Halkın önüne konan gündem menüsü her kesimin içine sinmese de herkes bu gündemden beslenip tükenişine seyirci kalıyor.
Toplum mühendislerinin mutfağından çıkan yönlendirme yandaş medya tarafından servis edilirken aydıncıkların dilini yutması manidardır.
Daha 2 önce BDP ve Milletvekillerine karşı esip gürleyen iktidarın şimdi yarenlik etmesi ilginç bir tablo oluşturuyor.
Hep ama ertesi gün unutan bir toplum modelimizi ortaya koyuyor.
Mesela, Bundan 3-4 kadar önce Başbakan BDP'li vekiller için "terör örgütünün iradesini temsil" etmeyi seçtikleri gerekçesiyle dokunuruz mesajı vermişti.
AKP kurmayları da bu konuda gereği yapılır, demişlerdi…
Buluşma görüşme derken hadi komisyon kuralım dendi…
Sonra İmralı meselesi ve görüşme trafiği hızlandı, İmralı sakini Ahmet Türk'ü yanına çağırdı.
Bu sohbet İmralı sakinin hoşuna gitmemiş olacak ki bu sefer farklı figürler belirlendi…
Sonrasında Devlet görüşüyor, iktidar görüşmüyor filan derken ikinci heyetin adlarını Adalet bakanlığı tespit edip Başbakan da olur verdi.
İmralı kosterindeki tükenmeyen arıza giderilip, hatta kıyı emniyetinin botları da İmralı seferlerine başladı.
Yeniden başlayan müzakere trafiği dokunulmazlık meselesini unutturup yeni maceralar gündeme oturdu.
Bu süreçte Teröristlerle kucaklaşan milletvekilleri adaya gidemedi ama o vekiller çözüm denen süreçte PKK'nın siyasal kolu gibi görüş beyan etmeye devam etmektedir.
Kısacası İmralı trafiği yolu kesince Dokunulmazlıklar ileride muhtemel maceralara kaldı.
Oysa AKP-CHP-MHP, PKK militanlarıyla dağda bulaşan vekiller için dokunalım demişlerdi…
Şimdi bunlar unutuldu!
Halktan yükselen "dokunulmaz vekil istemiyoruz" sesleri AKP üzerinde sok etkisi yapsa da İktidarın bu talepten etkilenmediği hatta BDP ile kol kola girdikleri bu yaşanan süreçten anlaşılıyor.
Meclis'te yüzlerce (869) dokunulmazlık dosyası beklerken sadece meseleyi BDP ye yoğunlaştırmak zaten topu taca atılacağı tezimizi doğruluyor.
Şimdi AKP-BDP flörtü bu tezimizi doğrulanmış olmadı mı?
Sayın Başbakanın mecliste söylediği sözler ne olacaktır? BDP İmralı sürecinde habercilik yapınca işlediği suçlar görmezden mi gelinecektir?
Nitekim Sayın Devlet Bahçeli'de bu konuda ciddi uyarılarda bulunmuştur.
Daha önce Mecliste gurup konuşmasında BDP'yi hedef Alan Bahçeli "Dokunulmazlık güvencesi Türk milletine karşı olmayı, dağda teröristlerle kucaklaşmayı korumamalı ve bunun sığınağı olmamalıdır'' sözleri karşısında AKP nasıl bir tavır alacaktır?
İmralı sürecinden özrü kabahatinden büyük sözler eden BDP'li vekillere nasıl bir güvence verildi ki, pervasız konuşmalar halen devam etmektedir.
İktidar rehaveti bu riski göğüsler mi, göğüslemez mi bekleyip göreceğiz.
Ancak dokunulmazlık meselesi tartışmaları artık şişedeki cini dışarı çıkarmıştır.
Cinin şişeye girmesi oldukça zor ama önemli olan millet iradesinin istediği tüm dokunulmazlık "sihrinin" vekiller üzerinden kaldırılmasıdır.
Nitekim Halkın gözünde "yolsuzluk" gibi suçlar da terörden daha az önemli değildir.
Başbakan'ın dokunulmazlık konusunda oldukça net konuşmaktadır. Başbakanın şeffaflık ve "dokunulmazlık" konusundaki sözleri kamuoyu bir taahhüt gibi algılanmış ve bu sözün yerine getirilmesi beklenmektedir.
İmralı trafiğinde kaza olmasın derken asıl tahribat millet vicdanında oluşmasını far etmemek nasıl bir duygu acaba?
Milletin sesini yok saymak iradenin sahibini ve "kendini inkâr" etmek değil mi?