Penturk Haber
2012-03-29 03:14:24

Müslüman Türk Kadınları

Sinan GÖRGÜN

sinan_gorgun@hotmail.com 29 Mart 2012, 03:14

 Türk Kadının En Büyük Süsü Türklüğüdür.
 
Tüm dünya da, dünya insanlarını ilgilendirin ve tüm ülkeler tarafından da kabul edilen
8 Mart Dünya Kandınlar Günü iyi incelenmeli ve tarihsel süreci iyi anlaşılmalıdır.
Özel bir gün olması nedeni ile tüm kadınlarımızın bu özel günü en içten dileklerimle kutlar saygı ve sevgilerimi sunarım.
Kadınlara dair özel bir günden dem vurup bunun adına dünya kadınlar günü diyip,
Dünya tarihine isimlerini altın harflerle yazdıran “ Müslüman Türk kadınlarını ” unutmak
8 mart dünya kadınlar gününün farklı gaye amaç ve hedeflere hizmet ettiğinin ayrıca bir göstergesi olduğu kanaatindeyim.
Neden böyle düşünüyorsunuz diyebilirsiniz
Konuya yüzeysel bakarsak belki haklı da olabilirsiniz.
Lakin kısaca “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” nün tarihsel sürecini incelersek ne demek istediğimi sanırım daha iyi anlayacağız.
8 Mart 1857 tarihinde ABD 'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlar. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verir. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılır.
26 - 27 ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (uluslararası sosyalist kadınlar konferansı) Almanya sosyal demokrat partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 mart'ın "dünya emekçi kadınlar günü" olarak kutlanması önerisini getirir ve öneri oybirliğiyle kabul edilir.

İlk yıllarda belli bir tarih saptanamamış ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbahar da kutlanıyormuş. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921 de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası kadınlar Konferansı'nda gerçekleşir. I ve II. Dünya savaşı| yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan dünya kadınlar günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme gelmiştir. Birleşmiş milletler genel kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 mart'ın "dünya kadınlar günü" olarak kutlanmasını kabul eder. Birleşmiş Milletlerin sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığının yazılmamıştır.
 
Türkiye'de ise 8 Mart dünya kadınlar günü ilk kez 1921 yılında "emekçi kadınlar günü" olarak kutlanmaya başlanır. 1975 yılında daha yaygın olarak kutlanır ve sokağa taşınır. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapılır. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmaz. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "dünya kadınlar günü" kutlanmaya başlanır.
 
8 Mart dünya kadınlar günün çıkış noktası da incelendiğinde kadınlarımızın aslında sosyal, siyasi, ekonomik olarak hayatın bir parçası olduğu adına değil de bir kaç legal ve illegal eylemleri perdelemek için ortaya atılmış bir olgu ve kadınlarımızı bu noktada örgütlemekte de kullanıldığı görülür.
Dünyanın her yerinde eğer ki kadınlardan bahsedilecekse,
Ve bahsedilecek kadınlar sıralamasında “Müslüman Türk Kadını” bu listenin başında gelir.
Biz ki tarih yapan ve yazan bir millet olarak “Kadını” Allah’ın kutsal bir emaneti olarak bilir, öyle hayatımızı şekillendiririz.
Biz ki Kadınlarımıza ilk seçme ve seçilme hakkını tanıyan ilk büyük medeniyetiz
Müslüman Türk kadınlarını biz Türkler hayatları boyunca saygı ve sevgiyle anarak Türk kültür gelenek ve görenekleriyle beraber İslam inancı gereği de her zaman erkekten üstün tutmuş,
Nezaket ve zarafetin, şefkat, merhamet ve sağ duyunun kutlu birer temsilcileri olmuşlardır.
İşte bizim bahsettiğimiz Müslüman Türk Kadını,
19 mayıs 1919’da Atatürk’ün samsun’a çıkışıyla başlayan istiklal mücadelesinin zafer ve bağımsızlıkla taçlanmasında büyük rolü olan ve o ateşten gömleği teninde hisseden milli mücadelenin cesur kadınları zulme, işgale, kıyıma ve onursuzluğa başkaldırmışlardı.
İşgal ve savaş yıllarında her türlü mahrumiyete, her türlü cefaya, acıya katlanan, kürsülerden halka hitap eden, fabrikalarda çalışan, dernekler ve vakıflar kurarak toplumsal hayata katılan kadınlar, bize sadece özgür bir vatan değil, onurlu bir mücadele örneği de bırakarak yolumuzu aydınlatmışlardır
Onlar Anadır,Bacıdır,Yardır,Vatan dır,Bayrak dır,Toprak dır

Onlar Şereftir, Namus dur,
Onlar iffettir, hayadır, edeptir
Ki onlar yavrularına saracakları battaniyeleri, soğuk ayaz kış gecelerinde, kurtuluş savaşının en kanlı muharebelerinde hayatlarına dair en değerli şeylerin den vazgeçerek yavrularının üzerindeki battaniyeleri alıp cephelere o battaniyelerle top mermileri ve çeşitli mühimmatlar taşıyarak Vatanlarına, Bayraklarına ve Milletlerine olan sevgi ve saygılarını en güzel örnekleriyle ortaya koymuşlardır.
1915 de Ermeni terör örgütlerinin, Van ilimizde 50 kadınımızı rehin alarak iffetlerine namuslarına dokunmak istediklerinde
İşte O kadınlarımız,
Yani Müslüman Türk kadınları
İffetlerini korumak için gözlerini kırpmadan kendilerini Van gölünün sularına atarak hayatlarına son verip Türk’ün Kutlu başını dik tutmuşlardır.
Allah Gani gani Rahmet Eylesin.Ruhları Şad Olsun
 
İşte Müslüman Türk Kadınları
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.