Penturk Haber
2014-11-17 13:15:02

Türkiye Dünyanın Neresinde?

17 Kasım 2014, 13:15

Alman kalem markası Faber-Castell’in kapısında şöyle yazar: “Bu fabrika 1761’de kurulmuştur.” Hollanda Birleşik Doğu Hindistan Şirketi’nin temelleri ise 1595 yılında atılmış; bu şirkete devlet adına anlaşma imzalama, savaş ilanında bulunma ve fethedilen yerleri yönetme yetkisi verilmiştir. Londra Royal Exchange Borsası da 1571 yılında faaliyete başlamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu bu yüzyıllarda tarih yazmakla meşguldür. Batı’nın iktisadi temelleri üzerinde yükseldiği çağlar ise bizim hayatta kalma mücadelesi verdiğimiz zamanlara tekabül eder. 1923 yılında, yeniden doğan Türk Devleti iktisadi sahada aslında çok önceden kaybettiği bir mücadeleye girişmiştir.

Bütün olumsuzluklara ve devralınan kötü mirasa rağmen genç cumhuriyet, ekonomi alanında önemli mesafeler kat etmiş, Osmanlı’dan kalan borçlar ödenmeye başlanırken, günün dünya konjonktürüne göre asla küçük görülemeyecek başarılara imza atılmıştır.

Aradan geçen inişli çıkışlı 90 yıldan sonra geldiğimiz yer ise cumhuriyeti kuran kadrolara ve cumhuriyetin bütün kazanımlarına karşı olan AKP kadroları tarafından, cumhuriyetin bütün iktisadi kazanımlarının bir bir elden çıkarıldığı bir ülke olmuştur.

Türkiye’nin bu zor yarışta AKP’nin zihin yapısıyla daha fazla yer alamayacağı, Osmanlı’nın son asrını iyi bilenler için açıktır. Ülkemiz AKP’li yıllarla beraber bir çıkmaza sokulurken, insanlarımız küresel sermayenin vicdanına teslim edilmiştir. Bugün Türkiye’nin ihracat kalemlerine baktığımızda, ileri teknoloji ürünlerinin yalnızca yüzde 3’lük bir paya sahip olduğunu görürüz. Teknolojinin bu denli önem kazandığı ve ticari hayatı etkisine aldığı bir dünya düzeninde, yüzde 3’lük teknoloji ihracatıyla ne kadar güçlü olabiliriz!

Bu zor coğrafyada onurumuzla yaşamaya devam etmek istiyorsak, birkaç asır sonrasında da ayakta kalabilecek ticari müesseselerin temellerini bugünden atmamız gerekmektedir. Oysaki ülkemiz 12 yıldır, olmayan başarı masallarıyla derin bir uykuya dalmış, uyanmasının önüne geçilmiştir. Dünyada kıran kırana bir rekabet yaşanırken, Türkiye ekonomik akıl olarak yüzlerce yıl geriye gitmiştir.

Kalkınmadan anladığı tek şey sıcak para olan bir zihniyetle bir dört yıl daha yönetilmemiz demek, önümüzdeki kırk yılı da tehlikeye atmamız demek olacaktır.

Pentagon’da üst düzey Amerikalı askerlerin ve ekonomistlerin, küresel finans savaşı tatbikatı yaptıkları bir dünyada, iç çamaşırı ve narenciye ürünleri ihraç ederek ne kadar var olabiliriz? Bölgemizde oluk oluk kan akıp, ülkelerin sınırları değişirken ve bütün düşman bakışlar üzerimizde toplanmışken bu sistemle ne kadar mücadele edebiliriz?

Sistemler merkezde dengeye gelirler. İnsan vücudunun merkezi beyindir ve beynin aldığı hasarlar, vücutta işlev bozukluklarına yol açar. Aynı şekilde bir iktisadi sistemin merkezi de üretimdir ve üretimin politikasının olmaması iktisadi sistemin çökmesine kadar gider.

AKP zihniyeti İstanbul’u finans merkezi yapmak için çabalamaktadır. Oysaki bize bugün finans merkezleri değil üretim merkezleri gerekmektedir. Kumarhane Ekonomisinden medet uman bir zihniyetle, küresel güçlerin üzerimize giydirdiği tüketici gömleğini yırtıp atmamız ve üreten bir toplum olmamız ise imkânsızdır. Kumarhane Ekonomisinden medet umanlar bilmelidirler ki, kumarda her zaman kasanın kazandığı gibi, para hareketlerine dayandırılan ekonomik yapılarda da paradan para kazanmayı âdet haline getirmiş küresel finans çetelerinden başkaları kazançlı çıkamaz.

Eğer Türkiye AKP iktidarında ısrar ederse, bu sistemi de onaylamış olacaktır. Ancak çok iyi bilinmelidir ki bu sistemin sonunda ezilmek ve sömürülmekten başka hiçbir alternatif bulunmamaktadır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.