Penturk Haber
2015-02-16 11:31:22

PKK Silah Bıraktı Bırakacak!

16 Şubat 2015, 11:31

 ‘Kobani düştü düşecek’, ‘Bank Asya battı batacak’çözüm süreci başladığında ise Erdoğan ‘PKK sınır dışınaçıktı çıkacak’, Abdullah Gül ise “güzel şeyler olduolacak” demişti. Olanı biteni herkes hem gördü, hem de yaşadı. Hiç birisi iktidar cenahının pazarladığı gibi olmadı. Olaylar iktidarı ve bu sözleri söyleyenleri yalanladı.

Çözüm süreci, vatana ihanet ve Türk milletine karşı suç işleme sürecine dönmüşken de son zamanlarda iktidar cenahı yine bir ‘oldu-olacak’ söylemini seslendirir oldu. Bu kez seçim sürecini kazasız belasız geçirebilmek adına ‘PKK silah bıraktı bırakacak’ söylemi piyasaya sürüldü. 

Akdoğan ile görüşen HDP’liler, İmralı’ya gidip-gelen heyetler, Kandil yoluna düşen terörist severler, zevahiri kurtarma yarışına girişmişlerdir. ‘Öcalan, tahkim edilmiş eylemsizlik çağrısı yapacak’ iddiaları her yanı sarmış durumdadır. Böyle bir çağrının sonuçta dağın fare doğurması gibi bir sonucunun olup-olmayacağını hesap eden yok. 

Türk halkını AKP adına uyutmak ve efsunlamakla görevli yorumcu, sunucu ve köşe olmuş köşe yazarları da Fidan’ın istifasına bu manada keramet atfetmektedirler: “Öcalan’ın Nevroz’da yapacağı çağrıyla müzakere edilen başlıkların hayata geçirilmesi safhası başlayacak. Süreç masadan sahaya inecek. Sahada çalışmak içinse bürokratlardan çok Meclis’e, siyasete, sivil topluma ve hukukçulara iş düşecek… Fidan’ın başladığı işi bitirmesi için ’ada’da değil ’saha’da yani ’Meclis’te olması icap eder”. 

Halbuki, “Çözüm Süreci” AKP hükümetini Kandil’e mahkum etmiştir. Abdullah Öcalan’a keramet atfederek her şeye kadir bir misyon yükleyen Hakan Fidan sonuçta Öcalan’ın yapabileceğinin sınırlarını görünce şaşırdı. Kandil, oyunun kurallarını koyan, AKP’yi de bu kurallara uygun olarak davrandıran bir aşamaya getirmiştir. Kandil’in kurduğu oyuna hem Türkiye’yi hem de AKP iktidarını getiren Hakan Fidan çözüm sürecinden umudunu kestiği için çareyi MİT’in başından ayrılmakta bulmuştur. 

Zira sürecin başından bu yana Kandil ipleri elinde tutmuştur. Hem Hakan Fidan ekibini ve hem de İmralı’daki mahkûmu parmağında oynatmıştır. PKK, Abdullah Öcalan’a karşı ‘evet diyerek reddetme stratejisi’ izlemiştir. PKK bu bağlamda ikiye ayrılmıştır. Birisi Kandil PKK’si diğeri İmralı PKK’sıdır. Kandil, Apo’ya evet diyerek resmen kabul eder görünmüş ama fiilen kendi stratejisini uygulamıştır. Kandil’in bugüne kadar izlediği strateji budur.

Kandil, İmralı ve HDP, iktidarın yumuşak karnını keşfetmiştir. Bu durumu, bölücü unsurlar sonuna kadar istismar edeceklerdir. Zira AKP, “Sokakları Kobani’yi çevirin” talimatı veren, elli kişinin katledilmesine neden olan HDP ile hiçbir şey olmamış gibi görüşme ve pazarlık yapmaya devam etmiştir. 

Emine Ayna, 6-7 Ekim’deki terörist ayaklanma ve kalkışmanın niçin yaptırıldığını şöyle itiraf ediyor: “Devletin politikası Kobani’ye karşıydı. Halk 6-7 Ekim devletin dış politikasını kırdı. Sonuçta Kobani politikası kırıldı”. Durum yeterince açık değil midir? 

Hükümetin, alttan alma ve PKK’nın eylem ile tehditlerini sineye çekmesine rağmen PKK iddia ve tezlerinden taviz vermemiştir. Terör örgütü bölgeye yerleşmek, özerklik alanlarını genişletmek, paralel örgütlenmesini tamamlamak gibi faaliyetlerine alabildiğine hız vermiştir. 

Diğer yandan IŞİD ile çatışmalar ve Kobani’den IŞİD’in çekilmesi sonrasında PKK bölgedeki gücünü de meşrulaştırmıştır. PKK açıktan Fransa ile ABD tarafından desteklenmektedir. Örgüt, kadrosunu diri tutmak ve elindeki gücü bırakmak istememektedir.

Her ne hikmetse Almanya’nın IŞİD’e karşı savaşması amacıyla geçtiğimiz yıl Peşmerge güçlerine gönderdiği silahlar PKK’nın eline geçmiştir. Bugün itibarıyla çok sayıda Alman tanksavar füzesi ve el bombalarının PKK’nın elinde olduğu açıklanmıştır. 

Böyle bir durumda PKK’nın gerçek anlamda silah bırakması ya da Türkiye’yi terk etmesi için hangi neden vardır? 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.