Penturk Haber
2013-09-02 05:40:03

Zor Zamanda Türk(çe) Duruşu!

02 Eylül 2013, 05:40

 İktidarın millet iradesine ipotek koyarak, tek parti anlayışıyla ülke yönetme gayreti içinde olduğuna hepimiz şahidiz. AKP iktidarının on yılı aşkın bir süre zarfında, ülkemiz üzerinde meydana getirdiği tahribat ortadadır.

Ustalık dönemi olarak adlandırılan 2011 seçimleri sonrasının, milli ve manevi değerler üzerinde ki yıkıcı etkisi artarak devam ederken, özellikle açılım politikalarıyla bölücü terör örgütü cesaretlendirilmiş, bununla beraber de insanımızın huzuru kaçmıştır. İşte tam da bu kritik zamanlarda insanımızın, MHP’nin gerçekleştirdiği toplantılara katılım noktasında özen gösterdiğini, yüreğinde taşıdığı hassasiyetleri böylelikle demokratik bir zeminde ortaya koyduğunu görüyoruz...

Bursa’da ‘Kuruluş’ adı verilerek başlatılan açık hava birliktelikleri diğer illerde de, yüksek bir heyecanla devam ediyor. Bu toplantıların kaynaştırıcı yanını ve de milli hassasiyetlerimizi yüreklice dile getirme duyarlılığını çok önemsiyorum.

“Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca etkendir.” düşüncesiyle, Konya’da gerçekleştirilen etkinliğe “Türkçe” adı verilmesi ise son derece isabetli bir karar olmuştur. 

Güzel dilimiz Türkçe’nin son zamanlarda yoğun bir şekilde saldırılara maruz kalıp yabancılaştırılarak kısırlaştırılması; günlük hayatta bile kısıtlı sayıda kelimelerle konuşma durumunda kalınması; insanımızın herhangi bir meselede zihni derinliği yakalayamamasına neden olmaktadır. Bu da beraberinde kültürel gelişmelerin önünü tıkamaktadır. Oysa unutmamak lazımdır ki, dil demek millet demektir.

Dil güçlü olursa devlet güçlü olur. Tarih, dillerine yeteri kadar önem vermeyen toplulukların, milletler sahnesinden nasıl indikleriyle ilgili örneklerle doludur. Bu bakımdan tekrar altını çizerek diyorum ki, bu hassas konu Konya’da yapılan etkinlik ile sınırlı kalmayıp, her yerde ve her zeminde gündeme getirilerek toplumun dikkatine sunulmalıdır.

Konya da Sayın Devlet Bahçeli'nin söylediği şu sözlere katılmamak mümkün mü: “Türkçe kaderimizdir, kavlimizdir, izzeti nefsimizdir. Bilinsin ki ümitlerimizin çeşmesi Türkçe’dir. Gök kubbemizden eksik olmayacak ses de Türkçe’dir. Türkçe susarsa Türklük susacaktır. Türkçe zayıflarsa Türk ve İslam âlemi tamiri imkânsız ziyanlarla yüz yüze kalacaktır. Türkçe vatan demektir. Türkçe bayrak demektir. Oğuz Kaan Destanı Türkçe’nin haysiyetidir. Ergenekon destanı Türkçe’nin geçit vermez dağlardan kanatlanıp uçmasının delilidir!..” 

Sayın Bahçeli’nin meydanlarda dile getirdiği Türkçe hassasiyetimize karşı: “Türkçe’nin dokunulmazlığını ve tarihi haklarını savunmaya var mısınız? Türkçe ile insanlara yön vermeye kararlı mısınız?” sorularına cevabımız elbette ki sonuna kadar koskoca bir ‘EVET’ olacaktır.

Endişem şu ki, “diller doğar, yaşar ve ölür. Hem de can çekişe çekişe ölür. Biz olmaya(!) hasret çeke çeke öz vatanının kaynağında kuruyarak ölür. İnsanın susuz öleceğini biliyorsak, dilinde yaşatılmazsa öleceğini bilmeliyiz. Peki, Türkçe'nin coşkuyla kaynaşmaya, üremeye ve de üretilmeye hakkı yok mu? 
Kelimelerin anlamlarıyla kucaklaşa kucaklaşa Türk ailesinde söz istemeye hakkı yok mu? Elbette ki vardır... Türkçe, ulaştığı yüreği iri ve diri yapmış, cennet gibi süslü kılmıştır. Türkçe sayesinde ortak yaşam kolaylaşmıştır. Tüm vefasızlığımıza rağmen sadece kendi varlığı değildir Türkçenin endişesi, Türk’ün devamlılığını sağlayabilmektir onun çabası… 

Sıcak savaşın kapımızda olduğu bugünlerde gözünüz ve yüreğiniz, Milli hassasiyetlerimizi demokratik zeminde dillendirme konusunda kararlı olan MHP’de olsun… MHP’de, ülkemizin birliği, beraberliği ve bütünlüğünü esas alarak, özenle seçtiği ülke temalarını meydanlarda dillendirmenin yanında, kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla aynı konuları, hafta boyunca işlemeye devam etmelidir. Dileğim, bu çalışmaların medya ve sivil toplum örgütleri tarafından da destek görmesidir.

Not: Türkçe konuşanlar, Türkçe sevenler, Türkçe yaşayanlar, meydanlarda Türkçe haykıranlardır. Şov amaçlı “dört parmak” değil, özüne ve soyuna dönük 'Bozkurt' işaretiyle selam duranlardır. 
Bozkurt işareti, Türk milletinin özü ve ata simgesi, asırlarca bu topraklarda huzurun, mutluluğun resmidir… On beş yaşındaki bir çocuk, Adana Valisi'nin makam aracı geçerken Bozkurt işareti yaptı diye, Vali Bey tarafından gözaltına aldırtılmış. Türk Devleti'nin bir idarecisinin, Türk'ün işaretiyle selamlanacak olması gerekliliğini bilmeyenler, bu gafletten bir an önce geri dönmelidirler!..
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.