Ülkücüler Didişir mi Hala?!.

 Hala birbirimiz kırıyor, üzüyoruz!.. Irak’ta Türkmen kandaşlarımızın dramına şahit olduktan sonra yurda döndüğümüzde gördüğümüz, şahit olduğumuz bazı hadiseler teessür edicidir… Teşkilatlarımızda ve Ülkücü kamuda kongreden sonra kalan sitemkarlıklar ve isimlere endeksli mütalaalar bitmedi mi hala?!. "Ben MHP’liyim, Ülkücüyüm" diyen iki kişinin birbiriyle küs olması nasıl ifade edilir ya hu?!. Eğer böyle ise “Mefkureci bir hareketin siyaset yapabilmesi ne çetin bir işmiş?!.”… “Ülkücüyüm” diyenler birbirleri ile harp edecekse veyl halimize!.. 

Kabul edelim ki Ülkücü hareket; ekser ahaliye ne Büyük Turan davasını, ne Başbuğ Türkeş’i anlatabildi layığı veçhile... Engellendik, örselendik, köyün delisiydik.. vur abalıya misali!.. Mafya, derin devlet, çete ilan edildik her Allahın günü!.. Hiç unutmam; meşhur bir cemaat dergisi bir akıl hastasını teşmil edip bir hayvanla olan alakasını istismar ederek ve bir müptezelin deliye taktığı bozkurt rozetiyle fotografı kapağına koyup (Ülkücü Sapık) diye sayı bastığı şerefsizliklere şahit olduk. Hakkaten işimiz zordur; sevdamızı, aşkımızı tarife yeltenmek kolay mı?! 

Başbuğ olmak üzre pek çok değerlerimiz, güzide insanlar kıymeti anlaşılamadan yaşadılar.. ve yaşattılar bu kutsi davayı… Devlet Bahçeli’nin genel başkanlığıyla başlayan ivmeye karşı git zamandır süregelen halde içimize bir nifak silsilesi daldı.. debelenmemizi ve dikkatimizi dağıtmamızı istediler. Amaç Ülkücüleri iç hesaplaşmaya yöneltmekti.. matbuatta, gazetelerde, her çeşit medyum ortamlarda ve hatta kongrelerde tekfur sarayına çevirmek derdiyle yanar oldu bilumum zevatlar... Şimdi olanlara bitenlere (tekrar) bakınca bu melanetliği yine görüyoruz: “MHP ve Ülkücü Hareket karıştırılmak istenir!” retoriği adeta vaka-i adi’yeden sayılır oldu… Bunu söylemesine söylüyoruz da.. hala zokayı yutanlar nasıl olup da idraksizce konuşmaya devam ediyorlar anlaşılır değil!..

Önümüzde mahalli seçimler var.. ve bu beledi seçimlere pek çok payeler yükleyebiliriz; iktidara giden yol, MHP’nin yeniden şahlanışı vs sloganlarla betimlemek hoş olur… Umutlar tazelenerek yeni bir heves ve heyecanla sürece hazırlanabilinir… Uçurumun kenarına gelen bu ülke adına ihanet perdesi yırtılabilir… Şimdi bir Ülkücü böyle düşünüyor ve arzuluyorsa buna safdillik mi diyeceğiz?!.

Herkes görmek istediği gibi görsün arkadaş; eleştiri olsun.. meşveret edelim, akıl yürütüp hal çareleri arayalım.. buna şeksiz şüphesiz evet!.. Lakin sağda solda yazıp çizerken, birbirimizle hasbıhal ederken biraz üslup ve dil ayarımıza çekidüzen verelim!.. Dediğimiz gibi: “Hala birbirimizi kırıyor ve incitiyoruz..” 

Ülkücü Ülkücünün öz kardeşi değil midir?!. 
Neden saygı duymuyoruz birbirimize?!. 
İhanetin sirayet etmesi ve evimizi karıştırması kimin kabahatidir?!

Bizden gözükerek amma bizden olmayan bazı kalem ve politika ajanlarının şimdi yumurtlamaya başladıkları malum; isimler, ittifaklar, sorunlar havada uçuşuyor!.. İktidar anketörleri ha bre dezenformasyon pompalayarak milletin kafasını karıştırıyor.. sağdan soldan gelen atraksiyonlar ve ihanet hamleleri milletin anlağında travma oluşturmuş durumda!.. Hakikaten diyebiliriz ki; “Millet fakr-u zaruret içinde bitap düşmüş…”.

Ülkücü kardeşim; çok iyi biliyorsun ki işte bütün bu kangren olmuş meselelerin çözümü ve hal çaresi senin beyninde ve yüreğindedir!.. Cevherinde saklı kalan değerlerini köreltme.. köreltmeyesin ki birilerinin oyunlarına gelmeyelim!.. Bizi mahalli seçimlerde temsil edecek şahısların adamlığı, fazileti, sadakati ve Ülkücülüğü olmazsa olmaz mihengimizdir.. bu uğraşıyı verirken samimice her Ülküdaşımızı dinleyelim; talep ve arzularını istikamet edinelim.. ve zinhar hiçbir Ülkücünün yüreğine zülfüyare dokunmayalım.
Artık samimice olmak-davranmak zamanıdır; eğer bu aymazlıkla gidenlere pirim tanınacaksa harekete reva görülen işler zulümdür!.. Yıllar önce yaptığımız gibi yine Ocaklarda, Teşkilatlarda çayımızı, bir avuç zeytinimizi ve somunumuzu paylaşan ruha rücu edelim. 

Kimilerine sıradan görünen fakat bizim için hayati olan kavramları tekrar edersek: Gönüldaşlık, kardaşlık, ahd-e vefa, lider-teşkilat-doktrin ve Ülkücü hareket “ne demekti?!.” Tekrar hatırlayalım.. iyi olmaz mı?!.
Bir Alparslan Türkeş, O. Yüksel Serdengeçti; Nihal Atsız, Dündar Taşer, Galip Erdem hangi fikrin mest olmuş aşıklarıydı unuttuk mu?!.