Terörist saldırılar

PKK, Şemdinli’de gerçekleştirdiği terörist eylemlerle, Türkiye’deki PKK terörünün yeni bir aşamaya ulaştığı mesajını verdi. Böylece PKK, TSK ile “Cephe Savaşı yapacak kadar güçlendik” demiş oldu. Ardından Tunceli-Ovacık’ta şimdiye kadar en stratejik bir kişiyi, milletvekilini dağa çıkarmayı başardı. Foça’da yaptığı mayınlı eylemle yalnız Güneydoğu’nun değil ‘Türkiye’nin hiçbir yanı teröre karşı sigortalı değil’ mesajını verdi.

Bu eylemden kısa bir süre sonra PKK’lı teröristler BDP’li meslektaşlarıyla yolda buluştu. Dağda ve yolda buluşma eylemleri PKK’nın, bazı bölgelerde “alan hâkimiyeti”nin kendilerinde olduğu mesajını vermiş oldu.

Vekillerle buluşmasının ardından PKK, Gaziantep’te büyük bir kitle katliamı gerçekleştirdi. Onlarca ocak söndüren, onlarca insanı sakat bırakan bu eylemin verdiği mesaj da vahimdi: PKK, bu eylemle Türkiye’nin canını acıtacak çok daha büyük eylem kapasitesine sahip olduğu imajını vermeye çalışmıştır.

Orta Doğu bölgesinde ve Türkiye sınırında yaşanan gelişmeler iyi okunduğunda PKK’nın bu eylemleri gerçekleştireceği beklenmeliydi! 

Nitekim Gaziantep saldırısı gerçekleşmeden önce Kocatepe Camii’nde son şehidi ebedi istirahatgahına uğurlarken vatandaşlar: “Sayın vekilim, ne zaman şehit cenazesi kaldırmaya son vereceğiz” diye sordular.

Bunu mevcut şartlar içinde maalesef “hiçbir zaman” diyerek cevapladım. 

İran, Irak ve Suriye’deki gelişmelerin ‘PKK terörüne fiziki ve moral yakıt sağladığını ve terörist örgütün giderek rutin dışı terörist saldırılara girişme ihtimalinin bulunduğunu’ söyledim. PKK’nın, Türkiye’de kitle katliamı yaratmak amaçlı şok eylemlere girişeceğini, herkesin her zamankinden daha dikkatli ve uyanık olması gerektiğini de ilave ettim.

Akşam saatlerinde Gaziantep’ten PKK’nın kitle katliamı yaptığına yönelik haberler geldi. 

Şu tespit önemlidir: Bugünün Cumhuriyet Türkiye’si terörle mücadelede ulusal şartlardan daha çok, uluslararası şartlara bağımlı hale gelmiştir. Bu ciddi bir gelişmedir ve bu gelişmenin önemli sonuçları da olacaktır.

Bölgedeki gelişmeler ve uluslararası şartlar, Türkiye’de PKK terörüne uygun bir zemin yaratmıştır. PKK terörü bugün ciddi ve etkili biçimde içinde bulunduğu coğrafyanın şartlarından her anlamda beslenmektedir. 

Etnik terörün vahşice sürdüğü bir zamanda ‘Arap Baharı’ denilen sürecin Türkiye’ye yönelik yansımalarının olmayacağını düşünmek için fena halde saf olmak gerekir. 

PKK bunu gerçekleştirmek için büyük imkânlara sahip olduğunu düşünmektedir. Ağır silah, etkili teçhizat, hukuki koruma, uluslararası kollama, finans ve ideolojik yönden PKK büyük bir moral ve motivasyon sağlamış bulunmaktadır. 

PKK, tarihin Irak ve Suriye’de olduğu gibi Türkiye’de de kendi istediği istikamette aktığına inanmaktadır. PKK’lı bölücüler, tarihin kendi savundukları fikirleri onayladığını düşünmekte ve zamanı gelmiş bir misyonu taşıdıklarına inanmaktadırlar. Bu algı, terörist militanlar nezdinde büyük bir adanmışlık duygusu yaratmıştır.

Bütün gelişmeler, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik olan PKK terörüne, büyük bir moral ilave etmiş olmaktadır. Diğer yandan PKK’nın Türkiye ile ilişkileri bozulan komşu ülkelerden destek alması, eylem yeteneğini ve katliam yapabilme kapasitesini de giderek artırmaktadır.

Kimse deve kuşu gibi kafasını kuma gömmesin. Bugün Türkiye, kendisine doğrudan terör ihraç eden ülkeler tarafından kuşatılmıştır. Türkiye’deki terörist faaliyetlere göz yuman, teşvik eden, doğrudan ve dolaylı olarak katkı sağlayan birden fazla komşu ülke vardır. Teröre açıkça hamilik eden ülkeler vardır. 

Suriye, Irak’taki Barzani ve Maliki Yönetimi, İran, Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan, İsrail ve Ermenistan gibi ülkeler, PKK’yı Türkiye’ye karşı kullandığı bilinen ülkelerdir. AB ve ABD’nin durumu da ortadadır.
Şartları ve uluslararası ilişkileri bu manada iyi okuyamayan iktidarların terörle mücadelede başarılı olma şansı yoktur. Taviz terörü önlemez, aksine azdırır.