Penturk Haber
2013-06-17 00:46:57

EZBERİ BOZULAN ASLAN

17 Haziran 2013, 00:46

 “Dikmen polis evi karşısında 3 başörtülü hanımefendiye korna çalan kadın sürücüler !!! Allah sizlerin eline düşürmesin bu kadar mı alçaldınız !” diyen, twitter aracılığıyla samimiyetine güvendiğim bir arkadaştan gelen bu feryada biraz kulak verelim isterseniz.

10-15 gün öncesine kadar toplumda bu kadar ayrışma yoktu, hatta başörtüsü problemi çoktan rafa kalkmıştı. Ancak gezi parkı olayları meydana gelir gelmez Türkiyeli eşbaşkan yine başörtüsünden dem vurmaya başladı.
Anadolu insanını dilinden düşürmediği bir fıkrayla eşbaşkanın niçin başörtüsünü konu aldığını anlamaya çalışalım;
Bir gün ormanların kralı aslan dinlenirken tavşan ağlayarak yanından geçiyormuş. Tavşana neden ağladığını sormuş. O da "Tilkiyle kavga ettiğini ve kendisini dövdüğünü" söylemiş. Aslan "iyide benim bu konuda ne yapmamı istersin ?" demiş.
Tavşan "Git sende onu döv ama bahanesiz olmaz bu iş. Benim sana şikâyet ettiğimi bilmesin. Ona
- Senin neden şapkan yok diye sor sonrada döv demiş. Bu fikri benimseyen aslan yine bir gün dinlenirken o sırada tilkinin geçtiğini görmüş.
"şşşt Tilki gel bakim buraya! " diye seslenmiş.
Tilki "efendim!" diyerek gitmiş aslanın yanına. Tam o sırada aslan "Senin niye şapkan yok lan! diyerek tilkinin gözüne yumruğu yerleştirmiş. Durumu anlayan tilki hemen tavşanı bulup iyice benzetmiş.
Tekrar Aslanın yanına koşan tavşan bu kez yine ağlayarak tikinin kendisini dövdüğünü ve onu daha kötü bir ceza vermesini istediğini söylemiş. Aslanda
"olur ama bu kez bahanem yok" demiş. Tavşan
"Ondan kolay ne var? Sigara iste, filtreli verirse niye filtresiz vermedin dersin, filtresiz verirse niye filtreli vermedin iye döversin " demiş. Bu fikri de benimsemiş aslan. Yine bir gün tilkiye rastlamış ve yanına çağırmış. "Tilki! bana bir sigara getir demiş.
Uyanık tilki "Filtreli mi filtresiz mi abi? demiş.
Bir anda neye uğradığını şaşıran aslan bir an duraksamış veee
"Senin niye şapkan yok?" gümmmmmm!!!
Çünkü Türkiyeli eşbaşkan hazırlıksız yakalanmıştı. Halkın yaklaşmakta olan derin tepkisini hissediyordu. Ancak bu kadar yakın olacağını tahmin etmiyordu. Aniden “2-3 ağaç için” patlak veren olaylar karşısında 10,5 yıldır iktidarda olmasına rağmen başörtüsüyle yeniden mağduru oynayıp seçmenlerini düşünmekten alıkoyup, safları sıklaştırmalıydı. Çünkü eşbaşkanın tanımadığı bir kuşak vardı karşısında ve ezberi bozulmuştu. Öte yandan ABD aylar öncesinden bu yana Ortadoğu’da mezhep hareketlerini tetiklemeye başlamış, Şiilere maddi destek verip onların güçlenmelerini sağlamıştı. ABD’nin gazına gelerek 3. köprüye Yavuz Sultan Selim ismini sırf İran’a bir gönderme yapmak için vermişti. Haliyle Şiilere yapılan göndermeden ülkemizdeki Alevi vatandaşlarımızda etkilendi ve onlarda tepkilerini ortaya koydular. Ancak, Eşbaşkan ve kurmayları oluşan tepkilere rağmen geri adım atmayıp zaten oy alamadığı Alevi seçmenleri tamamen ötekileştirdiler.
Alevi seçmenlerle gerilimi yükselttikçe kendi seçmelerini din (mezhep) üzerinden kendine daha sağlam bağlıyordu. İran’da yapılan seçimlerin her safhasında etkin olan ABD, Şiilerin ayaklanması içinde gerekli ortamı sağladı. Artık Şii-Sünni çatışması çok yakınımızda; Ortadoğu’da. Bu konuyu daha sonraki yazımda spesifik olarak inceleyeceğim.
“Ustalık dönemi” nde hepten başöğretmen edasıyla her konuda hüküm veren eşbaşkan, sokağa çıkan “çapulcu ve ayyaşların” 2002’den bu yana oluşan sessiz çığlıklarının “tencere-tava” sesine dönüşmesiyle duvara tosladığını anladı. Güzel bir siyasi hamleyle “çapulcu ve ayyaşlar” ın arasına PKK ve marjinal grupları ikinci gün göndererek bunun sıradan bir terör eylemi olduğuna seçmenlerini ikna etmeye çalıştı. Ardından hükümetinin günlük görüşmeler yaptığı bebek katili Apo, ardından Doğu Perinçek taksimdekilere “selam” göndererek AKP seçmeninin saflarını iyice sıklaştırdı. AKP seçmeninin safları ne kadar sıkılaştırırsa sıklaştırsın gerçekte aldığı oyun %30 olduğunu ancak baraj altı ve geçersiz oy yüzdesi dağıldığında bu oranın %49'a çıktığını çok iyi biliyor. Bilinç altına hükmetmek için sürekli %50'yi vurgulaması ondandır. Bu oy oranını tutturmak için ülkücüleri yanındaymış gibi göstermek istemesi dünkü sincan mitinginde parayla tuttuklari kişilere en önde MHP bayrağı taşıtarak ülkücüleri yanında gibi göstermesi doğrudan oy avcılığıdır. İnanılmaz bir panik havası oluşmuş eşbaşkanda. ABD ve AB’den gelen mesajlarla avuçlarını ovuşturan CHP’nin de kendiyle çeliştiği ayrı bir konu zaten. Devlet adamlığında, milliyetçilikte “Kol kırılır yen içinde kalır”. Tabii bunu Y-CHP’den beklemek sanırım yersiz. Atatürk’ün bugünleri önceden görerek Türkiye Cumhuriyetini-Türk Devletini kurduğunu ve bizi bir arada tutacak formülün “Ne Mutlu Türk Olana” değil, “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” ilkesi olduğunu söyleyerek yazımı noktalıyorum. Vatan ve millet denen iki kutsalın bütünlüğü için dertlenen milletimize selam olsun.

Saygılarımla
Gökhan SÜRÜCÜ

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.