AKP SEÇMENİ HALA MI?; “ADAM SENDE!”

Askerin ve güvenlik güçlerinin, (demokrasi kisvesi geçirilmiş politikalarla) terör bölgesinden geri çektirilmesiyle birlikte, bölge hâkimiyetini eline geçiren PKK'nın marifetleri saymakla bitmiyor.

Katiller bölgede; Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili bayrak ve sembolleri kısacası, Türk izlerini yok ediyorlar… Kendi güvenlik güçlerini ve de sözde yargılama yaptıkları mahkemelerini çoktan oluşturmuşlar bile!

Askerimizle çatışırken öldürülen teröristlere, yine Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde toplu mezarlıklar kuruyorlar.

Okullarda kendi müfredatlarını oluşturup, yeni yetişen kuşakları, PKK'nın müstakbel elemanlarına çeviriyorlar.

Ne hazindir ki; Kürt kökenli vatandaşlarımızın ülkemizi idare edenler tarafından ayrıştırılıp, yalnızlaştırılmasını fırsat bilerek, onları bu millete ve devlete düşman, 'Kürtçü' adı verilen bireyler haline getiriyorlar.

Olup bitene kulak tıkayanlar, göz yumanlar ve de suskun kalanlar…;

Bu yaşananlara 'barış süreci, birliktelik süreci' diye bakanınız varsa söyleyeyim: Ülkeyi, barış, demokrasi, insan hakları gibi emperyalizmin sihirli kelimelerini kullanarak dilim dilim böldünüz!.. Yetmedi, Türk'ün itibarını, şühedanın aziz hatırasını hainlerin ağzına sakız ettiniz! Bu millete, 'yedi iklim-i cihan' düşmanın yapamadığını, bizi içimizden oyarak, siz yaptınız!..

"Bölgeden altı aydır ölüm haberi gelmiyor. Barış kötü mü?" diye ahkâm kesenler:

-Niye kötü olsun! Sayenizde, otuz dört yıldır insanımızı katleden, karakol basan, yağmacılık yapan, uyuşturucu trafiğini elinde bulunduran PKK; bugün Güneydoğu'da Türk devletine karşı, "paralel devlet" kurdu, görmüyor musunuz?

Açılım sürecinin başladığı günden bu yana, PKK'nın aldığı yol neredeyse devletin başbakanlık mevkisine kadar ulaştı. İmralı'ya gösterilen itibar, aynı zamanda PKK'yı aklama çabası da olmuyor mu?.. Hala mı “adam sende?”

“Eğer ‘dilimize’ direktifleri akıl verirse kemaletimiz, nefis verirse cehaletimiz ortaya çıkar.” Tabi bu arada ‘söz’ akıldan çıkmadan evvel ‘edep’ denilen insanın manasına uğrar ki,“Sayın çelik, ‘Evvel kendi kendin tanı, Sonra ele nazar eyle...’!” derler adama!..

İktidarı ve gücü elde tutmak adına, Türk Milletini "barış" masalıyla kandıranların asıl amaçlarının ne olduğunu biliyoruz. Bu güç ve iktidar olma hırsı öyle bir nef's ki, bazen insanı hadsizleştirdiği gibi akıldan yoksun hale bile getirebiliyor. Türk’ün meydanlarının tek sahibi olarak kendisini gören, istediği gibi at oynatamayacağını hissettiği anda da önünde engel gördüklerine saldıran bir model 'Hüseyin Çelik'...

Aslında Hüseyin Çelik'in konuşmasının tamamını iyi okursak, PKK'ya ve İmralı canisine sahip çıkmak gibi bir amaç gütmüş olduğunu da görürüz. Nedenini tekrar tekrar yazmaya gerek yok. Zaten kimliksizliği ve asaleti çok yazıldı çizildi.

"Birkaç Mehmet şehit oldu diye meclisi mi toplayacağız?" zihniyetinde olan birisi için, vatan millet ve ülke değerleri adına çokta nefes tüketmemek lazım. Ne diyor bu tür durumlar için Hz. Ali efendimiz: "Seviyesiz insanların bana cahilce sözlerine karşılık vermekten tiksinti duyarım." Sonuçta edep ortada işte...