Penturk Haber
2015-02-12 21:44:50

Hakan Fidan Artık Yalnızdır!

12 Şubat 2015, 21:44

 Mit Müsteşarı, Hakan Fidan istifa ederek Milletvekili olmaya karar verdi,AKP ikiye bölündü!

Öğrendiğimiz kadarıyla, sırlarına küp olduğu Cumhurbaşkanı’ndan icazet istemiş, aldığı cevap olumlu olmamış, nitekim Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları da bu durumu teyit ediyor.

Cumhurbaşkanı’nın canı çok yanmış olacak ki, öfkesini açığa vurmakta beis görmüyor.

Bülent Arınç da konu ile yakından alakadar olmuş, icazet makamının tutumuna şahitlik etmiş olmalı ki ilk itiraz O’ndan geldi…

Cumhurbaşkanı’nın sırdaşım dediği, Cumhuriyet tarihinin en kozmik bilgilerinin tek sahibi Sayın Müsteşar (iktidarın yegâne muktedirinin itirazlarına kulak tıkayarak) neden Meclis’e kapağı atmak istedi? 

Sorunun muhatabını değiştirerek soracak olursak; Cumhurbaşkanı neden sırdaşının vekillik isteğini tehlikeli ve zamansız buluyor?

Anlaşılacağı üzere meselenin iki çekincelisinin olduğu aşikâr… Biri Müsteşarlıkta kalma konusunda, bir diğeri Vekil olma konusunda meseleye çekinceli yaklaşıyor.

Hakan Fidan kalarak daha fazla risk almak istemiyor, Cumhurbaşkanı Hakan Fidan’ın yerine aynı riskleri almaktan korkacak birisinin atanması riskini almak istemiyor.

Hakan Fidan, “Açılım”, “17-25 Aralık” ve “Suriye” politikalarının operasyon ayağı olarak hiç kimsenin yeltenemeyeceği işlere imza attı. Öyle ki; KCK Davası’nda Örgüte sızmış MİT elemanlarını etkin kullanarak otobüse Molotof bile attırdığı söyleniyor. 

Rahatlıkla söyleyebiliriz ki; hakan Fidan, “açılım” işlerinde, Öcalan’a da en az Erdoğan kadar sırdaşlık etti!

Süreci Öcalan ile planlayıp müzakere eden kişidir Hakan Fidan…

İsterseniz, önce Hakan Fidan’ın Milletvekilliğini Erdoğan’a rağmen istemesinin, sonrada Erdoğan’ın istememesinin ihtimalleri üzerinde duralım. Davutoğlu’nun Fidan tarafında yer almasına da ayrıca parantez açmak gerekecek.

Fidan penceresinden bakacak olursak:

Açılım süreci tamamen tıkanmış olabilir, Hakan Fidan, sürecin yürütülemeyeceğinden emin hale gelmiştir, sürecin tamamen suçlusu olma faturasından imtina etmiştir!

Ailesi’nin büyük kısmı HDP’ye destek veren Fidan, Açılım sürecinde, Hükümetin PKK’ya verdiği sözleri sürekli olarak seçimler sonrasına sarkıtmasına tahammül edememiştir!

Oslo’dan başlayarak, KCK davalarında kabaran dosyalar karşısında dokunulmazlık imtiyazından faydalanma zamanı gelmiştir!

Sağlam kaynaklardan! aldığı veriler ışığında AKP’nin iktidarı kaybetme ihtimalini görmüştür!

Müsteşarlıktan Bakanlığa terfi etmenin hakkı olduğunu düşünmüştür.

Külfetini sırtlandığı “kutsal iktidarın!” (herkes kadar) nimetinden de istifade etme zamanı gelmiştir!

Davutoğlu ile parti içi ittifak oluşturup güçlenerek, ilk adımda partinin ikinci adamı, şartlar elverdiğinde de partinin tek hâkimi olmayı hedeflemiş olabilir.
Erdoğan açısından ihtimallere bakacak olursak:

Hakan Fidan kadar maharetli ve işinde ustalaşmış birisinin yerine ikame edilecek kişinin “Hakan Fidan” olamama riskini almak istememiştir!

PKK-KCK ve APO ile yürütülen müzakerelerde üstlendiği rolün tamamlanmamış olmasının sakıncalarını göğüsleyemeyeceklerini anlamıştır.

Hakan Fidan’ın ileride “muazzam sırların” imtiyazı ile güçlenerek kontrolden çıkma ihtimalini görmüş ve ön almaya çalışmıştır.

Davutoğlu’nun kontrolden çıkarak, Hakan Fidan’ın tecrübelerinin kontrolüne gireceğini düşünmüş olabilir.

Başka bir ihtimal daha var ki oda; resmen Başbakan’a bağlı olan MİT Müsteşarlığı’nın filen Cumhurbaşkanı’na bağlanması neticesinde ilişkilerin daha önceden gerilmiş olmasıdır. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte MİT’in işleyişine de müdahale etmesi Başbakan ve Hakan Fidan’ı rahatsız etmiş olabilir.

Başkanlık sistemine geçilecek olursa, doğrudan Erdoğan’a bağlanacak olan istihbaratın sorumlusu olma korkusunu da dâhil edebiliriz.

Davutoğlu’nun, partinin hala tek hâkimi olan Erdoğan’a rağmen Fidan’ı istifa ettirmesi, Cumhurbaşkanı açısından parti içi bir darbe girişimi olarak değerlendirilir mi bilemiyoruz. Bana kalırsa Fidan olayının yankılarını seçimden sonra çok daha fazla hissedeceğiz.

Hakan Fidan’ın istifa ederek siyasete girme isteğini Erdoğan’dan önce Davutoğlu’na söylemiş olma ihtimali olmadığına göre, Davutoğlu’nun Erdoğan’ın vetosunu bilmemesi mümkün görülmüyor. Bu olay aynı zamanda AKP’de aday belirleme sürecinde, “belirleyicilerin” hâkimiyet mücadelesidir de diyebiliriz.
Bütün bu yukarıda sıraladığım ihtimaller büyük bir kırılmanın işareti sayılır.

Hakan Fidan için artık geri sayım başladı…

Milletvekili olması, Bakan olması, geri dönülmez bir yola girdiği gerçeğini değiştirmez.

Aksine, Bakan olarak taltif edilirse, Erdoğan’ın sınırlarının Davutoğlu tarafından sınırlandırılmaya çalışıldığı gerçeğini görmüş olacağız… 

Gücü yeter mi, hiç sanmam!

Fidan’ın zaman içerisinde yalnızlığa itilişini hep birlikte göreceğiz ve ibretle izleyeceğiz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.