Başbakanımız Dedi Ben Demedim: Ülkücü İrade, Alın Lekesi

 Yazmak, okumak, konuşmak fayda etmiyor artık. Ziya Paşa'nın çok beğendiğim bir sözü var tam da bu durumlar için: 

" "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir"

Şımarıklığın ötesine geçen Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan, memleket meselelerini bırakıp Ülkücü iradeye ve Türkmen Bey’imize kafayı taktı.

Gerçekler gün be gün Sayın Başbakanımız Erdoğan'ın yüzüne çarpıldıkça Başbakanımız, Pınarhisar'ı arayacağını hatırlatan Türkmen Bey’imize ve Ülkücülere nefret duygularını bugün bir kez daha gösterdi.

Ne güzel söyledin Başbakan’ım: "Mesele kendi bahçelerine saldırıldığında harekete geçmekle değil; mesele kardeşine, kendine, milletine, vatanına saldıranlara karşı hareket etmektir!"

Sayın Başbakanım sorarım sana: Bahçeme giren kargaların hesabını sormayacağım korkma!

Yıllardır Doğu Türkistan'daki zulme ne zaman "VAN MİNÜT! (One Minute!)" deyip Çin'e yumruklarını gösterdin?

Bir dağ arkamızdaki Türkmen kardeşlerimize yapılan zulme ne zaman "Dur!" dedin?

Bunları yaptın da biz mi görmedik!

Her şeyi bir kenara attım, son 12 yılımı hayatımdan sildim. Bugün Kerkük'ü, Doğu Türkistan'ı bile bile nasıl ekranlara geçip Ülkücü iradeyi diline dolarsın Ey Başbakan’ım!

Ülkücü iradeye alnı lekeli diye nasıl diyebilirsin Ey Başbakanım!

Ülkücülük bir şereftir. 

Ülkücülük bir erdemdir.

Ülkücülük vatanseverliktir.

Ülkücülük kardeşliktir. 

Ülkücünün alnı açık, başı diktir. 

Bir bozkurt misali asla tasmaya gelmez.

Her Ülkücü birer bayraktır, asla Bayrağını yere indirmez.

Sen Ülkücülerle uğraşmayı bırak da Kerkük'e ses ver. Doğu Türkistan'a kulak ver.

17 Aralık'ın hesabını ver.

Lice'de İndirdiğin Al Bayrağın halatını ver.

Milliyetçiliği ayaklar altına almıştın ya o ayağını ver.

"Apo'yla görüşen şerefsizdir..." demiştin ya, o şerefsizi ver.

"Gavat" diyen valini ver.

Dolarları sakladığın ayakkabı kutunu ver.

Kriptolu telefonunu ver.

Benim şehidime "kelle" diyen o dili ver.

Soma'nın kömür karasını ver.

Ermenek-Kazancı'da AKP'ye oy vermedi diye öldürülen canın bedelini ver.

Benim şehidim, Ülkücü şehidim Mustafa Pehlivanoğlu'nun mektubunu okuyarak döktüğün timsah gözyaşlarını ver.

Şivan Perver denilen haini ülkeme getiren o uçağı, aracı ver.

Ahmet Kaya denilen vatan hainine verilen ödülü ver.

Rahmetli Erbakan Hocanın sızlayan kemiklerini ver.

Tarihime, şerefime, namusuma dil uzatanları ver.

Sayın Başbakanım sizi Ülkücü iradenin bir mensubu olarak, sizi Ülkücü bir genç olarak, sizi bir Asena olarak uyarıyorum:

Ülkücü iradenin nasıl bir şuura sahip olduğunu siz çok iyi bilirsiniz. Bizler sizi ölümle tehdit etmeyiz. Bu sizin kurtuluşunuz olur çünkü. Siz bu ülkeye, bu millete, bu bayrağa işlediğiniz suçların hepsini teker teker ödeyeceksiniz. Engin Alan Paşamız, Bozkurtumuz için; "Bedelini ödettiririz..." demiştiniz ya biz de bu sözlerinizin, bu yaptıklarınızın bedelini elbet ödeteceğiz.