Penturk Haber
2012-08-14 09:29:10

Kongreden Yeni Lider Çıkar mı - Çıkmaz mı?

14 Ağustos 2012, 09:29

“ Muhtemel adaylar ile daha güçlü olur muyuz? „

İki gün önce “Kongreden MHP’ye Yeni Lider Çıkar mı?” başlıklı yazıma yapılan yorumlara bakınca, yazının muhteviyatının tam olarak anlaşılmamış olduğunu üzülerek gördüğümü ifade etmek isterim.
Yapılan birçok yorumun da hakaret anlamı çıkartılabilecek seviyede olduğunu gördük.
O yazımda bazı tespitlerde ve öngörülerde bulunmuştum. Yazıdan çıkan sonuç kimin işine yarar ya da yaramaz? Açıkçası onu da hesap edecek değilim.
Benim düşüncelerimi son derece sert üsluplar ile eleştiren arkadaşlarımızın nasıl bir mensubiyet yanlışlığı içerisine düştüklerini idrak etmelerini temenni ediyorum.
Milliyetçi çizgide siyaset yapmanın zorluğunu bir tarafa bırakarak, küresel engellemeler dikkate alınmadan, sermayenin etkisi göz ardı edilerek, doğrudan bir kişinin bütün sonuçlardan sorumlu tutulamayacağını… Ortada bir başarısızlık varsa bundan hepimizin sorumlu olduğunu, takım yatarken hocanın yanlış tercihlerinden şikâyet etmenin yanlışlığını, 30.05.2012 tarihli yazımda aşağıdaki cümlelerle okuyucunun dikkatine sunmuştum: “Her şeyden önce en büyük adaletsizliğe ve haksızlığa maruz olan Ülkücü Hareketin lideridir… Yaşanan tüm olumsuzluklar ile itham edilişinin hakkaniyet ile ne kadar bağdaştığını düşünmek lazım. Ülkücü hareketin aynası Ülkücülerin tamamıdır. Bizler çevremize yansıttıklarımız kadar davaya katkıda bulunuyoruz.” 
Yukarıda yer alan düşünceleri açacak olursak; bulunduğumuz alanlarda, sosyal platformlarda, sanatta, sporda, iktisadi ve beşeri alanların tamamında kitlesel olarak başarıyı sorgularken, bireysel olarak ne oranda başarılıyız? Biraz da eleştirilerimizi kendimize yöneltelim diyerek “özeleştiri” çağrısı yapmıştım.
Amacım; bireysel olarak toplum üzerindeki etkimizi yitirdikten sonra, bulunduğumuz semtte ikna yeteneğimiz kalmamışsa genel başkanın kimliğinin çok önemli olmadığını, sadece Genel Başkan’ı eleştirmenin kolaycılığa kaçmak olduğunu, her Ülkücünün vicdani muhasebesini samimiyetle yapması gerektiğinin altını çizmekti.
Kongre polemiklerinde sertleşen ortamdan rahatsız olduğumu da çeşitli vesilelerle dile getirdim. En son Neval Kavcar Hanımefendi’nin sert üslubunu; 03.08.2012 “Genel Başkanlık mı, Ülküdaşlık mı?” başlıklı yazımda, “Bu vesileyle belirtmekte fayda var; Üslubundan tutun, zamanlamasına kadar şık olmamış, maksadı bir hayli aşmıştır. Hatta yazarın katkı sunmaya çalıştığı tarafa da faydasından çok zararı olmuştur.” Cümleleriyle eleştirmiş bulunmaktayım.
Yukarıda yer alan ifadelerimi bazı arkadaşlarımız muhaliflere bir destek mahiyetinde okumuş ve memnuniyetlerini gizlememişlerdi. Hatta yazı yazdığım sitede sansürleneceğim öngörüsünde bile bulunanlar vardı.
Muhtemel adaylar ile daha güçlü olur muyuz?
Kongreden MHP’ye yeni lider çıkar mı mevzuuna geri dönecek olursak; Ülkücü hareketin en zor zamanlarında, yani seçim arifesinde, kendimce bazı riskler alarak birçok yazı yazdım. Yazığım bazı yazılardan dolayı mail yoluyla gelen bazı tehditlerde, Silivri’ye gönderilmekle tehdit edildiğim halde inandığımdan geri adım atmadım. Yazdığım yazıların üslubunu inceleyecek olursanız inandığım doğrulara olan inancıma bir vurgu söz konusudur. Benim doğrularım kanun niteliğinde değildir, laboratuar ortamında test edilmiş kriminal verilere de dayanmamaktadır. Nihayetinde okuyan, düşünen ve yazan birisi olarak inandıklarımı da okuyucularımla paylaşmak gibi bir sorumluluğum olduğuna inanmaktayım. 
Çocuk denilecek bir yaşta bu davaya hizmet etme şerefine nail olmuş birisi olarak; daha doğru olanı bulabilmek maksadıyla, yaklaşan Kongrede kim seçilmeli sorusunu sorma hakkım vardır ve mevcut adaylara karşı “Devlet Bey ile devam edilmesi daha doğru olur” düşüncesindeyim. Benim bu düşüncemi onaylayanlar kadar eleştirenlere de saygım vardır ve böyle düşünüyor olmam Ülkücü sorumluluğumun bir gereğidir.
Böylesine vebal taşıyan bir konuda Beni böyle düşünmeye sevk eden gerekçelerin başında şüphesiz mevcut adaylara yönelik yaptığım kıyaslama başrol oynarken, taze adayların başlangıçta yaptığı stratejik hatalar da etkili olmuştur.
Bu stratejik hatları da geçen gün yazdığım yazıda; “MHP’yi, Y-MHP olarak “tanzim etmeye çalışan kesimler ile barış çubuğu tüttürenlerin bu kolaycılıkları bize çok tuhaf geldi. Beynimizde örtülü ittifak çağrışımları yaptı.” Demiş ve “Yeni derin devlet algısı ile özdeşleşmiş, ABD’nin küresel oyunlarının bölgesel ayağını oluşturan, Hükümetin bile yakasını kurtarmaya çalıştığı bir kesim ile olan diyalog akıllara iki hususu getirmektedir” vurgusu ile birlikte o iki hususu da belirtmiştim.
Cümleyi doğru okuyacak olursak aday olan hiç kimseyi MHP’yi, Y-MHP olarak tanzim etmeye çalışmakla itham etmemiş, “tanzim etmeye çalışan” kesimle bir diyalogun varlığına dikkat çekmiştim.
Kısacası ortada duran çok açık gerçeklerden dolayı bir değişimin olamayacağını, olacağını farz etsek dahi daha güçlü olacağımızı düşünmüyorum… Yukarıda düşüncelerimi bütünüyle okuyanların bana hak vereceğine inanıyorum. Kongreden çıkacak olan sonuca yönelik tahminim de başkaları gibi kolaycılığa kaçarak temennilerimden ibaret değildir. 
1991 yılında Üçlü ittifakla girilen seçim dâhil bütün seçimlerde, teşkilatla birlikte elimden geldiği kadar çalışmaya gayret ettim. Bütün seçimlerden önce dost meclisinde çeşitli tahminlerde bulunulur. 1999 seçimlerinde MHP’nin %18 oy alacağı tahminimle tam isabet kaydettim. Sonraki seçimlerde ise yaklaşık olarak sonuçları tahmin ettim. Tahminlerimin sonuca yakın olması, bazı “büyük dava adamı” arkadaşların alaycı bir üslupla buyurduğu gibi “İmamlık” özelliğimden gelmemektedir, yanlış anlaşılmasın imam falan da değilim. Aksine yanlış fetvalarla yönlerini şaşıranlar gibi, dini hiçbir konuda (gerçeği bilsem bile) fetva vermedim, Türkmen kimliğimin genetik bir özelliği olarak dini konularda hassasiyetimi özelimde taşımaya gayret ettim.
Bilinmesini isterim ki; bu davanın sırtından hiçbir makam ve mevkii beklentim bulunmamaktadır. Yüce Allah’a olan kulluk borcumu eksiğiyle “Ülkücü” olarak yerine getirmeye, Allah rızasını Ülkücü olarak kazanmaya çalışmaktayım. İleride bu millete, vatana nasıl bir vazife ile hizmet ederim orasını da Allah bilir.
İçinde bulunduğumuz Mübarek ayın ve özellikle Kadir Gecemizin; başta ateş hattında bulunan Şehit namzedi Mehmetçiklerimize, vatan sevdalısı Ülküdaşlarıma, Allah’ın Türk ve İslam sıfatıyla onurlandırdığı Yüce Milletimize, İslam âlemine ve tüm mazlum milletlere; güç, kuvvet ve bereket getirmesine vesile olmasını diliyorum.
Yüce Allah Ülkücü Harekete şan ve zafer nasip etsin… 



Yorumlar (1)

mustafa kaykaç 12 Yıl Önce

sayın genelbaşkan belkide görevini bırakarak mhp nin önünü acacak.bu sinyaller vermekte.2002 yılında sayın genelbaşkan bıraktığı zaman da aynı kişiler sayın genelbaşkanı yeniden görev almasına vesile oldu.o günden bu güne ne değişti?sayın genelbaşkan yanındakilerden kurtulmanın yolunu belkide bırakarak bulacak...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.