Penturk Haber
2012-11-06 18:09:04

Ülkücü Yazarlar Birliği Ve Kurultay

06 Kasım 2012, 18:09

 Ülkücü Hareket son bir ay içerisinde tarihi öneme haiz iki büyük organizasyon gerçekleştirdi.

Kamuoyu’nun son derece dikkatle takip ettiği Kurultay süreci ve Ülkücü Yazarlar Birliği’nin kuruluş aşaması…

Tarihler 12 Eylül 2012’yi gösterdiğinde; önce Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin, ardından da Başbuğ Alparslan Türkeş Hazretlerinin manevi huzuruna çıkılarak Fatihalar okundu. Saat 10.00 itibariyle de Ankara Valiliği Dernekler Masası’na gidilerek Kuruluş Beyannamesi ve Tüzük sunuldu.

Ülkücü direnişin üzerinden kasırga gibi geçen “Kenan Zulmüne” inat, “Hamza” gibi yürekli Ülkücü Şehitlerimizin ve “Yusuf” gibi tefekkür abidesi, Eylül mağdurları Ülkü Devleri’nin Aziz Hatıralarına hürmeten; varız ve daima var olacağız diyerek kuruluş günü olarak 12 Eylül tarihinin uygun görülmesi ayrıca önemlidir…

Yaklaşan Kongre’de herhangi bir spekülasyona malzeme olmaması açısından kamuoyuna deklare edilmesi Kongre sonrasına bırakıldı ise de; geniş kitlelerde oluşan merakın giderilmesi amacıyla Ankara’nın başkent olmasının 89. Yıl dönümü olan 13 Ekim tarihinde “Kuruluş Bildirisi” kamuoyu ile paylaşıldı.

Ülkücü Yazarlar Birliği; Ülkücü geçmişten günümüze kadar Ülküsünden hiçbir şey kaybetmemiş, yaşı ne olursa olsun Ülkücü olduğu ilk günkü kadar heyecanlı ve idealist, okuyan, yazan teşkilatçı özelliğiyle öne çıkmış; Davamıza birçok dergi ve kitap ile katkıda bulunan Sayın Dr. Hayati Bice, kurduğu teşkilatlar ve Ülkücü duruşu ile kalbinin her ritminde Ülkü olan Sayın Gültekin Öztürk, kalemini tarih, edebiyat, felsefe, sosyoloji, mitoloji gibi geniş alanlarla donatarak etrafına ışık saçan Sayın Şükrü Alnıaçık, “Avukatlar Bürosu’ndan, Galip Erdem’in erdeminden feyiz alarak birçok Ülkücü neşriyatta emeği bulunan Sayın Behçet Kemal Gürsoy, Ülkücünün güler yüzünün, dostun, arkadaşın, samimiyetin ve aklıselimin en bariz örnekleri, İsmail Kandemir, Ahmet Rasim Sağ, Metin Bozdemir ve Muzaffer Özdallı’nın Kurucular Kurulu’nu teşkil etmesiyle faaliyetlerine başladı.

Ülkücü Yazarlar Birliği’ni oluşturan isimlerin ilk istişaresi sonucu ortaya çıkan ve üzerinde karar kılınan en önemli husus; Birlik üyesi olan insanların hiçbir surette, hareketin kurumsal yapısına, geleneklerine Ülkücü değerlerin ön gördüğü kabullerine karşı bir eylem ve söylem içinde bulunmayacağıdır.

Ülkücü Yazar hüviyeti kazanmış olan birisinin siyasi duruşunun sorgulanamayacağı gerçeğinden hareketle; Yazarlar Birliği’nin kurumsal yapısının her hangi bir siyasi parti ile organik bir bağ oluşturmayacağı da önemle kabul gören başka bir husus olmuştur.

İlk Türk’ün yaratıldığı günden, günümüze sirayet etmiş yüce ideallerin bileşkesi olan Ülkücülük; Türklük gurur ve şuuru, İslam Ahlak ve Fazileti olarak formüle edilmiştir. Olaylara Türkçe bakan, Türk yaratılmış olmaktan sonsuz bir mutluluk duyan, bu yaratılış hikmetine şükreden, kendisini Türk toplumunun bir parçası olarak gören ve “Ne Mutlu Türküm Diyen”, düşünen, okuyan, yazan herkese kapısı sonuna kadar açık olan Ülkücü Yazarlar Birliği, Ülkücü yazarların hizmetine sunulmuştur. Hayırlı uğurlu olsun.

Ve Kurultay…

4 Kasım tarihinde yapılan 10. Olağan Kurultay bütün ihtişamıyla geride kaldı…

Ülkücü gönüllerin coştuğu, demokrasi derslerine konu olacak kadar demokrat bir ortamda gerçekleşen Kurultay’ın Türk Milleti’ne hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Kurultay süreci bitmiş, yeni bir süreç başlamıştır. Bundan sonra her birimiz bu davaya ne verebiliriz onu konuşmalıyız. Yarış sona ermiş ve acısıyla tatlısıyla bir dönem daha kapanmıştır.

Kongre sürecinde diğer adaylara haksızlık olmasın diye kendi posterini astırmayan ve ilave konuşma yapmayan Sayın Devlet Bahçeli’yi, gösterdiği bu asil davranışlardan dolayı tarih daha farklı yazacaktır.

Sayın Genel Başkan’ın seçilmesinin akabinde yapmış olduğu konuşma, Kongre’ye kesinlikle gölge düşürmemiştir, seçildikten sonra süreci nasıl gördüğünü ve nasıl değerlendirdiğini ifade etme hakkına sahiptir. O konuşmayı seçim öncesi yapmamış olması yeteri kadar demokrat ve saygılı bir davranış olarak değerlendirilmelidir.

Kongre’de her üç aday lehine farklı tercihlerde bulunan arkadaşlarımızın tamamı biri diğerinden üstün olmayacak mahiyette Ülkücüdür. Bundan sonrası için bölünmeye, zayıflamaya, güçsüzlüğe sebep olacak olanlar içimizdeki hainlerdir. Ülkücü iradeye düşen milli hasletlerimiz etrafında yıkılmaz bir sur olarak durmaya devam etmektir.

Kongre davetlileri olarak dünyanın dört bir tarafından teşrif ederek, Dünya Türklüğü’nün merkezi olan Ankara’da bizleri onurlandıran Kırım’lı, Azerbaycan’lı, Kazakistan’lı, Rumeli’li, Musul’lu, Kıbrıs’lı ve diğer Türk Toplumları’nın Milliyetçi kanaat önderlerine bir Ülküdaşınız olarak hepimizin yerine şükranlarımı sunuyorum.

Güney Azerbaycan Türklüğü’nün Önderi Mahmurt Ali Çöhregani ve Doğu Türkistan Türklüğü’nün önderi Asena Rabia Kadir’in Türk topraklarına ayak basmalarına bile tahammül edemezken, Barzani haini ile gurur duyanları ve şeref konuğu olarak Ankara’da ağırlayanları şiddetle, nefretle ve unutulmaz bir kinle lanetliyor, tarihe havale ediyorum…

Çok zor bir döneme doğru hızla yol olan ülkemizin mukadderatına, demokratik metotlar ile el koymak ve Büyük Türk Devleti’nin makûs giden talihini değiştirmek dileklerimle…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.