Temel erişmek için yarattığı kavram karambolünden iyi faydalanıp "bir o yana bir bu yana siyaseti" ile gündem anaforu yaratıyor.
Bu anaforun geçmeden diğerine zıplayan AKP'nin "paket siyaseti" ile de zaman kazanmak istemektedir.
***
Türkiye uluslararası kuruluşların yayınladığı raporlarda demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi en temel noktalarda bile sicilini bir görüntü veriyor.
Bu manzara sadece demokrasinin temel ayakları olan Özgürlükler ve adalette değil, için gerekli olan verilerde de sürmektedir.
Asgari ücretle 4 kişi geçinir diyen bir siyaset manzarası AB raporlarını teyit etmiyor.
Böyle bir iklimde bile "ileri demokrasi" nutku atacak kadar "pişkinlik" sergileyen siyasetçilerin halen 40 civarında oy potansiyeli olması haliyle AKP ye yükseltme fırsatı veriyor…
***
Nitekim AKP'nin temel olarak gördüğü " sistemi" uğruna Parlamenter sistemin işleyemez hale getirildiği görülmektedir.
AKP siyasette demokrasi, insan hakları, yargı Bağımsızlığı gibi sorunları sıklıkla getiriyor. Beklentiler vaat ile geçiştiriliyor.
Ancak manada her adımın parlamenter sistemin değişip sistemi için alt oluşturduğu artık açığa çıkıyor…
Bir meşgul eden Yargı reformunun bile vaat olduğu anlaşılıyor...
Mesela Başbakan Erdoğan eski Genelkurmay İlker Başbuğ'a "terör örgütü mensubu diyenleri affetmeyeceğini" söylemişti…
-Bu konuda ne adım atıldı?
-Hiç…
Tutuklu askerler için çıkarılan üçüncü paket işe yaramadı, dördüncü pakette sorun çözülmeli diye düşünenler yine yanıldılar…
***
AKP iktidarının paket siyasetine örnek verilmesi gereken 4.yargı paketinin içeriğine bakınca malumun ilanından öte bir değişiklik içermediği görülüyor.
Bu paket içeriği de "vaat et vaziyeti idare et" mantıklı bir oyalama taktiği izlenimi vermektedir.
Demokratikleşme ve İnsan hakları konusunda ilerleme sağlayacağı, hatta bağımsız yargının elini güçlendirecek yenilikler içermesi bekleniyordu.
-Ama olmadı!…
Şimdi iktidar paket yanlış anlaşıldı böyle bir çalışma yok diyor.
Meselenin yanlış anlaşıldığı ima ediliyor…
Peki, o günlerde gündemin zirvesindeki tutuklu gazeteciler konusunda beklenti ortadayken, Başbakan Yardımcısı Arınç'ın "Meclis'e sevk ettik" haberini vermesi başka nasıl anlaşılabilirdi acaba?
Belki de iktidar İmralı görüşmelerinin siyasi hasarını asgariye indirmek için demokrasi filan diyerek 4.yargı paketini de gündemde tutarak "gaz alma" taktiğini kullanmıştır…
***
Çünkü Önceki gün paketin amacını açıklayan Adalet Bakanı Sayın Ergin,"Bu çalışma Avrupa Konseyi ile Bakanlığın yürüttüğü çalışmadır ve Türkiye'nin AİHM'de karşı karşıya kaldığı tabloyu düzeltmeye yöneliktir. Biz çıtayı koymuşuz, çerçeveyi çizmişiz, o çerçevede hareket etmişiz" diyerek paketin imajı ile içeriğinin farklı olduğunu ima etmiştir.
Peki, İktidarın dile getirdiği uzun tutukluluk, insan hakları hangi baharda ele alınacaktır?
Merak edilen şu; Tüm Türkiye yargı bağımsızlığı konusunda endişe duyarken Sayın Başbakanın tutukluluklar konusundaki görüşleri açıkça ortadayken, iktidar tek başına AKP tarafından icra edilirken bu sorunlara kim çare bulacaktır?
Sayın Başbakanın ve parti sözcülerinin uzun tutukluluk konusunda yaşanan adaletsizlik konusunda beyanları ortadayken sorunun çözülmemesini kim istememektedir?
***
Dördüncü Yargı Paketi haksızlıkları ortadan kaldıracak uzun tutukluluğu sona erdirecek bir hukuk paketi mi?
Yoksa hukuk formatına sokulmuş bir siyasi paket mi?
Eğer bu paket demokratik hakların teslimi, insan haklarının ihlalini önleyecek özgürlükçü bir paket ise bu paketin ucunu İmralı ile ilişkilendirmek günahtır yazıktır!
İmralı görüşmeleri siyasi bir tasarrufla yapılmış kabul görmeyen bir hatayken, masum insanların adalet beklentisini siyasi projelere endekslemek ondan daha büyük bir hata olacaktır.
Bu sebeple adaletin yerini bulmasını sağlayacak girişimleri desteklemek herkesin boynunun borcudur.
Umarız siyasi ihtirasları için çekişenler, adalet için bu yolu tercih etmezler…
Hayırlı ve adaletli bir hafta dilerim….