Penturk Haber
2014-06-14 15:37:16

IŞİD ve Kızılelma!

14 Haziran 2014, 15:37

 Lice’de “Bayrak” indirme olayına karşılık veremeden, duble yollarımız PKK militanlarınca kesilip, kimlik kontrolü yapılmasına çare bulunamadan, başka bir gelişme ile şoke olduk!

Bin yıllardır Türkmen diyarı olan, üzerinde söz söyleme hakkımızın olduğu Musul, IŞİD militanları tarafından düşürüldü ve Türk Konsolosluğu, personeli ve misafirleriyle birlikte esir edildi.

Türk kamuoyu tarafından fazla tanınmayan IŞİD nedir, ne iş yapar? Kısaca bakalım;

Açılımı; Irak-Şam İslam Devleti... Sünni- Selefi çizgide mezhepçi ideolojik bir radikal İslami terör yapılanması.

Arap Baharı denilen, Ortadoğu’yu dönüştürme sürecinde, küresel güçlerin ve figüranlarının organizasyonu ile Suriye’deki rejimi yıkmak için taşere edilen, Saddam askerlerinin de dahil olduğu gerilla tarzı “amatör” bir yapılanma... Amatörlüğü yeteneksizliğinden değil, düzenli ordu sistematiğinin olmamasından kaynaklanıyor.

Ortadoğu bataklığına Türkiye’nin saplanması sürpriz olmadı. Tehlike, sürekli olarak geliyorum dedi!

Türkiye siyasi iktidarı; iç siyasette elde ettiği teveccühün dış siyasete de yeteceği kanaatiyle sürekli yanlış stratejiler oluşturdu. Kâğıt üzerinde yürütülen “derin strateji” oyununun realiteyle uyuşmadığını göremedi...

Suriye, İran ve Baas gerçeğini, Ortadoğu’nun dünyanın en büyük istihbarat arenası olduğu gerçeğini hesaba katamadı. Kişisel ticari irtibatların dış siyasete yön verebileceği gibi dışişleri litaratüründe olmayan yaklaşımların cazibesine kapıldı...

Hukuka aykırı eli silahlı terör örgütlerini, kademe atlatarak “halk hareketi” statüsüne yükselterek mevzii kazanabileceğini zannetti... Yönlendirildi, bile bile yanlış yapmaya zorlandı.

Diyarbakır’da ve Musul’da olanların altında yatan sebeplerin başında bunlar geliyor. 

Gündemimize fırtına gibi giriş yapan İŞID, müttefikimiz mi, düşmanımız mı?

Bu sorunun doğru cevabı; bir kaç ay öncesine kadar müttefikimizdi, olacak! Öylesine sıkı ilişkiler vardı ki; Silah yardımından, tıbbi ve lojistik yardımlara kadar içinde geniş bir paketten söz edebiliriz, kamuoyuna yansıdığı kadarıyla birçok IŞİD komutanı Türkiye’de tedavi ettirildi, geçtiğimiz yıl içerisinde, Diyarbakır’da toplantılar yaptı, hatta MİT gözetiminde Hatay’da Diyanet’in misafirhanesinde konaklatıldılar! Ne var ki, son birkaç ayda durum değişti. İŞID ve Türkiye arasında bir kaç aydır örtülü bir propaganda savaşı yürütülmekteydi ve gerilim propagandadan eyleme Musul olayı ile taşındı.

Propaganda malzemelerinden biriside TRT’nin “Kızılelma” adı ile yayınladığı dizidir. MİT adını kullanarak devlet televizyonunda yayınlanan dizide; MİT elemanları, İŞID militanlarınca rehin alınıyor, Cevval MİT’çilerimiz, kendi imkânları ile teröristleri imha ederek kurtuluyorlar... MİT’in resmi adını resmi kanalda kullanan bir yapımın MİT’ten habersiz böyle biri dizi yapamayacağı gerçeğini düşünecek olursak; MİT bu günlere geleceğimizi önceden bildiğini ya da ortak bir algı yönetimi faaliyetinin devreye sokulduğunu söyleyebiliriz. İŞID’ın amacına yönelik daha detaylı analizi 21. Yy Türkiye EnstitüsüUzmanlarından Tuğçe Varol Sevim’in “IŞİD Kürdistanı Kuruyor” başlıklı makalesinde bulabilirisiniz...

Petrol ve Doğalgaz savaşlarının ortasında kalan Ortadoğu; Saddam’ın devrilmesiyle birlikte strateji savaşlarının’da merkezi haline geldi. Haritaların yeniden çizildiği, her türlü genel aidiyet bağlarının yerini mikro aidiyet duygularına bıraktığı bir coğrafya olma özelliğinin doğal sonucu olarak parçalara ayrıldı.

Türkiye’de; Siyasi, askeri ve istihbarî çalışmaların odağı olan “Açılım” politikasını son günlerde yaşadığımız süreçten ayrı ele almamız doğru bir yaklaşım olamaz.. Zira, Güneyimizde gelişen olayların seyrine baktığımızda; Yaşananlardan en çok kặrlı çıkanlar Barzani ve Esad’tır.

Türkiye açısından kar-zarar hesabı yapacak olursak; oyunu, neyin üzerine kurguladığına bakmamız icap eder.

Siyasi iktidar partisinin kongresinde onur konuğu olarak yer alan Barzani’nin, bölge aktörlerinin en etkini olduğu ve ilişkiler sarmalını sürekli biçimde lehine çevirdiği fark edilecektir. Peşmergelerin IŞİD sayesinde Kerkük’e yerleştiği göz önüne alındığında, olayların spontane gelişmediği, sağlam bir kurgunun ve icranın eseri olduğu anlaşılacaktır.

Bu senaryoya göre; IŞİD’e karşı yürütülecek muhtemel bir operasyonun önünü kesmek için örgütün sağlam rehinelere sahip olması en mantıklı seçenektir .Görüldüğü gibi o rehineler Türk Hariciyesi’ne aittir.

Olayın ardından açıklama yapan Musul Valisi Esil Nuceyfi, Konsolosluğun tahliyesi için Türkiye’yi uyardıklarını söylüyor.Türkiyenin bu uyarıları dikkate almamasının zamanlaması da oldukça manidar! Olarak değerlendirilebilir...

Bunca sıkıntının üzerine iç siyaseti bir tarafa bırakamayan Başbakan’ın rahat ve umursamaz tavrı da yukarıdaki iddiayı destekleyen başka bir durumdur.

Türkiye’nin hem içeride hem de dışarıda yıllardır çektiği sancının altında yatan gerçek; devletin genetik kodlarının değiştirilerek yönetilmesi olmuştur. Türk Devleti tarih boyunca zaman zaman zayıf düşmüş, zaman zaman daha zor olayları göğüslemiştir, ne var ki; hiç bukadar küresel oyuncuların dublajı olmamıştır!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.