Penturk Haber
2016-03-20 19:53:05

Etkili Olabilmek !

Sinan GÖRGÜN

sinan_gorgun@hotmail.com 20 Mart 2016, 19:53

 

Bir seanstır, yetkili çağırma feveranı.

Yetkililer etkililerdir; etkililer ise yetkiye istikâmet vericiler.

Etkisi kadar konuşan yetkili, etki sahasının dışına çıktığı ân, “deli” diye yaftalanır.

Çünkü: Birileri tarafından ona, belli bir hudut ikame ettirilmiştir.

 

Adamın dediği gibi “bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak” vecizesini, yetki ve etki bahsinde şöyle de okuyabiliriz: Etki sahibi olmadan yetki sahibi olmak...

 

Şayet, kıymeti kendinden menkul tiplere umulmadık görevler biçilir hayatta.

Bu sebeple denilir belki de; “bir insanı tanımak için komşuluk yap, yolculuk yap, ticaret yap.”

 

İnsan, endamı ile insan değil yalnızca; ruhiyat ve hissiyat, insanın olmazsa olmazı.

 “Yaşanmaya değer bir hayat” için gaye gütmek de felsefenin dile ile “idealizm” bir nevi.

 

İşte yetki de etki de insan ile bir ânda hem-hâl vaziyetine bürünüyor.

Yetki sahipleri, etkili olmak mecburiyetinde...

 

Yetkili olmak bâbında, esasen işaret edilen; hayat denilen keşmekeş sahnede, kişinin vazife idrakini kavrayabilmesi.

 

Misâlen, muhalif sesleri kısırlaştırılmış bir milletten “başkaldırı” temenni etmek, ancak ve ancak büyüleyici bir rüyaya yatmak...

 

Fantezi yâni!

 

Vazife idraki ise, öncelikle özeleştiri meziyeti kazanmak...

 

Aynaları hasım değil, hısım edinmek.

 

Sahiden de “yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değil.”

İş, ehline verilmez ise, “beylik verilmiş, önce babasını kesmiş” serzenişine binâen bir final ile karşılaşabilmek de pekâlâ mümkün.

 

Ülkemize münhasır ihanetlerden biri: “Meslek sahiplerinin, mesleklerine ihaneti.”

 

Peki, işin erbabı olmak kâfi mi?

 

Hemen “düşmana düşmanın silahı ile” karşılık vermeyi prensiplerinden biri edinen “ahi” liğin kaidelerinden bâzısını hatırlayalım: “Güzel ahlak, feragat ve fedakârlık, zenginlere zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak, gözü-gönlü-kalbi tok olmak...”

 

 Böyle işte ahilik geleneği...

 

Yeni başlayanlar için ise şudur ahilik: Temeli Selçuklu Devleti döneminde atılan; o zamanki adı ile Fütüvvet(mesleki organizasyon) teşkilatı.

 

Anadolu ahalisini, sanat, ticaret ve ekonomi gibi meslek sahalarında yetiştirmekten ziyade, “hakiki insan” olarak şekillendirmeye dayalı bir örgütlenme.

 

Bilhâssa, laf-ı güzaflardan kaçınıp, bu ülke için konuşalım: Her vatandaş yetkili, o halde etkili de... Şayet yetkili olmak, yetki sahibi olmak, makam, mevki ve saire ile eş değer değil.

Vatandaş için yetkilidir ve etkilidir diyor isek, bu onun öyle olması gerektiği için. “Sorumluluk bilinci” deniyor buna.

 

Başıboş olduğunu zanneden vatandaş, büyük bir yanılgının mahkûmiyetinde hâlbuki.

 

Etiketler için de aynı hezimet geçerli: Dünyevi sarhoşluk...

 

Unvan cezbediyor ne de olsa!

 

Sonrası koskoca bir garabet: Henüz insan olmadan, unvan ve etiket ile aldanmışlık...

 

Sırf, “şuyum, buyum” diyebilmek adına, günden güne devleşen bir canavara dönmüşlük...

 

Her şeyden önce insanî meziyetler edinip, insanca yaşamak başlı başına bir mecburiyet.

 

Sahiden; karanlığa küfretmek bâzen insanı öyle bir girdabın içine çeker ki, arabesk dozajlı bir bıkkıntı hissiyatı yaşatır.

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.