Penturk Haber
2012-12-21 10:40:26

FUZULİ KADAR ÖZGÜR OLMAK

21 Aralık 2012, 10:40

 Göktürk 2 uydusu uzaya fırlatılmadan süre , AKP'ye yakınlığıyla bilinen türkücü Nihat Doğan, Zerrin Özer'in Başbakan vasıtasıyla TRT'de başladığını öne sürdü.

 

sözü yazarı ve sunucu Sezen Cumhur Önal ise İçişleri Bakanına başvurarak eski yeniden düzenleyip müzikseverlere sunacağı albümün masraflarının üstlenilmesi talebinde bulundu.

TRT'nin Osmanlı dizisi " Kıyam " yayından kaldırılıyor,başrol Özcan , Başbakan'a " biraz daha sabredilmesi, yayından kaldırılmaması gerektiği " ricasını tweet üzerinden .

Görünen o ki imdat kapısı müzikseverler,yapımcılar,televizyon yöneticileri değil siyasi iktidar olmuş.

Yeni ile ortaya çıkanların gelinen yerde kuralsızlığı,anomiyi çağrıştıran atmosferi oluşturduğuna oluyoruz.

Nihat Doğan, " böyle giderse herkes telefona sarılır " diyor.

Yanlış mı?

Başbakanlık makamı işçi bulma kurumu değil ki.

Başbakan ve kabinesi öyle kuracak ki iş,o işleyişi ile bulunacak.Kayırma,iltimas,kartvizit müessesesi olmadan, " kimse telefona sarılmadan."

Ya da herkesi kapsayacak ağı oluşturulacak. emekçileri,temsilcileri de bu içinde yerini alacak.

Siyasi iktidar, sürdürmeyi, ,yeni imkanlar açmayı hedefleyecek.Bireysel katkı yerine bilimsel .

Böyle olmuyor.

İşler münferiden yürüyor.

Eş,dost,akraba,tanıdık devreye giriyor.

Sistem işlemiyor.

Patronaj düzeni devam ediyor.

Sosyolog Emil Durkhaym,yeni toplumsal düzen kendi görünür vaatlerini yerine getiremediğinde kuralsızlık kaçınılmaz ortaya çıkar,derken tam da anlatıyor.

'de giderek siyasi iktidarın dümen suyuna giriyorlar.Oysa bağımsız . hürriyet içinde hareket etmelidirler.Bu hürriyet öyle hürriyettir ki sorumluluk hissiyle hareket eden hürriyet.Ama hürriyetin kaçınılmaz şartı özgürlüktür.Dokuz Işık bize kırk önce böyle öğretmişti.Ve bu öğreti hala geçerliliğini korumaktadır.

Sanatçı toplumsal meselelere kendi insiyatifiyle müdahale eder.Parti öyle istiyor,Başbakan " elinizi taşın altına koyun " diyor diye siyaset yapılmaz.

Sanatçıların toplum üzerindeki etkisi her gün biraz daha azalıyor.Siyasetin ağırlığı sanatçıyı eziyor.Sanatçı milli olandan uzaklaştıkça merkeze yanaşıyor.Ama merkez giderek kozmopolitleşiyor.Sanatçı sistemin kulvarına girdikçe bir tür mahpese tıkılıyor.Yeni bir şey üretemiyor.Yeni üretim olmazsa yenilik olmaz.Toplumun ilerlemesi yenilere bağlı.

Dikkat ediyor musunuz?Toplum yeni bir şeyi dinlemeye meraklı değil.Tipik bir nostalji sendromu yaşıyoruz.Eski türküler,eski şarkılar.Eski sanatçılar..

Yeni, kimseye tad vermiyor.

İzleniyor,dinleniyor ama hafızada kalmıyor.

Toplum yeni'den adeta eskiye sarılarak intikam alıyor.

Popüler kültürün topluma sunduğu yeniler merkeze yaklaştıkça halk yeni'den uzaklaşıyor.

Halbuki bugünün tarihini şarkılarımızla yazan bizler yeni'nin temsilcileriyiz.Müziğin geleneğine sahip çıkarak yeni söz ve melodilerle kurulu düzene,kurulması istenen yeni yapıya tenkitler getiriyor,unutulması istenen güzellikleri hatırlatıyoruz.

İşimiz her gün biraz daha zorlaşıyor.

Fuzuli'yi hatırlıyoruz.

" Selam verdim rüşvet degildür diye almadılar " sözü dağarcığımıza düşüyor.Türk şiirinin zirve ismi Fuzuli, bu sözü ile sadece Bağdat eşrafını anlatmıyordu herhalde.

Sistemi tenkit ediyordu.

Galiba Fuzuli kadar bile özgür değiliz !

 

AHMET ŞAFAK

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.