Sana bir teklifim var: Kendin için bir cetvel tutmaya başla. Günlük gibi bir şey olsun. Adına mutluluk cetveli de.
Her 24 saatin sonunda yaşadığın günden memnun kalmış, keyif almışsan cetvelin o karesine (+) yok eğer memnun kalmamışsan (-) işareti koy.
Günün değerlendirilmesinde tamamen özgürsün. Diyelim ki çobanlık yapıyorsun. Sürülerini iyi otlattığın bir gün geçirmişsen ve bu da seni mutlu etmişse mesele yok. Bas (+)’yı gitsin.
Başkalarının ne dediğinin, ne düşündüğünün ne önemi var ki… Eğer bir şekilde yaşadıklarından memnun değilsen; hangi iş, mevkii ya da statüde olursan ol fayda etmez…
Cetveli tutmaya başladın. Baktın ki yaşamdan ziyan ettiğin günlerin sayısı fazla, çizelge iflasa gittiğini gösteriyor; umutsuzluğa kapılma. Unutma ki geçmiş her an uzaklaşırken eline namahrem eli değmemiş gelecek seni bekliyor. Fırsatı değerlendir karşısına (+) koyabileceğin bir şeyler yapmaya çalış.
Böyle yaparsan, nasıl yaşadığının farkına varır ve yaşamına daha kolay yön verebilirsin. Şu ana kadar böyle yapmadın da ne oldu?
Kaç yaşındasın? Söyle bakalım bu güne kadar kaç mutlu ya da mutsuz gün yaşadın? Nasıl yaşadığın umurunda mı? Yoksa günler gelip geçiyor da , ne yaptığının farkında değil misin?
Kendi kendini bir kontrol et bakalım.
Bu yıldızlar, gecenin sessizliği, denizin durgunluğu, mehtabın ışığı, güneşin sıcaklığı, günün cıvıltısı ne kadar sürer böyle.
Tabi ölüm Allah’ın emri. Korkma! Bırak beyaz gelinlikleriyle bekleyedursun karşılaşacağınız yerde.
Ama hiç olmazsa; o randevuya kadar mutlu olmak için bir şeyler yap.
Cetvel tut dediysem o yüzdendir. Kötü gideni iyileştirmek, iyi gideni devam ettirmek için durumu kontrol altında tut diye yani.
Bu arada; acının bağırıp çağırmak, mutluluğun da uzun boylu yeşil gözlü olmadığını anlamış olursun. Bir gün sırf bir yoksula yardımcı olduğun için mutlu luk hanene (+) koyduğun zaman, ya da yaşadığın günün bir öncekinden pek farklı olmadığını düşünüp (-) ‘yi bastığında görürsün bunu…
Yani arkadaş, diyorum ki: Dalından kopan bir yaprak değilsen, ondan farklı davran!
Ortalarda oradan oraya savrulup duracağına “Savulun be geliyorum” de ve değiştir kendini. Dünyayı yerinden oynat!
Yani mutluluk için…
