Müslüman’ı, Müslüman’a kırdırtma harekâtı başlatıldı.
Ruh, mana ve yaşayış anlamıyla aynı tabandan güç alan…
Aynı “ideallere” sahip ve amacı: “Allah rızası” olan “kahir” ekseriyet,
Bugünlerde karşı karşıya getirtilmeye çalışılıyor.
Duaların ve dahi bedduaların bile çarpıtıldığı bir zamandayız.
Bu açıdan “tehlikeli” bir virajdayız!
Uzun zamandır “altın nesiller” yetiştirme sevdalısı bir “Cemaat” ile…
Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaran;
“Halkın iktidarı” karşı karşıya bırakıldı.
Acaba ortada “muktedir” olma sorunumu yaşanmakta?
Bence hayır. Fakat “şeytan ve askerleri de boş durmuyor ki!”
Peki, bu işler böylemi olmalıydı? Yine elbette ki, hayır!
Ve hadsizliğime vermeyin lütfen…
Gerçekten çok kırıldığım, çok alındığım bir olay bu.
Olamaz böyle bir şey… Olmamalıydı da aslında.
Herkesin itidalli, ferasetli, mantıklı davranması gereken…
Ve dahi “Vakkaflığın” tam zamanı olan bir hadise yaşıyoruz.
Ne milletin değer verdiği âlimlerini…
Ne de iktidarlarını gözden düşürme hakkımız var.
Unutulmasın ki, “hüsnüzan’ı” ortadan kaldırırsak, geriye sadece “zan” kalır.
Ve herkes de biliyor ki, “zan çok kötü bir şeydir.”
Şüphesiz hepimiz “muhabbet fedaileriyiz.”
Hem yüzyılda bir gelen :Âlimlere…
Hem de, sn. Başbakan’a sahip çıkmak zorundayız.
Çünkü bu memlekete, Fatihlerde lazım Akşemseddinlerde!
Hep bildik ve yaşadık ki, her seçim döneminde ortaya bir sürü “şer” konar.
Bu seferki şer de inşallah hayırlara vesile olacak.
Ve “Deryaların” bu kadar dalgalanması kimseyi heveslendirmesin…
Bu büyük dalgalar içlerindeki çer ve çöpü ortaya çıkarmak içindi.
Bir anlamda her sistem kendi içindeki “safraları” temizleyecektir.
Kimse alınmasın, kırılmasın…
Biliyorum ki bunu hem AK Parti, hem de Cemaat yapacaktır.
Ancak bunu yaparken de, “Siyonistlerin” tezgâhına da düşmemek lazım gelir.
Bu arada varsa “hırsızları” koruduğum anlamı çıkmasın.
Hükümet zaten yaklaşık on iki yıldır bu mücadele içinde.
Her türlü “vesayet” rejimini yıkmış…
Daha demokratik bir rejimi tesis etme gayreti içinde.
Ve her “Cemaatte” demokratik ortama “insan” yetiştirme çabasında.
Dolayısıyla aynı duygu ve düşüncelere sahip…
Aynı amaca hizmet gayesinde olanları karşı karşıya getirmek,
En hafif değimiyle “hainlik” olacaktır.
Son olarak şunu ifade etmeliyim: Birilerinin(!) meselesi halkın iktidarını yıkmak…
Yerine yine “seçkin ve egemen” sınıfın haklarını savunan bir iktidar getirmektir.
Onun için bir bardak suda fırtınalar kopartmaktadırlar.
Bakınız, tekraren söylüyorum: Amacım, varsa hırsızları korumak değildir.
Zaten sn. Başbakan “Babamın oğlu olsa gözünün yaşına bakmam” diyor.
Bilvesile, bu da geçer ya hu!
Yaşasın büyük Türkiye, yaşasın bu necip millet…
Ve yaşatılsın bu ulvi değerler.
Vesselam.