Hiç genç oldunuz mu?
Bu günlerde gençlerin yaşlı olduğu; kavramların yok olduğu kaygısını hızlı bir şekilde hissediyorum...
Çok mu karamsar düşünüyorum sizce?
Hadi bir göz atalım ilkokul yıllarında birinci sınıftan itibaren belirli gün ve haftalar dersine paralel mümessil seçimi ile başlayan bir eğitsel kol çalışması olurdu. İçinizde hatırlayanlar var mı?
Hani kolumuza beyaz üzeri kırmızı yazılı bant takardık... Bazen de bu bant kırmızı üstü beyaz olurdu...
hava gözlem kolu
gezi ve inceleme kolu
çevre kolu
araç gereç koruma kolu
basın yayın kolu
kitaplık kolu
kütüphanecilik kolu
kızılay kolu
müzik kolu
sivil savunma kolu
spor kolu
temizlik kolu
temsil ve müsamere kolu
trafik kolu
beslenme kolu
yeşilay kolu
fen ve teknoloji kolu
kooperatif kolu
Biliyor musunuz bunlar şimdilerde sivil toplum kuruluşları ama artık bu tarz kollar yok gibi ya da yok ediliyor gibi işte gençlik yok, kavram yok, liderlik yok, amaçlara ne oldu...
Söyliyim mi?
“Ne yiyelim, ne giyelim, nerde oturalım, kaça aldın, çok banelsin?” ve daha yüzlerce örnek sayabilirim.
Acı ama gerçek duygu, düşünce, milliyetçilik, ülke aşkı hiç bir şey yok...
Çok acımasız eleştirmiş olabilirim...
Tabi ki istisnalar kaideleri bozmaz iki elin parmakları kadar az “bir başka gençlik” var... Onları tenzih ediyorum...
Şimdi biraz da bunları neden yazdım, bugün bir sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle kahvaltı yaptık. En genç üyesi 35 yaşında idi ve tek genç üye idi... Üzücü ve düşündürücü...
Gönül isterdi ki en yaşlı üyesi 35 yaşında olsun...
SESİZLİĞİM ASALETİMDENDİR...
İÇİMDEKİ FIRTINA İSE HÜZNÜMDENDİR...