– Hocam siz evliya mısınız? – Evet, ben evliyayım.
İsterseniz şu karşıdaki ağacı çağırayım yanıma gelsin?
– Tamam, hocam, çağır görelim, derler.
Hoca 3 kere ağacı çağırır fakat ağaç gelmez.
– Gelmedi hocam, derler.
Hoca: O gelmezse biz gideriz o zaman.
Çünkü evliyada kibir olmaz, der.”
Elbette ki o Nasrettin hoca, taşı gediğine koyar.
Eh, temsilde hata olmaz kabili biz de size geldik.
Sahi nerede kalmıştık hatırlayanınız var mı?
Neyse fazla zorlamaya gerek yok.
Bu süre içinde Türkiye’de ve dünyada çok şey değişti!
Ancak değişmeyen şey: Haçlı seferlerinin devam etmesi…
Harici ve dâhili bedhahların varlığı…
Ve dahi hainlerin tetikçiliğe devam etmesidir.
Zaten hayat da bir imtihan değil midir ki?
Demek ki elmas ile kömür ‘ateş’ yiyince ayrılacak.
İçimizdeki safralardan kurtulmamız zor…
Fakat rahatsızlık vermelerini engellemek bizim elimizde.
Bunun için de: Daha çok demokrasi, daha çok insan hakları…
Daha çok insani ve İslami eğitim şarttır.
Tüm bunları kavramak için de sadece ‘akıllı’ olmak yetmiyor.
Mutlaka ‘vicdan’ sahibi olmak da gerekiyor.
Köşe yazısı yazmadığım bu zaman içinde:
Çok derin düşünme imkânı buldum.
Neden, niçin sorularına cevap aradım.
Hüküm sahibi olan: Yüce Yaratıcının takdiri neyse sonuç o olur.
Ve biliyorum ki herkes kendi kaderini yaşayacaktır.
Şu küçülen dünyada insanoğlu; her şeyi kayıt altına almayı başardı.
O zaman şüphe duymadan inanıyorum ki,
Mevcudatı Yaratan da kayıt tutuyordur.
Vakti zamanı geldiğinde hesaplar görülecektir. Ve…
O ne iyi hesap görücüdür!
Neyse bunlar zaten bildiğiniz şeyler…
Gelelim yazının başlığını niçin Rus ruleti koyduğuma!
“…Altı Rus bizim Temel’in Hakemliğinde:
Rus ruleti oynamaya karar verirmişler.
Sonuç mu? Altısı da ölmüş.”
Peki, konuyla alakası ne?
Vallahi, ben teferruatla ilgilenmiyorum.
Sonuç da altısı da ölmüş.
Bence siz de ilgilenmeyin.
Amma illa da merek ediyorsanız…
Yakında… Bu ‘köşeyi’ takip ediniz.