Penturk Haber
2015-02-15 10:03:36

Geride Kalanlar

15 Şubat 2015, 10:03

 Çok güzel bir çocuktu’ diyeceğim. 18’inden küçüktü yani.

İsmini söyleyemem.
Çünkü ‘O’ artık yok. Ama annesi, babası, kız kardeşleri aramızda.
Dayanamazlar ismini okurlarsa…
Bir gün odasına çekildi. Kıydı cancağızına.
Aradan kaç zaman geçti tam hatırlayamıyorum. Zaten ailenin de zamanla ilgili kavramı; o acıklı, feryadı figanlı günde boşluğa düştü.
Bunu, her daim hissedilen boş bakışlarından fark edebilirsiniz…

Kuyumcuydu. Altın satardı. Kimileri O’na ‘dükkanındaki en değerli atın, yüreğidir’ derdi.
Biz ise; ‘seni sevmeyen ölsün’ derdik.
Olmadı. O öldü, sevenleri yaşıyor.
Bir oğlunu trafik kazasında genç yaşta kaybetmişti. Derin acılıydı henüz.
‘Mafya’ tabiri ile bilinen bir komşusu ile yok yere anlaşmazlığa düştü.
‘Açmayacaksın ulan dükkanını’ dediler.
Ekmek teknesiydi, açmaya gitti.
Sabahın kör vaktinde, arkasından kurşun yağmuruna tutuldu.
Ah dedik üzüldük. Vah dedik üzüldük.

‘Vitrinlere sıkılsaydı bari o lanet olası kurşunlar. Öyle gözdağı verilseydi bari’ dedik. Nafile!

Bir küçük tartışma çıkmıştı iş yerlerinde. İş yerine gelip tartışma çıkaranlar öfke ile ayrıldılar ve az sonra silahları ile geri döndüler. Niyetleri kötüydü elbet. Etrafı kurşun yağmuruna tuttular.
O, tartışmayı yatıştırmak, olayı tatlıya bağlamak için yetişmişti; az sonra herkesle vedalaşacağı yere…
Yeğeninin önüne geçti. Kurşunların önüne geçti.
Öylesine hayat dolu, öylesine merhametli, öylesine can dost, bulunduğu her ortamın neşe kaynağı ve öylesine dağ gibi delikanlı; kötü kaderinin önüne geçemedi…
Mini bebesi, şimdi okullu oldu.

Yakın zamanda yine bir tartışma. ‘Park eder misin, edemez misin!’
Tartışma ertesi güne sarktı: İki ölü, üç ağır yaralı.
Gazete haberlerinde yer aldılar. İnternette hala fotoğraflar, görüntüler dolaşıyor.
Tüm bu acılı olaylar, yakın geçmişten bu güne Pendik’te yaşandı.

Daha birçoğu var. Kimi Batı Mahallesi’nde, kimi Kaynarca’da, kimi Velibaba’da, kimileri de başka başka mahallelerimizde.

Ortak noktaları; hayatını kaybedenlerin neredeyse tamamının ‘yok yere’, ‘incir kabuğunu doldurmayan’ sebeplerle hayatlarını kaybetmeleriydi.

Keşke olmasaydı. O bunalım anları, gözü kör olası o ilk karşılaşmalar ve tartışmalar yaşanmasaydı.
Ama ne çare…

Bedenlerini toprağın altına verdiğimiz bu insanlara, tekrar Allah’tan rahmet diliyoruz. Huzur içinde yatsınlar.

Ama ya geride kalanlar!
Anneler, babalar, kardeşler, ağabeyler, teyzeler, halalar, amcalar, dayılar, yeğenler, bebeler; o günlerden bu yana toprağın üstünde gömülü duruyorlar.

Geride kalanlara kurşun geçmiyor, bıçak işlemiyor ama; yürek yangınları bir ömür sönmüyor…
Geride kalanlar; hep geçmişte, olayın olduğu o günde yaşıyorlar…
Allah sabırlar versin.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.