Penturk Haber
2012-12-10 03:03:39

Tutuşan Ocak'lar Sönmez!

10 Aralık 2012, 03:03

 Ülkü kavramı ve ülkü yoluna adanmışlık Türk Milletinin tarihi boyunca, gerek Orta Asya steplerinde gerek Mısır çöllerinde gerek ise Sakarya ve nice kahramanlıkta, akıncılıkta ve devlet kurmada karşımıza çıkmaktadır. Bilge Tonyukuk:  "Niye kaçıyoruz? Çok diye niye korkuyoruz? Azız diye niye kendimizi hor görelim? 'Hücum edelim' dedim. Hücum ettik. Savaştık. Bizden iki ucu, yarısı kadar fazla idi. Tanrı lütfettiği için, çok diye korkmadık, savaştık. Tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık."[1] diye bahsederken sadece kuru bir kahramanlık hitabında bulunmamış, milletine sahip olduğu en değerli hazineyi ve ülküyü hatırlatmıştır. Bu davanın ve şerefli mensuplarının, gönül gönderinden indirilmesi mümkün değildir. Bu satırları yazarken ve sizler de yüreğinizdeki heyecanı kat be kat körüklerken, şanlı Türk tarihinin son dönemecinde kızıl kurşunlara ve emperyalist zihniyete karşı vatan toprağına namert eli değdirmeyen ülkücü şehitlerin hatıraları dün gibi bizimledir. Vatanın imdadına yıllardır ülkü perver, cesur ve namuslu kahramanlar koşmamış mıdır? Şimdilerde yakın tarihimizde de olduğu gibi Türk Milliyetçiliğinin hor görüldüğü o kara sonbaharlarda, İslam sancağını kendilerine kefen bellemiş, muhtaç olduğu kudreti; duasındaki hikmette ve seccadesindeki şefkatte bulmuş ülkücü şehitlerimizin, biz vatan evlatlarının yüreğinden silinmeyecek hatırası çok büyüktür. Tarihlerin anlatmakta aciz kaldığı, idraklerin zorla yıpratılmaya çalışıldığı ve Türk milletinin düşmanları tarafından yapılan yıpratıcı propagandalara karşı bugün bile maalesef haklarını tam manası ile bir türlü teslim edemediğimiz bozkurtlardır onlar. Mekanları cennet Allah cümlesinden razı ve memnun olsun. 

Özellikle günümüzde; Fetih’in, Çanakkale’nin, Niğbolu’ nun, Ridaniye’ nin ve Sakarya’nın öz evlatlarının değerini; mana ikliminden sökmeye çalışanlara, Her geçen sene milli manevi değerlerimizi, Avrupa nın boyasıyla makyajlamaya çalışanlara, ve dahi bu hareketin bu ocakların suyundan içip o suyu ülkücülerin kursağında zehir etmeye çalışanlara dün de olduğu gibi bugünde geçit verilmeyecektir. Şuurlar taze tutulmalı, mevziler güçlendirilmeli ve saflar sıklaştırılmalıdır. Evvela ülküye ve vatana olan bağlılığımız gereği ferdin tüm sahalarda en verimli şekilde menzil kat etmesini kendimize mefkure kılmalıyız. Bunun muhtevatı ise; felsefeden siyasaya, hukuktan tarihe, edebiyattan fıkıha kadar hiç bir beşeri ve köhne sınırlama kabul etmeksizin "fi sebilillah" gayesi ile ilim tahsil etmek ve yayma mükellefiyetidir. Kat'i suretle her alanda otorite olacak şahıs değil; öncelikle kendisine ve ailesine daha sonra milletine ışık tutacak münevverler olma yolunu kendimize vacip kılmalıyız. Bizler; Hac yolculuğuna çıkan ve bu yolda ömür vakfetmeyi göze alan karınca sürüleriyiz. Üç kıta, yedi deniz, dört iklim ve bir cihana nizam verme ülküsünün tatlı hatıraları ile; gece rahat uykulara dalanlardan ziyade bu hayallerin peşinde muhtemelen de ulaşamayacağını bilip yine de koşacak olanlar bizimle gelsin! 

Bin yıldır süre gelen bir dilimde ecdadımız; Türklüğe ve İslam’ın düşmanlarına kan kusturduğu, bu mübarek ve bereketli Anadolu’muzda, dünyayı karşısına alıp bir iken bin olmuştur. Her türlü gafletten, ayrışmadan ziyade yek vücut bu ülkenin harem-i namusana düşman postalı değdirmemişlerdir. Mevcut siyasi sistemde kuvvet ve kudret sahibi ülküdaşlarım, yüreklerinde ulu vatan çınarları yeşertecek, geçmişini bugün olduğu gibi her daim şeref nişanı gibi taşıyacaktır. 

Ülkü ocaklarının ve ülkücülerin misyonu bu ülkede her daim lokomotif bir etki oluşturmuştur. Basiretsiz yönetimlerin, aciz hukukun ve hain emellerin karşısında her dem sarsılmaz bir kale olmuştur. Günümüz Türkiye’sinde dini ve milli terbiyeyi harmanlamış ve 3 kıta 7 iklime hâkim olan bu kültürün temsilcileri yine ülkü ocaklarında ve taş medreselerde yetişmiş, nasip almış abideler olmuştur. İli, töreyi, lideri, teşkilatı benliğinde özümseyen ülküdaşlarımız ile kutlu zafer kaçınılmazdır 

Hedefimiz olan Büyük Türkiye’nin inşasının kolay olmayacağının farkındayız. İç ve dış mihraklar yüzyıllardır yaptıkları gibi Türk milliyetçilerinin ve bu toprağa gönül verenlerin önünü kesmek için her türlü hain plan ve senaryoya başvuracağı şüphesizdir. Bizim ise en değerli varlığımız milliyetçi ve maneviyatçı Türk Gençliğidir. 




[1] Bilge Tonyukuk ,Orhun Abideleri, 2. Taş, Batı Yüzü - 3-4-5-6


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.