Penturk Haber
2012-12-06 07:11:30

PUTİN VE ÇEHOV'UN DUVARDAKİ SİLAHI

06 Aralık 2012, 07:11

 Putin'in gelişine fazla anlam yükleniyor galiba.

Halbuki bu ziyaretin hiç bir anlamı yok.

"Putka " işini biliyor ; 'den talebi !

Suriye konusunda angloamerikan verdiği kararı izleyen Putka,ne yansın ne kebap havasında ; kendisine yöneltilen sorulara kokmaz,bulaşmaz yanıtlar veriyor.

Daha dokuzuncu sınıftayken KGB'nin Leningrad kapısına dayanıp ajan olmak istediğini belirten ve bunun için "hukuk " alması gerektiği söylenince tereddütsüz uygulayan bir lider her halde havayı koklayacak,kaybedeceği bir diplomasi kavgasına girmeyecektir.

Putin'in aklı fikri ekonomide.Bu sebeple bir uçak dolusu işadamı ile İstanbul'a geldi.Sovyetler Birliği'nin yıkılış sürecinde KGB'nin son dönem isimlerinden olan Putka,akonomi-politik anlamda neo-conlar gibi hareket ederek " entel biznes taburunu " öne sürüyor.

Suriye ile ilişkisini gözlerden uzak,gizemli bir statüde sürdürmek amacında.Putka demek gizem demek zaten.Rusya'da şöyle bir kamuoyu algısı var.Derler ki " Putin her seçim öncesinde tek bir iddiada bulunur.Beni seçin size kim olduğumu biraz daha açık edeyim.Putin'in sermayesi gizemidir."

Putin,BOP'un neresinde ?

İşte soru budur.

Galiba, Büyük Ortadoğu Projesi'sinde Putin'in rolü " göstermelik muhalefet " rolüdür.Gözünüzün önüne getirin.Libya,problemi başladığında en fazla aykırı ses Moskova'dan geliyordu.Putin,Kaddafi'nin en güvendiği liderdi.Sonuç ortada.Rusya'nın Suriye ile ilişkisi geleneksel zeminde yürümesine rağmen eskisi gibi güçlü değil.Sadece hitabet düzleminde devam ediyor.Putin herhalde bazı şeyleri görüyor ; Son kararı elbette " uluslararası toplum " denilen angloamerikan politbüro verecek.

Yani Amerika,İngiltere ve Uluslararası Yahudi Kongresi !

Bu politbüro yüz yıldan fazla işbaşında olan bir teşkilattır.Bu teşkilat hakkındaki ilk ip uçlarını Carrol Quigley 1949'da yayınlanan " The Anglo-Amerikan Establishment " kitabıyla vermişti.Ama gelinen noktada artık çok şey değişmiş,anglo-amerikanlar da değişmişti.Artık iki ingiliz-yahudi kökenli aile değildi onlar.Daha gelişmiş ve daha güçlü örneklerdi.Birinciler Afrika'da altın madenleriyle çevrili Rodezya gibi ülkeler kuruyordu.İkinciler yani şimdikiler ise emperyal devletleri yerlerinden söküyor,milli devletleri yıkıyor,amaçları için dinler dahil herşeyi kullanıyorlardı.Fikri merkezlerini İngiltere-Amerika ve Yahudi Kongresi oluşturuyordu.

İşadamıydılar.

Beyaz yakalı CEO'ları vardı.Hatta liderlik mevkiine çoğunlukla CEO'ları oturtuyorlardı.Dünyanın bütün üniversiteleri ve üniversiteler arası işbirliği kurumlarını idare ediyorlar,seçkin gençleri kendilerine bağlıyorlardı.Dünyada ilgilenmedikleri bir toprak parçası bulunmuyordu.Sivil Toplum Örgütü kurma konusunda mahir idiler.Kuran,kurduran ve maliyeleştiren bunlardı.

Siyaset bunlardan sorulurdu.

Silah bunlardan sorulurdu.

Barış da bunlardan sorulurdu.

Sadece silahın ne zaman patlayacağına,barışın ne zaman anlaşmaya dönüşeceğine bunlar karar verirdi.

Şimdi böyle bir dünya tablosunda kendi evinin önü dururken başka mahallenin sokağındaki yangına kim müdahale etmek ister?

Hele yangını itfaiyeci çıkarıyorsa!

Putin'de müdahale etmedi zaten.

Dünyaca ünlü Rus tiyatro yazarı Anton Çehov'un bir oyun çözümlemesinden örnek getirdi.

" Duvarda asılı duran silah üçüncü sahnede mutlaka patlar " dedi.

Onu geçen hafta MHP Iğdır Milletvekili Sinan Ogan Abbas Güçlü'nün Genç Bakış programında söylemişti zaten..

Yeni bir şey değil yani..

Ha Çehov demişken bir sözü daha meşhurdur." Yediyüz yıl yaşasam bir oyun daha yazmam.Bahse girmeye var mısınız ? "

Yazdı.Vişne Bahçesi isimli mükemmel oyununu bu iddiasından sonra yazdı.

Gaza gelmeyi seviyordu galiba.. 


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.