06.03.2015, 12:01

Dost Diyarından Gelen Derviş

 Bilirsiniz, Necip Fazıl kendisinden başka insanları çok zor takdir eden bir mizaca sahipti. Güçlü bir kalem olmasının yanı sıra, muazzam derecede bir hatipti de aynı zamanda. Bu sebeple kıvrak zekâsına ve derin irfanına güvenerek mütemadiyen konuşmayı tercih ederdi. Mütemadiyen konuşmayı seven Necip Fazıl'ın, mütemadiyen dinlediği nadir kişilerden biri ise 'fikir ve çile birliği kökünde yekpâreleştiğim' dediği büyük dostu Fethi Gemuhluoğlu'ndan başkası değildi. Ülkesinin asli kültürüne, şiire, edebiyata, san'ata, vatana, yarınlara ve dahi insana dair güzel şeyler terennüm edebilen İsmet özel'e göre Fethi Gemuhluhoğlu; 'kendi kuşağı içinde en sağlam çizgiyi aktarabilen bir samimiyet abidesiydi'.

O, yaşam serüveninde öylesine iyiliksever ve öylesine yardımseverdi ki sağ eliyle yaptıklarından sol elinin haberi olmazdı. Anlayacağınız hisliydi, bir o kadar da gizliydi, Fethi Gemuhluoğlu. Türk edebiyatının mümtaz şahsiyetlerinden Harput'lu Ahmet Kabak'lı bakınız O'nun ardından ne diyor: 'Fethi Gemuhluoğlu, görünen hizmetlerin değil, görünmeyen himmetlerin adamı idi'. Tek başına dünyaya meydan okuyan ve bu hususta hiç şakası da olmayan bu güzel insan için Hilmi Yavuz muhteşem bir tespitte bulunuyor: 'Fethi ağabey çok güzel konuşurdu. O konuşurken adeta sözleriyle sema yapardı.'

Yeryüzünün can sıkıcı hareketsizliğine ilaç olacak bir bomba gibiydi, Fethi Gemuhluoğlu. Eylemi elinden hiç alınmamış, eyyamı ise olmayan birisiydi. Usta gazetecilerden Ergun Göze'nin dediği gibi: 'O, tepeden tırnağa bir insan mühendisi idi'. Kendisi koca Yunus'tan hayli zaman sonra yaşamasına rağmen, koca Yunus'un kocaman bir arkadaşıydı adeta. Bu yüksek payeye erişmesinde en önemli pay ise hiç şüphesiz koca Yunus'un zihni derinliğine tecessüs haliyle yaklaşmaktaki ısrarı olsa gerek. Evet, Yunus değildi belki o; lakin Yunus kadar erdemli, Yunus kadar çalışkan, Yunus kadar insan, Yunus kadar insana müptela, insana aşina idi. O bakımdan her cenahtan, her fıtrattan, her fırkadan insanlar kendisi çok sevdi ve benimsedi. 

Yüzü Batı'ya dönüktü, Fethi Gemuhluoğlu'nun. Batı'yı bilir, Batı'yı birçoklarından fazla tanırdı. Yakından bildiği ve tanıdığı içinde Batı'ya güvenmezdi. Fakat geniş çerçeveli gözlüklerinin arkasından göz yuvalarını daha da büyüterek, sanki elleriyle toprak altını eşeleyerek maden arayan bir işçi gibi yararlı ne cevher varsa almayı ihmal ezmezdi. Yani bir bakıma değil, tam tamına bir fikir işçisiydi. Yüzüyle birlikte kalbinin de dönük olduğu yegane yer ise, bittabi güneşin çocuklarının bir filiz misali yeşererek boy verdiği şark idi; yani Doğu'nun Doğusu, yani güneşin memleketi, yani bereketin fışkırdığı kadim topraklar, yani bahtiyarlığın hayat bularak hüküm süreceği leziz ve aziz diyarlar. O yüzden güneşi karşısına alır ve güneşten ışık yontardı, Fethi Gemuhluoğlu. Gittiğinde ise ortalık karardı. Kararmakla kalmadı yalnızca; gittiğinde ortalık yalnızlaştı, ortalıkta her kim varsa yalnızlaştı.

Fethi Gemuhluoğlu baştan aşağı vefa demekti. Fakire fukaraya ulaşmak, öksüze yetime el uzatmak, okumak isteyen öğrenciye burs hazırlamak, irfana kucak açmış taze beyinlere güçlü kollarıyla sarılmak demekti. Mütemadiyen düşünür, düşündüğünü hayata geçirirdi. İstikrar ve içtihat sahibi bir münevverdi anlayacağınız. Çok fazla yazmazdı; ama konuştuğunda kendisi adeta infilak eder, onu dinleyenler ise inşirah olur, tabir-i caizse aşka gelirlerdi. O aşk sayesinde değilmiydi ki 1950'de Mareşal Fevzi Çakmak vefat ettiğinde Radyo'da 'neşeli türküler nasıl çalınır' diyerek yüksek bir şecaat ile henüz yirmi sekizinde iken gençliğin önüne düşüp ateşli konuşmalar yaparak Harbiye Komutanlığı'na gidilmiş ve bayrak yarıya indirilmişti. Bununla da yetinilmeyip, cenazenin kaldırılacağı Beyazıt Camii'nde Fevzi çakmak Paşa'nın naaşı resmi makamlara teslim edilmeyerek Eyüp Sultan'a kadar yürütülmüş ve dualarla, tekbirlerle toprağa defnedilmişti.

Sanal sızlanmalarımızın arttığının farkındayım dostlar! Emperyalizmin kalbine doğrudan ve etkili olacak şekilde Müslüman-Türk hançerini vurmanın kararlılığındayız. Biraz gürültü çıkaracağız, biraz modern dünyaya posta koyacağız belki; ama bunu yapacağız, yapmalıyız, yani mutlaka yapmalıyız. Bazı zamanlar efkarlı türküler söyleyeceğiz, bazı zamanlar heybetli marşlar okuyacağız, bazı zamanlar ise yasaklatılmak istenilen and'ları daha gür olacak şekilde haykıracağız! Nereye mi? Tabii ki gökyüzüne dostlar, tabii ki! Nasıl ki iyilik yaptığında karşındaki anlamadığı zaman denize atıyor ve balık bilmezse elbet Halık bilir ve anlar diyorsan; yine aynı şekilde ne söyleyeceksen, ne okuyacaksan, ne haykıracaksan gökyüzüne karşı yapacaksın bu eylemini hiç değilse. Tasalanma sen, yüce yaradan her şeyden olduğu gibi o ses dalgalarından da muhakkak haberdardır! İnan ve güven, hepsi bu!..

Son bir hatırat ile Fethi Gemuhluoğlu'nun kim olduğuna kanaat getirelim ve yad edelim. Hani vaktiyle bir Atsız vardı; bilirsiniz, tanırsınız onu. Yılmaz bir fikir adamı, nitelikli bir Türk, ama daha çok karakter abidesi bir adam, evet adam gibi adam.. Hüseyin Nihal Atsız'ın ruhu rahmana kavuşur ve naaşı musallaya konur. İmam efendi vazife gereği cemaate sorar; 'er kişi niyetine'. Arka sıralardan tok bir ses gelir ve şöyle seslenir: "O musalla taşı musalla taşı olalı böyle er kişi görmemiştir!" İşte o sesin sahibi Fethi Gemuhluoğlu'ndan başkası değildir.

İrticalen konuşmanın derin hazzını ne derece yaşadın bilemiyorum; ama birbirinden ayrı ve farklı dünya görüşlerine sahip çetelesini tutmakta zorlanacağımız insanlara ne denli fazla yaşattığına yakinen şahit olduk, olmaktayız da üstadım. Zulümle abad olacaklarını sananlara elbette sözümüz yoktur; ama sen ve senin gibilere vardır. Yattığınız yer nurla dolsun. Rahmet, yağmur olsun ve üzerinize yağsın!..

Ezcümle, Fethi Gemuhluoğlu'nu kalplerin ve dostlukların kurumaması için unutmamak lazım diye düşünüyorum. Hem de hararetle düşünüyorum.

Bu haftaki köşe yazımı Fethi beyin günümüze ışık tutan oldukça manidar sözleriyle bitirmek istiyorum. 

"Ben aşksız insanlar görüyorum: huzur içinde uyuyorlar, gidiyorlar, gülüyorlar vitrinlere bakıyorlar; hala büyük büyük pazarlıklar peşindeler, hala büyük büyük ihalelere giriyorlar. Türkiye'nin içinde bulunduğu felaketi idrak etmiyorlar. Onun için onlara küsüm, onun için onlara kırgınım. Onun için, kırgınlıkta bir feyz buluyorum."

Esen kalınız...
Yorumlar (0)
15
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14