Terör örgütlerine taviz verilmez..
Terör örgütlerine güvenilmez..
Terör örgütlerine kolunu kaptıracak şekilde el verilmez..
Birini terör örgütü olarak değil de , sinirli gençler olarak görürseniz, o sinirli gençler gelip sınırınızın içinde dilediği gibi saldırır, yurdunun dört bir tarafına dağılır ve tek bir vatandaşın bile güvende olmaz..
Terör örgütünün adını değiştirmek de çözüm olmaz.. İktidar istediği kadar DAEŞ desin.. Hangi ismi takarsa taksın.. İçinde İslamiyet olmasın diye uğraşırken, Arapça kullandığınız kısaltmanın içide İslamiyet'in geçtiğini de hadi bilmiyormuş gibi yapalım..
İslamiye'tin bir terör örgütünün adında geçme hassasiyeti gösterilirken, Diyanet el verse de Cuma hutbelerinde IŞİD'in ( DAEŞ) İslamiyetle, dinle, imanla, vicdanla hiçbir ilgisi olmadığını anlatsa ya cemaate? Seçim sürecinde iktidar güzellemeleri yapmak oluyor da bu neden olmasın?
IŞİD sinirli gençler olursa, pkk'ya çiçek çocuklar muamelesi yapılırsa, taviz tavizi doğurursa sonunda geldiğimiz nokta: Sırtımız yerden kalkmıyor..
Aslında her şeyin başladığı nokta.. Son yazıda bahsettiğim konu..
Devletini belli bir bölgende yok edersen, orada birileri kendi otoritesini sağlamaya çalışır.. Yol keser, kimlik kontrolü yapar, inşaat basar, kendi makemesini kurar, yargılama yapar..
Ve aslında tek bir yeri teslim etmek her yeri ateşe atmaktır.. Tek güvenlik sağlayıcı devlet, yok olursa terör örgütünün silahının meşrulaşması tehlikesi doğar..
Gömleğin düğmesi baştan yanlış iliklendi, olmuyor.. İlk düğmeye dönüp düzeltmek lazım..
****
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çözüm Süreci'ne ilişkin "Artık zor günler bekliyor silahlı terör örgütünü. Ya silahı bırakacaklar bu iş devam edecek. Yoksa elinde silah olan bir terör örgütü ile hiçbir sürecin devam etmeyeceğini anlayacaklar" dedi.. Ne zaman?
22 Temmuz 2015'te Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrasındaki açıklamalarında..
Sanki terör örgütü çözüm süreci başladığında silah bırakmış gibi.. Sınırn dışına çıktılar, dediklerinde sınırların içinde cirit atıyordu.. Silahlar bırakıldı, denilirken, Kandil'den "Verdiğiniz sözleri tutun yoksa silahımız elimizde" tehditleri geliyordu..
Gözünü sevdiğim 3 dönem kuralı.. Bozuk saat misali.. Arada doğru cümleler çıkartıveriyor ağızdan.. Da neden sonra.. Böyle bir milliyetçi haller, bir hassasiyet kaplayıveriyor ortalığı..
Biri "Mutabakat mı o da ne?" kıvamında, biri "Çözüm süreci rasyonel devam edecek; silahlar bırakılmalı da" diye eveleyip geveliyor..
Aynı Bülent Arınç, ABD'de 22 Kasım 2013 tarihinde ne demişti?
"Artık "sayın öcalan" demek, pkk bayrağı açmak, Öcalan posteri taşımak, özerklik, kürdistan gibi isteklerde bulunmak suç değil. Bunları suç olmaktan çıkardık. Bunlardan dolayı içeride yatanların hepsini serbest bıraktık..."
Alın işte.. Düğmeyi baştan yanlış ilikleyenler şimdi boşta kalan iliğe bakıp bakıp duruyor.. Çareyi milliyetçilik oynamakta buluyor..
O yüzden diyorum ilk düğme diye..
KOALİSYON
46 gündür istifasını vermiş bir hükümet yönetiyor ülkeyi.. Geçici; ama gelecek hükümete bile bırakmayıp yüzlerce üst düzey atamalar yapıyor..
Neyse..
Bu arada koalisyon görüşmeleri de sürüyor.. İstikşafi görüşecekler de biraz ağırdan mı alınıyor dersiniz? Daha önce daha uzun hükümetsiz kalınan süreç olmuştu olmasına da bu kez ciddi kaotik günler yaşıyoruz.. 10-12 günde gerçekten sonuç alınacak mı? Alınmazsa bu durum bizi nereye götürür?
Erken seçim ihtimali hala masada duruyor.. Bunu her türlü kaldırabilecek durumda mıyız?
Bu durumda "Sonbaharda geliyorum." diyen sıkıntılı ekonomik süreç nasıl ve neye evrilir?
Bakalım cevaplarını almak ne kadar sürecek..