Penturk Haber
2014-05-17 13:29:59

Yüzdeki Kömür Karası Asillik, Yürekteki Vicdansızlık İktidardır

Yıldıray ÇİÇEK

17 Mayıs 2014, 13:29

 Yüz karası değil, kömür karası

Böyle kazanılır ekmek parası"

Orhan Veli Kanık

Türk milleti olarak acımız büyük… Soma'da yaşanan acının inanın tarifi yok. kaybeden, yaralanan ve maden ocağında mahsur kalan işçilerinin ailelerinden yansıyan yürek parçalayan manzaralar sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde büyük üzüntü ile karşılanmıştır. Türkiye, maden ocaklarında buna benzer acıları maalesef daha öncede çok yaşadı ama bu yaşanan olay acıların ve kayıpların en büyüğü olmuştur.

Soma Maden Ocağı'nda yaşanan olayda, yazıyı kaleme aldığım şu vakitlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 282 idi. Maden ocağından ölü yahut diri çıkarılmayı bekleyen işçilerimizin sayısı da resmi olarak tam bilinmediği için ortaya değişik rakamlar çıkmaktadır. Bu durum bile maden ocaklarının nasıl bir düzensizlik, güvensizlik ve başıboşluk içinde çalıştırıldığının ispatıdır. Acılar göz göre göre gelmektedir. Muhalefet partileri, Soma Maden Ocağı'nın çalışma şartlarının güvenli hale gelmesi için aylar öncesinden soru önergeleri verdiği halde, birçok konuda iktidarı uyardığı halde, o günden bugüne iktidar hiçbir önlem almadığı gibi, Başbakan Erdoğan bu acı olaydan sonra, bunları birçok konuda yaptığı gibi yine inkâr yoluna gitmiştir.

Başbakan Erdoğan Soma'daki facia ile ilgili yaptığı basın toplantısında iş sahibi şirketi ve hükümetini savunurken "muhalefete mensup milletvekilleri, Soma ile ilgili araştırma önergesi vermişler. AK Partili vekillerin oyuyla reddedilmişti. Bununla ilgili ne söylersiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Öncelikle ben o günkü meclis tutanağını incelemenizi isterim. O günkü gündemde bu Soma ile ilgili CHP'li vekilin getirdiği öneri veya önerge, sadece o günkü gündemi engellemeye yöneliktir. Kendi konuşmasında Soma'yla ilgili tek kelime bulamazsınız. Başlıkta Soma geçiyor ama içerde yok. Gerekli olan zaten cevabı arkadaşlarımız da verdiler. Bunu bir başka zamanda gündeme getirip konuşalım, konuşabiliriz dediler. Olay şu anda tam böyle bir anda, suiistimal olarak kullanılma gayreti içindedir. Bunun istismarına biz izin vermeyiz. Mart sonunda olmuştur. Tutanak gerçekten şaşırtıcıdır. Konuyla ilgili hiçbir şey yok."

Oysa meclis tutanaklarında Soma Maden Ocaklarındaki işçilerin can güvenliği, çalışma ortamı hakkında hangi uyarılar yapıldıysa bugün maalesef o konular hakkında acılar yaşanmıştır. AKP adına o günlerde savunma yapanlar, o savunmalarında Soma maden işçilerini AKP mitingine nasıl ve niye götürdüklerini savunmuşlardı. Soma'da yaşanan acı olaydan bir gün sonra ortaya çıkan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in o zaman ki savunması "Yani bir vatandaş siyasi bir partiye üye olamaz mı? Bir vatandaş bir siyasi partiye gönül vermiş. İşçisine izin verip, ücretini verip onu bir mitinge götüremez mi?" şeklinde olmuştu. Dün AKP mitingine götürmeyi savundukları maden işçilerini bugün ise ölüme götürmeyi başardılar.

Başbakan Erdoğan ve kadrosu sözde acı paylaşmak için Soma'ya gidiyorlar ama orada bile acıyı daha çok derinleştiriyorlar. Başbakan Erdoğan'ın şuana kadar 282 vatandaşımızın hayatını kaybettiği belirlenen ve yüreklerin yandığı bir olayı sıradan ve olağan gibi gösterme çabaları, Başbakanın kendisine tepki gösteren vatandaşlara yumruk atma görüntüleri, Başbakanın özel kalem müdürlüğünde çalışan kişilerin işçilerin yakınlarına atmış olduğu tekmeler, sosyal medyada AKP'yi savunmak için "Bu AKP'ye darbe girişimi, bu AKP'ye karşı Haçlı Seferleri, Soma'daki olay AKP'yi köşeye sıkıştırmak için sabotaj " şeklinde yapılan şerefsizce propagandalar bu acılara karşı vicdansızca yapılan iktidar duruşu olmaktadır.

Garibanlığın her hali yaşantılarına yansımış maden işçileri ve yakınları bu muameleyi hak etmiyor. Ama iktidarın her konuda ortaya çıkan vicdansızlığı, siyasi ahlaksızlığı, ölçüsüzlüğü kendisini Soma'da bir kez daha göstermiştir.

Oysa Soma'daki faciadan sağ kurtulan bir işçinin "Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin." sözlerindeki nezaket insanlığını kaybeden herkese büyük şamar olmuştur. Bu garibanın asil duruşudur.

Onun çizmesinin içinde birilerinin ayakkabı kutusuna doldurduğu trilyonlar yok ama yüreğindeki adamlık, insanlık şeref timsali gibi parlamıştır. Bu iktidar mensupları ayakkabı kutularına trilyonlar istifleyip, ayakkabılarıyla da vatandaş tekmelesin, garibanları ezsin ama bu zulüm dönemi elbette bitecektir.

Halkı ezenleri ,"Halkçı" diyen pazarlayan alçakların yaptıkları her propaganda da karakterlerindeki defonun izinden başka bir şey değildir. Halkın acısı sürerken bile zulüm yapmayı sürdüren bu iktidar, Soma'da maskesi ardındaki yüzünü bir kez daha göstermiştir. Bunlar için acının tek anlamı şahsi ve siyasi kayıpları olmasıdır. Onun dışında bu zihniyet olaylara "her şey olağandır, normaldir, tarihte de örnekleri vardır, bundan sonrada olabilir" şeklinde bakmaktadır.

Soma'da feryatlar arşa yaklaşmışken acı paylaşmaktan bile nasibini almamışlar için ne söyleseniz boştur.

Türk milleti olarak gerçekten büyük bir acıyı yaşıyor ve paylaşıyoruz. 

Vicdanı kararmışlar karşısında, yüzlerindeki kömür karasıyla ekmek kazanmanın asilliği yaşarken hayatını kaybeden işçilerimizin hepsi yüreğimizin acısı ve sızısı olmuştur. Allah bir daha böyle acılardan korusun bizleri… Hesap vermesi gereken kişilerde, bu ölümlerin, bu acıların hesabını her manada vermelidir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.