Penturk Haber
2012-11-12 06:38:27

MHP'NİN TÜRK SİYASETİNDEKİ YERİNİ ANLAMAK

12 Kasım 2012, 06:38

 MHP'nin 10.kurultayı gerçekleşti.

Detayına girmiyorum ; gördü,düşman gördü ki güzel bir kongre oldu.

Kongre sonrası yazılanların pek çoğu beklendiği ölçüde malumun ilanı idi.

Herkes kendi açısından yaptı.Eskilerin deyimiyle " orta belden " yazanlar da oldu, MHP muhalifliğiyle yazılar kaleme alanlarda.

Pek çoğunu ciddiye aldığım söylenemez.

Çünkü şahıslara yönelik açıklamalar,geldi-geçti olaylar üzerinden sığ ve acemi genellemeler düşünce bağdaşmaz.

Ama fikirler benim ilgi sahamdır ve fikri tahlilleri oldukça hoşlanırım.

Vedat Bilgin hocanın kongreye ilişkin kaleme aldığı iki yazı da böyle bir karaktere sahipti.Kongre öncesinde beklentilerini yazan Vedat hoca daha çok milliyetçilik ile siyaset arasındaki ilişkiyi anlatıyor ve MHP'nin " sağ " kategoride bir olduğu gerçeğinden çıkarak bunun gereklerini yerine getirmesi dileğinde bulunuyordu.

Vedat hocamıza göre MHP,ülkenin sorunlarına karşı bir siyaset diline sahip olduğunu göstermeli,devletçi-batıcı politikalara karşı yerli ve milli olanı savunmalıydı.

Milliyetçiliği savaş dönemindeki sağ-sol çelişkisi üzerinden kavramlaştırarak kültüralist bir zemine oturtan Vedat Bilgin hocamız adeta sağ ile milliyetçilik arasında mecburi bir ilişki olduğunu öne sürüyordu.

Hiç şüphesiz sayın hocamın şahsına duyduğum hürmeti bildiğine eminim.Yazılarını dikkatle takip eder,makalelerinin ufuk açıcı olduğu gerçeğini bilirim.

Ancak,görüşlerine katılmadığımı da belirtmek isterim.

Galiba " milli sağ " diye adlandırabileceğim alanda bazı yazarlarla milliyetçiliği ele alış biçimimizde nice zamandır bir farklılaşma yaşanıyor.Aydınlarımızda baş gösteren yenileşme,değişim merkezli ifadeler Türk milliyetçiliği fikir sistemini tarihi referanslardan koparmakta,adı konmayan liberal izahlar tefekkür dünyamıza arzı endam etmektedir.

Milliyetçilik izahının sağ-sol,ya da devlet-sivil toplum karşıtlığından yapılması MHP'nin teorik kimliğinden uzaklaşmak anlamına gelmektedir.

Davalar,fikirler,hareketler ilhamlarını teorilerinden alırlar,konjöktürel gelişmelerden almazlar.Konjöktürel gelişmeler hareketlere yöntem sunarlar,felsefe sunmazlar.MHP'nin felsefesi Türk Milliyetçiliği hareketinden doğmuştur.Türk Milliyetçiliği ise kendisini sadece sağ-sol çatışması ya da antikomünizm taraftarlığı ile ifade etmez.

Toplumların bünyesinde sağ da vardır sol da.Daha çok dine karşı ya da dinle alakalı mevzi alışlar solu ya da sağı etkilemekte ama toplum bu iki unsurla varlığını sürdürmektedir.

Oysa Türk Milliyetçilerinin siyasi fonksiyonlarını belirleyen unsur sağcı oluşları değil milli oluşlarıdır.

Çelişki milli,gayri milli oluşumlarda aranmalıdır.

Bu o kadar böyledir ki,MHP'nin dinsel perspektif olarak aynı kabulleri yaşadığı AKP ile siyasi perspektif olarak ayrışması dikkat çekici bir örnektir.MHP ,AKP ile millilik ve enternasyonal değerler üzerinden derin bir ayrışma yaşanmaktadır.

"BOP eşbaşkanı " olduğunu açıkça belirten Başbakan ile buna karşı olduğunu sık sık yineleyen Devlet Bahçeli'nin arasındaki çelişki nereden kaynaklanmaktadır?

Kültürel bir açıklama bu çelişkiyi izaha yeter mi?

Ya da sağcılık tasavuru ?

Demek ki bugün için tahlil edilmesi gerekli konu kültüralist olduğundan daha çok siyasidir ve MHP açık bir siyasi farklılaşmayı temsil etmektedir.

MHP'nin bugünkü siyasi pozisyonu son derece net ve doğrudur.Bu doğruluk MHP'nin kuruluş teorisine ve tarihi referanslarına uygundur.MHP'nin siyasi hayata çıkarken kamuoyuyla paylaştığı Dokuz Işık Doktrini,MHP'nin attığı her adıma kaynaklık teşkil etmektedir.

Çünkü MHP siyasi bir kuruluştur ve siyasetini belirleyen unsur Milletler Mücadelesi gerçeğidir.

Bu gerçek Devlet Bahçeli tarafından kongre konuşmasında dile getirilmiş,Türkiye'nin karşılaştığı tehditler milletler mücadelesi bağlamında ele alınmıştır.

Siyaset aslında milletler mücadelesinin prizmasında incelenmelidir.

Dünya konjöktürünün Türkiye'nin iç siyasetiyle hercümerc olduğu bir zaman diliminde tartışmayı devlet-vatandaş çelişkisinde yoğunlaştırmak ya da Vedat hocamın dediği gibi " devletçi-batıcı politikalar ve yerli milli " çatışmasında ele almak liberal klişe olmaktan öteye gitmeyecektir.

Türk Siyaset kültürü devleti ingilizlerin ilan ettiği gibi bir " canavar-levithan " olarak tasvir etmediğine göre," Türk Devlet Geleneği " kavramı da cumhuriyetçi bir siyaset terbiyesi olarak değil orta asırlardan kalma bir " ebed-müddet " ananesine yaslandığına göre TÜrk Milliyetçilerinin devlet dışı izahlara yönelmesi nasıl beklenebilir? MHP'nin Türk siyasetindeki işlevi merkezle kenarı buluşturma,çevre-merkez tartışmasını asgariye indirme ve beraberinde milli bir demokrasi kurmadır ki şu ana kadar bu iddiasını çırak çıkartacak bir eylemin içinde olmamıştır.MHP'nin çevreyi merkeze taşıma talebi aslında " Milli Devlet " teorisine karşılık gelmektedir.Bunun hayata geçmesi bir iktidar sorunu olarak gözükmektedir bir tefekkür sorunu değildir.

Ancak ,AKPgillerin "uluslararası toplumla " aynileşme ilişkisi,MHP'nin milletler mücadelesinde hedef haline dönüştürdüğü emperyal düşünceyi merkeze yerleştirmeye başlamıştır.Arap Baharı,Ortadoğu'da ki gelişmeler,Suriye krizi ve tampon bölgeler meselesi dünya kamuoyu ile Türkiye kamuyonun iç içe geçtiği böylesi bir entegrasyon döneminde,MHP'yi giderek çevreleştirmektedir.En son " büyük şehir yasasındaki " çelişki ve politik çatışma bu yabancılaşmanın önemli duraklarından biri olacaktır.

Böylece MHP'nin " milletler mücadelesi " tezi ile sosyolojinin " merkez -çevre " çelişkisi üst üste oturacak ve bu çelişkinin oluşturduğu yabancılaşma iklimi MHP'nin iddialarını gün yüzüne çıkaracaktır.

Çünkü bu tarihin çelik yasasıdır.

Geçmişte oldu,bir kere daha olacaktır.

Bunu hepimiz göreceğiz.

Yeter ki Milletler Mücadelesi gerçeğini hatrımızdan çikarmayalım ve siyaseti bu yasa çerçevesinde ele alalım.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.