TÜRKEŞ ve MİLLİ BİRLİK RUHU

Türk Milliyetçiliği fikrinin temel taşları olan Orhun Kitabelerinin yazılmasından günümüze 12 yüzyıldan uzun zaman geçmiştir.

   Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk’un, Ötüken vadisinden yükselen kutlu çağrısı çağlar boyunca yankılanırken, Türk Milleti’ni bağımsız ve güçlü kılma ülküsünün abide şahsiyetleri/büyük liderleri daima var olagelmiştir.

   Kuşkusuz ki, Alparslan Türkeş, bu büyük isimler içerisinde en müstesna yere sahip olanıdır.

   Hayata gözlerini açtığı 1917 yılının 25 Kasım’ından, ebedi aleme göç ettiği 1997 yılının 4 Nisanına kadarki 80 senelik ömrü bütünüyle incelendiğinde Alparslan Türkeş’in neden büyük bir şahsiyet ve unutulmaz bir lider olduğu kolayca anlaşılabilir.

   Uğruna ömrünü adadığı Türk Milliyetçiliği davası, onun kalemi ve mücadelesi ile milyonların gönlünde yer bulmuştur.

    Davası soyadıyla özdeşleşmiş, TÜRKEŞÇİLİK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ DAVASINA GÖNÜL VERMEK OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR.

    Yıllar sonra dönüp bakıldığında, bütün söylemlerinin haklılığını görmek mümkündür. Sovyetlerin dev bir güç olduğu yıllarda, esir soydaşlarımızın haklarını savunmuş, demir perdenin bir gün yıkılacağını ve Türk Yurtları’nın bağımsız olacağını cesurca dile getirmiştir.

   Rahmetli Türkeş, Türk Milleti’nin bağımsız ve güçlü olması için en önemli şartın ‘’birlik ve beraberlik’’ olduğunu vurgulamıştı.

   Kendisini Türk hisseden her insanı tevhid eden, birleştirici ve bütünleştirici milliyetçilik anlayışını ortaya koymuştu.

   Bu tevhid edici anlayış, geçmiş ve gelecek arasında çelik bir köprü kuranTürkeş referanslı Türk Milliyetçiliğidir.

   Rahmetli Türkeş, fikirlerinin özünü oluşturan milli birlik ve beraberlik konusunu şu ifadeleriyle özetliyordu.

   ‘’Buluşma noktamız Türk’ün kafası, Türk’ün kalbi, Türk’ün imanı, Türk’ün cevher-i aslisidir. Bu yer ve noktada milletçe asgari müştereklerde değil azami müştereklerde birleşeceğiz ve mutlaka birleşeceğiz. Dünyanın hiçbir tehdidi veya menfaat, Türkiye’nin bölünmezliği konusunda mutlak hassasiyetimizi etkileyemez. Ancak toprak ve nüfus bütünlüğünü koruyarak, güçlendirerek bağımsızlığını devam ettirebilir.

   Arkadaşlar kuvvet birlikten meydana gelir. Milletimizin uğradığı bütün felaketler, birlik içinde yaşayamadığımızdandır. Bencillik millet hizmetinde en büyük tehlikedir. El ele verip çelikten bir kütle gibi hareket etmeliyiz.’’

   Alparslan TÜRKEŞ yaşamı boyunca, onlarca kitap yazdı, binlerce konferans verdi, milyonlarca kişinin ilham kaynağı ve lideri oldu.

   Tırnağı sökülürken de, sürgüne gönderilirken de, idamla yargılanırken de taviz vermedi. Hep onurlu, hep dik, hep adam gibi durdu.

   Bitti sanılan yerde yeniden başladı, yenildi denilen zamanda kazandı, yok oldu denilen anda yeniden doğdu.

   Samimi bir ülkücü, inanmış bir dava adamı ve gerçek bir lider olarak yaşadı. Mücadeleden asla yılmadı.

   İŞTE BU YÜZDEN, GERÇEK BİR ÜLKÜCÜ İDİ, GERÇEK BİR ÖNDERDİ, GERÇEK BİR BAŞBUĞ İDİ.

   43 sene evvel başlattığı kutlu yürüyüş, bugün aynı kararlılıkla devam ediyor.

   Başbuğ’un, Türk Milliyetçilerine emanetimdir dediği Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları kutlu yürüyüşünü sürdürüyor.

   Başbuğ Alparslan Türkeş’i Hakk’a yürüyüşünün 15. seneyi devriyesinde rahmet, minnet ve hasretle anıyorum.

   RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN.