Penturk Haber
2014-06-21 16:39:28

Partinin mi, Türkiye’nin mi Seçimi?

21 Haziran 2014, 16:39

 Ağustos ayı içerisinde, Türkiye tarihi bir seçimle yüzleşecek!

Yaklaşık bir yıldır yönetilme zorluğu ile karşı karşıya kalan ülkede; gün geçtikçe gerilim artıyor, yeni sorunları, yeni krizleri de kapıda buluyoruz.

Gezi ile başlayan ve 17-25 Aralık süreci ile devam eden krizlere, “Bayrak indirtme” ve IŞİD’e rehine bırakma krizleri eklendi.

Türkiye; kâğıttan kaleler yaparak, masa başında kurşun askerleri savaştırarak, cihan hâkimiyetine ulaşabileceğini zannettiği dış politikası ile Türkmenleri katliamın ortasında bıraktı.

Elma şekeri ile PKK’yı kandırabileceğini düşünen iç politikası ile de Bayrak indirtti, vatan çiğnetti!

Coğrafya yeniden şekilleniyor! 

Komşumuz olan Irak’ın yerine önce ABD sonrada PYD komşumuz oldu...

Suriye sınırımızda ise yeni komşumuz artık IŞİD...

İçerde; her adı geçenin etnisitesinin araştırıldığı, artık etnik ve mezhep kökenine göre puantaj yapılan değerlendirmelere şahit oluyoruz.

Sünni, Alevi, Kürt, Çerkez, Gürcü, Arnavut... Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de kartlar, etnisite üzerinden oynanmaya başladı.

Gün geçtikçe sakata gelen ülkemizde bu gidişata nasıl dur diyebileceğiz, stratejimiz ne olacak? İyi hesap etmeliyiz.

3-4 gündür, medyanın ilgisinin yoğunlaştığı Cumhurbaşkanı adayı ile ideolojik yaklaşımların çatıştığını görüyoruz.

Sayın Eklemeddin İhsanoğlu’nu bu ulvi göreve davet eden siyasiler de ”gayrı memnun zümrelere” rağmen bunalımdan çıkışı formüle etmişler, o formüle uygun bir isim olarak kendilerini göreve davet etmişlerdir.

İsim etrafında, partileri içerisinde zaten huzursuzluk yaşayan bir takım çevreler kriz oluşturma gayretine girmişlerdir.

Burada adayla ilgili dikkat çeken bir hususa vurgu yapmak istiyorum; Sayın adayın nitelikleri günler öncesinden kamuoyuna deklare edilmişti. Söz konusu niteliklerin üzerinde toplandığı kişi zaten makul ve aranılan kişidir. Aynı zamanda en az bir özelliği ile de tüm kesimlerde rahatsızlık oluşturacağı muhakkaktır.

Dindar yönü ile CHP’de, Eşinin başının açık olması hasebiyle Milli Görüşçülerde, CHP’nin önerdiği isim olması nedeniyle AKP ve bazı Ülkücülerde...

Zaten tamamı ile bir siyasi kesime hitap eden adayın, diğer kesimleri yansıtmayacağı gerçeği gün gibi ortadayken mızıkçılığın kaynağını iç çekişmeler olarak ifade edebiliriz.

Milletvekilliğini; millet ile olan diyaloğundan dolayı değil de kurumsal yapıların kutsiyeti üzerinden kazanmış siyasilerin seçim kazanmak gibi bir derdinin olmadığı anlaşılıyor.

1946 yılından beri tek başına iktidar olamayan, % 70 oranında muhafazakâr olan bir toplumda muhafazakârları reddederek iktidara gelmeye çalışan bir zihniyetin, mevcut aday adayını kolay kabullenmesini beklememeliyiz.

Seçimin matematiksel yönü ile yapılan bir çalışmanın eseridir “Eklemeddin İhsanoğlu”!

Tamamıyla CHP’ye hitap edecek bir adayın alacağı oy oranı ortadadır.

Devlet adamlığı vasfıyla güvenilir de olsa, Sayın Baykal’ın adaylığının, bile bile kaybetmek olacağını hesaba katmıyorlar mı?

Tabii ki katıyorlar; Baykal’ın % 40’ın üzerinde alacağı bir oyla kendisini kamuoyuna kabullendireceği varsayımı üzerine CHP’yi yeniden ele geçirme çalışmasıdır aslında CHP’de kaynayan kazan! 

MHP’de de, az da olsa benzer düşüncelerle hareket edenlerin olduğunu söyleyebiliriz.

Muhafazakâr kesimden kaçırılarak yürütülen bir kampanyanın neticesinin müspet olma ihtimalini algılayamayanlar var.

Adayımızı çıkartır, koç gibi mücadele ederizden öteye gidebilen bir söylem değil maalesef; “ MHP’li aday” söylemi!

Yozgatlı, Kültürlü, Dürüst, vatanını milletini seven, tarafsız ve liyakatlı bir aday ile netice alınamayacaksa kimse ile alınamaz!

Madem ülkemiz tehlikede o zaman hiç kimsenin, ben oy vermem, sandığa gitmem deme gibi bir lüksü bulunmuyor.

Madem vatan elden gidiyor; genel seçimlerden daha ciddi bir şekilde herkesin gönül seferberliği ilan etmesi gerekiyor.

Aksi; başkanlığa, federalizme giden çıkmaz yoldur!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.