Penturk Haber
2012-03-29 07:15:28

SiZ NE KADAR AYRINTICISINIZ ?

29 Mart 2012, 07:15

 Ayrıntılar ayrıntıdır. Yani bütünün içinde fil ile fare arasındaki farkın belirginliği kadar hemencecik göze çarpmayabilirler.
Ama bildiğiniz üzere, çoğu zaman neticeye doğrudan etki eden şeyler ayrıntılarda gizlidir. Yeri gelir fare kadar bir sapma, fil kadar bir yanlışlığa sebebiyet verebilir yani. Ya da fil iken bir de bakmışınız ki fare konumuna düşüvermişsiniz. Daha da kötüsü, kedilerin önüne atılmışsınız…
Lafı uzatmayayım, bu gün size birkaç ayrıntıdan söz edeceğim.
 
‘Çalmak’ bir fiildir. Futbol oynarken rakipten top çalmak iyi bir fiil, zil çalmak sıradan, bankadan para çalmak ise cezası 25 yıldan başlayan bir fiildir. Bu arada gitar çalmak keyifli, çene çalmak ise çoğu zaman ihtiyaçtır…
 
Bir TV programında sunucu konuğa şöyle bir soru yöneltir:
-Bayan sürücülere nasıl bakarsınız?
-Güzelse bakarım.
Konuğun ‘erkek’ olduğunu her ne kadar belirtmediysem de ayrıntıları fark edenler onun erkek olduğunu bileceklerdir. Daha ayrıntıcı olanlar sunucunun da erkek olduğunu savunabilirler. Ayrıntıyı irdeleyenler ; konuğun hayata bakış açısı, zeka kapasitesi veyahut da trafikteyken kaza yapma ihtimalinin diğer sürücülere oranla ne kadar yüksek olabileceği hakkında fikir sahibidirler. Ayrıntılara daha daha titizlik gösterenler, onun kullandığı araca binmek istemeyeceklerdir…
Ayrıntılar zaman zaman skandal haberlere yol açabilirler.
Bundan 10 yıl kadar önce özel bir hastanede lenf tedavisi gören N.K.O. adlı hastaya, doktorlar 9.5 miligramlık mustin isimli bir ilaç enjekte edilmesini uygun görürler. Fakat iğneyi yapan hemşire 9.5 yerine, 95 miligramlık ilaç enjekte edince hasta bitkisel hayata girer. Olay mahkemelere yansır.
Olaydaki ilk ayrıntıyı fark ettiniz elbet! İkinci ve önem arz eden ayrıntı ise iğneyi yapan hemşireye verilen evrak üzerinde 9.5 mu yoksa 95 miligram ibaresinin mi yazılı olduğudur. Çünkü, hatanın ağırlıklı olarak doktor dan mı yoksa hemşireden mi kaynaklandığını bu durum belirleyecektir. Ayrıntıları irdelemeye devam etmek elbette mümkün.
Danone firması Çin’de çok az yoğurt tüketildiğini tespit eder. Yetkililer bir yoğurt fabrikası yatırımı için derhal araştırma içine girer. Çine gidilir. Kurulan stantlarda Çinlilere ücretsiz yoğurt ikramı yapılıp fikirleri sorulur. Resmi sonuçlara göre % 98 çok memnundur. Çinliler her defasında gülümseyerek çok çok teşekkür etmişlerdir. Karar verilir ve Danone Firması Çin’de bir yoğurt fabrikası açar. Fakat aylar geçmesine, reklamlar yapılmasına karşın hiçbir Çinli yoğurt almaz. İş tutmamış, yatırım fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Sonradan öğrenilir ki Çin kültüründe ; hiçbir Çinli kendisine ikram edilen şeyi beğenmemezlik yapmaz. Beğenmese dahi belli etmeyip; gülümseyerek, ‘çok güzel’ diyerek ikrama teşekkür eder. Ayrıntı : Her yüzünüze gülümseyene yoğurt fabrikası açmayın !
 
Müjde ! Türkiye’de 34 bin 786 olan milyoner sayımız ( eski trilyoner) 2011 yılında 10 bin 822 artarak 45 bin 608’e çıkmış.
Valla hiçbir yazar arkadaşıma, bu milyonerlerin siyasi kimliği üzerine bir araştırma yapıp; sonra da bunu köşe yazılarına ya da haberlerine aktarmalarını tavsiye etmem! Çünkü böyle yaparlarsa birilerinin üstüne basmış, onları çiğnemiş olurlar.
Ayrıntı ise şu:
‘Basmak’ bir fiildir. Ama fare filin üzerine basarsa başka, fil farenin üzerine ba-sarsa başka olur…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.