı olarak gördükten sonra, hangi ortak aidiyet zemininde insanlar birleştirilecektir? Bir ülkenin Dışişleri Bakanı’nın ülkenin milli kimliği ile ilgili sıkıntılı olması, milli güvenlik konusunda ağır tehditler yaratabilir. Nitekim Türkiye’nin Orta Doğu’da içine girmiş olduğu süreç, böyle bir zihinsel tutumun neticesidir.

Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 36 61
4. Başakşehir 36 58
5. Beşiktaş 36 55
6. Kasımpasa 36 52
7. Alanyaspor 36 50
8. Rizespor 36 49
9. Sivasspor 36 48
10. Antalyaspor 36 45
11. A.Demirspor 36 44
12. Samsunspor 36 42
13. Kayserispor 36 41
14. Konyaspor 36 40
15. Ankaragücü 36 39
16. Gaziantep FK 36 38
17. Hatayspor 36 37
18. Karagümrük 36 37
19. Pendikspor 36 36
20. İstanbulspor 36 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Newcastle 36 57
7. Chelsea 36 57
8. M. United 36 54
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 36 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 35 76
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 35 70
5. Athletic Bilbao 35 62
6. Real Betis 35 55
7. Real Sociedad 35 54
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 35 48
10. Getafe 35 43
11. Deportivo Alaves 36 42
12. Sevilla 35 41
13. Osasuna 36 41
14. Las Palmas 35 37
15. Mallorca 36 36
16. Rayo Vallecano 35 35
17. Celta Vigo 35 34
18. Cadiz 35 29
19. Granada 35 21
20. Almeria 35 17