Penturk Haber
2013-02-26 04:38:37

Öcalan’la al-ver ya da ver-kurtul süreci

26 Şubat 2013, 04:38

 Siyasetin gündemi bir süredir PKK ile AKP’nin temas, görüşme ve söylemlerine kilitlenmiş durumdaydı. ‘Kim gidecek, heyette kimler yer alacak, İmralı’daki teröristbaşı ne diyecek’ tartışmaları, televizyon programlarını ve manşetleri işgal etmiştir. Bizzat Başbakan Erdoğan’ın İmralı’ya gidiş sürecinin her aşamasına müdahalesi sonucunda 2. İmralı protokol heyetinin Öcalan’ı tavaf etmesi sağlanmıştır. 
Bizzat hükümetin seçtiği İmralı heyetindeki üç BDP’linin kılık, kıyafet ve duruşlarıyla verdikleri mesaj ilginçti. Sanki müebbet hapse mahkûm bir katliamcı başının ziyaretine değil de bir devlet başkanının huzuruna çıkan protokol heyeti gibiydiler. 
BDP heyetinin, Öcalan’a götürdüğü anayasa kitabı ve Darbeleri Araştırma Komisyonu Raporlarıyla ekleri, İmralı’da neyin kotarıldığını açık biçimde ortaya koymaktadır. 

Hükümet BDP’lilere bu izni vererek, resmen Türkiye Cumhuriyeti’nin idari yapısını, kimliğini, anayasasını ve coğrafyasını teröristbaşının görüş ve düşüncelerine açmış olmaktadır. 

Türkiye’nin yönetimi defacto olarak Ankara’daki Erdoğan otoritesi ile İmralı’daki Öcalan otoritesi arasında paylaşılmış durumdadır. İmralı’daki müebbet hükümlüsü terörist, AKP tarafından Türk siyasetine fiilen taşınmış durumdadır.

Aciz AKP hükümeti; devleti ve milleti, terör karşısında Öcalan’ın önünde diz çöktürmüştür. Başbakan Erdoğan terörü, Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı’yla değil, PKK terör örgütünün başkanıyla görüşür, görüştürür hale gelmiştir.

Açık ya da dolaylı olarak AKP’nin, teröristbaşına kısa vadede hapishane şartlarını iyileştirme, orta ve uzun vadede de siyasete dahil etme sözü verdiği anlaşılmaktadır. Bu güvencenin verilmesinden sonra terör örgütünün başı, görüşme sürecine dahil olmuştur.
AKP’nin ‘herkese keyfi olarak istediği dilde savunma yapma hakkı’ veren yasa tasarısını “kimlik”; “Büyükşehir Yasa Tasarısını”, “Özerk Kürdistan” sorununu belli ölçüde çözmek için attığı adımlardır.
Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun raporunun sonuç kısmında “Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurulması” teklifi, Öcalan’ın daha önce önerdiği “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” teklifinin yerine getirilmesi demektir.
4. Yargı Paketi’nde TMK’nın 6 ve 7. maddelerinin değiştirilmesini PKK’lılar sabırla bekliyorlar. AKP’nin yeni hazırladığı 4. Yargı Paketi’yle terör örgütünün propagandası, övülmesi, teröre ve şiddete yönelten konuşma ve tahrikler yapılması suç olmaktan çıkarılıyor. Neredeyse silahlı terör dışındaki her tür eylem ve tahrik serbest hale getiriliyor.
Hükümet, bütün bu adımları atarken İmralı’daki kitle katliamcısı Öcalan, BDP heyeti ile görüşmelerinin ardından şu mesajı vermiştir: “Bu görüşme tarihi bir adımdır, tarihi bir süreç yaşıyoruz. Tüm taraflar çok dikkatli olmalıdır. Devletin elinde tutsaklar var. PKK’nın da elinde tutsaklar var. PKK tutsaklara iyi davranmalıdır. Umarım tutsaklar bir an önce serbest kalır”.
Öcalan diyor ki; devletin elinde tutsaklar var. PKK adlı çetenin elinde de tutsaklar var. Her iki taraf da bir an önce tutsakları serbest bıraksın. Nitekim görüşmelerden önce KCK’nın uzun süredir tutuklu yargılanan mensuplarından bir kısmı hakkında birden bire tahliye kararı verilmiştir. Öyle anlaşılıyor ki şimdi sıra PKK’nın elindeki devlet tutsaklarının serbest bırakılmasına gelmiştir.
Bülent Arınç’ın PKK’nın elindeki devlet memurlarının bırakılması yönünde beklenti olduğunu söylemesi “Ayrıca serbest kalabileceklerse biz ulaşmadan onlar, bir şekilde kendileri özgürlüğüne kavuşacak olursa, bundan da sevinç duyarız” sözlerinin ardından Öcalan’dan böyle bir açıklama gelmesi ilginçtir.
Başbakan Erdoğan, bütün umudunu İmralı’daki katliamcı başına bağlamıştır. AKP’li yetkililer can kulağıyla İmralı’dan gelecek habere kilitlenmiş durumdadır. Gelişmeler İmralı’yla AKP’nin bir “al-ver” sürecine girdiğini göstermektedir. Bu aslında “al-ver” değil, “ver kurtul” sürecidir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.