Çizdiklerimden dolayı, yanlış anlaşıldığımdan bahsetti!
Bendeniz de: “Hakkı batılla karıştırıp da,
bile bile hakkı gizlemeyin.”i (2/42) ayetini hatırlattım. Ve…
Ölçü bu olmalı! Nizam da bu minvalde bulunmalıdır.
Ve dahi hatanın yapılabileceğini kabullenmeli…
Hakikati görünce de, hak teslim edilmelidir.
Elbette ki, yaradılışın bir tek amacı vardır.
O da sadece, “Yaratıcıya” kul olmaktır.
Bu da insani sorumluluğun getirdiği bilinçtir.
Bu bilinçle de insanın geleceği “aydın” olur.
Bence de, her şeyin başı “ihlâs ve samimiyet” olmalıdır.
Ve esas olanı da; bu kabullenmenin yaşam boyu sürekli olanıdır.
Her şeyin “Hâkimi” olan Allah:
Doğruyu da, yanlışı da bilendir. Dedim.
Binaenaleyh: Biz ne yaparsak yapalım… Ne yazarsak yazalım…
Hangi makamlarda bulunursak bulunalım: “Bilmeden”…
Belki de, “nefsanî duygularla” insanları yanıltabilir…
Yanlış bir kanata da sürükleyebiliriz. Ki, bu durumdan da Allah’a sığınırız.
Bu fani hayat sadık dostlarla güzeldir. Bilir ve inanırız ki…
“Sadık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşa etmez.”
Zaten doğru olanı budur ve aslında da bu olmalıydı!
Şimdi gelelim konumuza. Bildiğiniz gibi…
Çeyrek asrı geçkin bir zamandır “Pendik’te” yaşamaktayız.
Bilvesile, çok insanları tanıdık ve çok insanlarca da tanındık.
Doğru olan ve hayra çağıran her hareketin yanında…
Yanlış olan ve şerre götürenlerin ise karşısında olduk.
Bu süreçte, kişisel diyaloglarda: Yanlış anlamış…
Veya yanlış anlaşılmış da olabiliriz.
Eğer bu hal ve hareketlerimizle…
Karşılıklı olarak birbirimizin “hukukunu” çiğnemiş isek…
Telafisi mümkün olanın, telafisini… Değil ise “helalliğini” almak isteriz.
Ve dahi bu kırgınlıkların ve küskünlüklerin…
Bir ömür boyu sürmesini de arzu etmeyiz.
İşin başında da belirttiğimiz gibi:
Kulluk bilincinde esas olan; Allah’a kul olmaktır.
Hayrın da, şerrinde Ondan geldiğine…
Kaderimizde takdir olanı yaşayacağımıza olan inancımız tamdır.
Bu sebeple “Kul’a, kul olmak” hiç kimseye yakışmaz.
Unutulmamalıdır ki, toplumun önünde olan insanların vebali çoktur.
Bu cihetle daha da dikkatli davranmalı…
İlahi öğretiler çerçevesinde insanları kucaklamalıyız.
AK PARTİ İlçe Başkanı sn. Turgay Kılıç;
Pendik gazetesindeki beyanatında: ”Ak partide,
hiçbir zaman küslük söz konusu olamaz…” diyor.
Ben de katılıyorum. Da…
Oysa ortada bir küslük var ve kim kime küs belli değil!
AK Partinin icraatları lehinde inanarak onlarca yazı yazdık.
Referandumda neredeyse kitap çıkardık. Bu cepheden “tık” gelmedi. De…
Bir kongre sürecinde (ki, kabul ediyorum):
Amacı aşan bir “gıdıklama” yaptık; hain ilan edildik!
Efendiler! Sel gider kumu kalır ve bu makamlar baki değil ha!
Doğru ve hayırlı işlerinize; “eyvallah”…
Ancak; şerre kayan icraatlarda; “susan dilsiz şeytandır!”
Eğer, bu yazıma da iç geçirerek “hayıflanıyorsanız”…
Hala “Kılıç’ınızı” bilemekle meşgulseniz…
Ve dahi “önemsememek de” direniyorsanız…
Mühür bende diye “böbürleniyorsanız”…
“Ben istersem olur” diyorsanız, evvela kendinizi test etmelisiniz!
Bize gelince: “Ebazer” gibi “durmak yok, yola devam.”
“O”ndan gelene de başımız kurban!
Vesselam.