Penturk Haber
2012-03-29 07:10:02

DOKUNUN KARDEŞİM, DOKUNUN!

29 Mart 2012, 07:10

 Ne yap yap, bir yere “baş” ol! İster iskele başı, ister bilmem ne…
Veya gir bir yerde “memur” ol. Beceremiyorsan, bir şekilde “zengin” ol.
Fakat sakın “vatandaş” olma! Olma çünkü herkes hıncını senden çıkarır.
Öyle hamasetlere falan da inanmayın sakın.
Hani vatandaş her şeyin üstündedir…
Sistem onun yanındadır falan filan. Yalan, külliyen yalan!
Bu söylediklerime “sıradan, mazbut” insanlar hak verecektir.
Neden mi? Bakınız… Mesela vergi dairesinde bir işiniz var.
O kapıya asılan ve tebessüm ettiren…
“Vergi vermek kutsaldır” gibi ilanlar sizi yanıltmasın.
Çünkü memur aynı memur ve nedense o gün de sinirlidir…
Üstelik sabahtan beri daha kafasını bile kaşıyamamıştır.
Onun vakti hiç yok! Senin ise önünde daha nice yıllar var!
Başınız sıkıştı, birileri işyerinize gelip sizi tehdit mi etti?
Siz de İlgili “polis” kuvvetlerini mi aradınız?
Ve haklı bir gururla “memurun” gelmesini mi beklediniz?
Dolayısıyla kendinizi güvende mi hissettiniz? Aman ha!
Eğer arkanız, dayınız falan yoksa yandınız demektir.
Niye mi? Tehdit eden bir yerleri telefonla arıyor…
Memur telefonun diğer ucundakinin “müdür” olduğunu zannediyor…
Ve hemen oracıkta, o anda ve hemen renk değiştiriyor…
Mahcup ediliveriyorsunuz. Karşı falan vermeye de kalkışmayın sakın!
Çünkü memurun cevabı net ve kesin.”Seninle bir ilgilenirim…”
Yine de karşı vermeyi, hakkınızı aramayı düşünüyorsanız…
Müdürün üstünü bulmalısınız. Ne bileyim işte belki de bir “milletvekili”…
Hatta gerekirse “bakan’ı “ aramalısınız.
Öyle dava açarım diye bir “gaflete” düşmeyin.
Bir anda soluğu karakolda alırsınız. Niye mi? Çünkü onlar: “Memur”.
Maazallah bir düğmesi bir şekilde kendiliğinden kopuverirse!
Binecek “kayık” bile bulamayabilirsiniz.
Kızmayın canım hemen, olan bitenlerden haberiniz yoksa…
İşiniz tıkırındadır demek ki! Hadi canım hemen eskiyi hatırlatmayın…
Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı.
Ancak, bu hükümette eskiyor gibi! Oysa gelecek için çok ümitliydim…
Ben vatandaşım diye kendimi üstün zannediyordum. Yanılmışım…
Meğer en büyük hatam: “Vatandaş” olmakmış!
Peki, ne mi yapmalıyım? Aslında çok şey biliyorum. Da…
Vatandaşlık gömleğini çıkaramıyorum.
Televizyonlardan, basından hep duymuşuzdur.
Milletvekillerinin “dokunulmazlığı” kalksın diye.
Hiç inanmamışımdır bu isteğe.
Bir ülkede: Devlet memuru olanın sonsuz “dokunulmazlığı” varsa…
Ve bu zırhın altında gizlenen “mızrak” sürekli “vatandaşa” giriyorsa!
Ortalıkta dolaşan “laflara” inanmıyorum artık.
Demokrasi yerleşecekmiş, hak hukuk galip gelecekmiş gibi…
Maalesef sistem bir şekilde “ikak-ı hak” yapmaya sürüklüyor.
Yapanın yanında kâr kalıyor. Simdi ne oldu da bunları yazdın…
Ve dahi yahu sen de mi işini halledemiyorsun? Diyebilirsiniz.
Kafam tam da bu laflara bozuluyor işte!
İşimi halletmek için illa da “birilerini” mi bulmalıyım?
Veya her ne olursa olsun bir yere “baş” mı olmalıyım?
Yoksa parasının kaynağı belli olmayan “itibarlı(!) zengin mi”?
Cevabınız hâlâ “evet” ise kusura bakmayın; siz iyi bir vatandaş değilsiniz.
Yok, cevabınız “hayır” ise size de geçmiş olsun!
Çünkü hala vatandaşın üstün olduğu bir ülkede yaşamıyorsunuz.
Aaaa! Bülent Bey, sen de mi böyle düşünüyorsun?
Valla son yaşadığım olaylar böyle düşündürtüyor.
Ve hangi bir kurumu sayayım. Milli eğitim desen yazacak o kadar şey var ki.
Kendi kendine “yorumlar” ihdas ederek, eziyet eden anlayış!
Hepsinin “dokunulmazlık” zırhı var.
O zırhın altında da öyle bir “mızraklar” var ki…
Çuvala falan da sığmaz. Eğer hala “vatandaş” isen yandın.
Ne yapmalı? Telefon rehberini mi karıştırmalı?
Hatırlı dostlara ricacı mı olmalı? Birilerini hoplatıp- zıplatmalı mı?
Bıraktım bu işleri kardeşim! Ben de, siz de azıcık daha sabredelim.
Demokrasinin sadece adı olmayan… Güven içinde yaşanabilen…
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” zihniyetinin hâkim olduğu…
Onun, bunun şunun adamı olunmadan işlerin halledildiği…
Güçlünün değil, haklının üstün olduğu…
Güneşin vatandaşın üzerine doğduğu bir ülke bulursam!
Sizlere de haber vereceğim.
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.