Penturk Haber
2013-11-03 18:25:00

'Tek Adam' Gerisi Yalan !

03 Kasım 2013, 18:25

Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi;

Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi?..”


İnsanın her hangi bir konuda kendini suçlu hissetmesi, geçmişini sorgulaması ve suçlu hissettiği bu konu yüzünden de sürekli gönül alıcı olup, etrafına tavizler vermesi ne ağır bir faturadır.. Böylesine psikolojiler insanı bazen en ağır depresyonlara hatta bazen intihara bile sürükleyebilir. Bu gerçeğin devlet işlerine sirayet etmiş olması halinde ise mesele daha da derinleşmekle beraber tam anlamıyla bir vahamete dönüşür ki; bu durum devletlerin hayatında önce itibar ve asaletini kaybetmesine sonra da tarih sahnesinden çekilmesine kadar gidebilir. 

Atatürk’ün yeni Türkiye’nin kurulması esnasında ortaya getirdiği tüm siyasi yapılaşma ve yenileşme hareketlerinde; sadece ve sadece necip Türk milletinden yana taraf olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Onu 'tek adam' yapan ana unsur ise 'Gazi' unvanıyla milletinin önünde yürürken, Anadolu ruhunu içine sindirmiş olmasıydı. Bütün planlarını yaparken evvela mensubu olduğu Türk milletinin yarınlarını göz önünde tutmasını bilmiş, milli ruhu kıracak söylem ve hareketlerden kaçınmıştır.

Zamanın durdurulamayan seyri içinde atamızın bu hassasiyetini görmezden gelmek isteyenler; özellikle de milli ruhu bozacak uygulamalar içinde olmuşlardır. Milli ruhu bozma girişiminde olanlar daha sonra, Türk'ün bedenini sağlıksız ve kendi kendine yetemez duruma getirmek için harekete geçtiler ve ne acıdır ki bu hususta sonuç da almasını bildiler.

Bu dış destekli ve sistemli hareket zaman içinde Türk milletinden taraf olmayan, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapan maalesef 'zihinleri sorunlu vatandaşlar' üretti. Rahmetli İnönü döneminden bu yana, bir önceki dönemi karalama ve suçlu gösterme geleneği, bu iktidarla da tavan yapmış durumdadır. Hatta ve hatta bu iktidarla bir önceki dönemden de ötede, tâ Cumhuriyet’in ilan edildiği yıllara değin uzanan bir kara propaganda söz konusu olmuştur. Dikkatle bakarsanız, Atatürk’ü tek adam görme tahammülünde olmayanların, İnönü’yü ikinci adam ilan edişlerinin, şimdi benzer zihniyetin birilerini ‘dünya lideri’ ilan edişine ne kadar çok benzediğini göreceksiniz. 

Elbette bu tahammülsüzlük bir kompleks ürünüdür. Ve bu kompleks öyle bir hal almıştır ki, insanlara Cumhuriyet öncesi dönem hatasız, şaşalı romantik bir film tadında sunulurken, Cumhuriyet dönemi hastalıklı bir dönemmiş gibi algılatılmaya çalışılmaktadır. Amerikan mandasını çoktan içlerine sindirmiş olanlar, hiçbir ülkenin mandasını kabul etmeyen büyük önderimizin karalanması adına hayatlarını ortaya dökmüş olanlardır. Atatürk, o zamanlarda bile bunu dile getirmekte hicap duymayanlara, esasında Türk milletinin haysiyetli ve halis niteliklerle dolu olduğunu haykırmış, bu milletin tek kurtuluşunun yine bu milletin kendi sinesinde olduğunu belirtmiştir.

Bugün Amerika ile adım atan, onların (beyzbol) sopasıyla terbiye olanların her fırsatta eleştirdikleri İnönü’den aslında pek de bir farkları yoktur. (İsmet İnönü'de o yıllarda Kazım Karabekir’e yazdığı mektupta Amerikan mandasından yana olduğunu ve tek kurtuluşun da bu olduğunu açıkça dile getirmiştir.) Bugün emperyalist güçlerin emelleri ise ne yazık ki bir türlü sağlıklı şekilde çalıştıramadığımız 'demokrasi' adı altında uygulamaya konulmuştur. 

Demokrasinin yerleşip kökleşmesi, doğru yorumlanıp uygulanmasına bağlıyken; sınıfsal dengelerin değişimiyle, kendilerini yasalarla güvence altına almak isteyen guruplar, demokrasinin en büyük defosu halindedir. 
Ve herkes şunun farkında olmalıdır; cumhuriyete saldırmak için Atatürk'e dil uzatmaktan çekinmeyenlerin söz sahibi olduğu bu dönem 'tek parti döneminden’ daha çetin, daha tehlikeli boyutlarda bir saltanat dönemi haline gelmiştir. 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.